GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:47
Tarih:17.01.2019

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddeyle, özellikle sinema sektörünün de mevcut durumu düşünüldüğünde, ödeme sistemlerinin teknolojiyle uyumu konusunun, düzenlenmesi hedeflenmektedir. Fakat bütün maddelerde ele aldığımız gibi burada da bir sorunu gündeme getirmemiz lazım; tekrar keyfiyet söz konusu, tekrar bir tekelleşmeyle karşı karşıyayız. Niçin? Çünkü haksız bir rekabete neden olabilme ihtimali var. Aslında, Türkiye'de sinema sektörüne baktığımızda, afişlere, reklamlara, sinemaya gidenlere baktığımızda sanki sinemada seyirci sayısı arttı, nitekim doğru da fakat bu sinema sektöründe gişedeki sayının artması sinemadaki özgürlüklerin, sinemadaki gelişmenin artması anlamına gelmemektedir. Maalesef, Türkiye'deki filmlerin çeşitliliği giderek azalmakta, daha çok "popüler kültür" dediğimiz popüler konuları ele alan ve gişe hasılatı için gişeyi öncelikli kılan filmler gündeme alınmakta. Dünyada da böyle bir trend var ama biliyoruz ki dünyada da bu gişe filmleri daha çok ödül alanlar değil. Sinemanın daha çok özgürlüklerin önünü açması, sanatın önünü açması, kültürün önünü açması gerekirken popüler filmler daha çok günübirlik problemlere değiniyor, hatta kimi zaman gündemden uzaklaşmak için de kullanılabiliyor. Ve Türkiye'ye baktığımızda, aslında Türkiye'de geçen hafta çok tartışılan bir konuyu, özellikle Plan ve Bütçe Komisyonuna geldikten sonra, sinema sektöründe çalışanlar sosyal medyada ve olabildiğince ulaşabildikleri diğer kesimlerde de tartışmaya açtılar. Burada ele aldıkları konu neydi? Ele aldıkları en büyük konu, Türkiye'de 3 tane büyük firma, aslında sinema sektörünü ele geçirmiş. Sinema sektörünün 3 tane ayağı var: Bir tanesi dağıtım, bir tanesi yapım, bir diğeri işletme. Şu anda Türkiye'de dağıtım, işletme ve yapım aynı firmada toplanabiliyor. Dünyanın birçok yerinde dağıtım, işletme ve özellikle yapım aşaması farklı. Nitekim, sinemada Hollywood'da, Amerika'da bile denetleme kurumları bunu önlemekte, 3 tane ayrı ayağın bir arada olmasına karşı çıkmakta. Türkiye'de, bu AVM'lerle beraber "cep sineması" dediğimiz sektörde 181 bin koltuk var, 90 bini sadece bir firmaya ait, 90 bini. İstediği filmi oynatabiliyor, istediği filmi oynatmıyor.

Size ben film sorsam -birçoğumuz sinemaya gitmişiz gelmişiz ama- en çok gişe hasılatı olanlar aklımızda. Peki, ödül alan filmler, belgeseller, Türkiye'nin gerçeğini veya yurt dışındaki gerçekleri paylaşan kaç film izlemişsiniz veya izleniyor? Çok az ve giderek buradaki bu tekelleşme gerçekten de sinema sektöründe sanatın, özgürlüğün, muhalefetin önünü açmak isteyenlerin de önünde engel olmaktadır. Bu, kısaca tekrar bir tekelleşmeye neden olmakta ve denetleme kurulu olması gereken Rekabet Kurumu da buna seyirci olmakta yani deyim yerindeyse denetleme görevi üstünde olan Rekabet Kurumu sinema seyreder gibi seyretmektedir; normalde incelemesi lazım, müdahale etmesi lazım ama sinema seyircisi gibi izlemekte ve hatta bu tekelleşmeye de göz yummaktadır.

Biz ne demek istiyoruz? Biz sinema sektörünün, sinema çalışanlarının ve sinemadaki özgürlüklerin önünü açmazsak gerçekten Türkiye'deki demokrasi mücadelesine de zarar vermiş oluruz.

Bakın, size kendi vekil olduğum ille ilgili bir olayı anlatmak istiyorum sinema bağlamında. Batman'da 70'lerde Türkiye'nin birçok ilinde olduğu gibi sinemalar var, Mehtap Sineması dediğimiz bir sinema var ama Batman'ın son dönemde sineması yoktu 2000'li yılların başına kadar. 2000'li yılların başında Batman'da yerel yönetimler ve Batman'daki bir kısım sanatla uğraşanlar, kültürle uğraşanlar "Bir sinema yapalım." dediler ve Batman gibi yerde belediye buna öncülük etti. İnşaat yapıldı, bir parkın çevresine sinema yapıldı; çay bahçesi var, kafesi var ama aslında sinema dışında bir kültür evine dönüştü; tiyatrolar, seminerler, paneller, konferanslar, birçok etkinlik yapılıyor. "Ne olacak bu sinemanın ismi?" diye soruldu kamuoyuna "Yılmaz Güney Sineması olsun adı." dendi ve Yılmaz Güney Sineması yıllarca orada hizmet verdi, sonra kayyum atandı.

Kayyum atandı, ilk işi ne oldu? Herkes bekliyor kayyum ne yapacak diye, dedi ki: "Bu Yılmaz Güney Sinemasının görünümü hoş değil, biz sosyal medyada paylaşalım, 3 tane proje sunalım, bu sinemayı güzelleştirelim." Daha bununla uğraşılırken pat, bir yangın çıktı. "Elektrik kontağı" dendi ve sinema ciddi hasar gördü, yandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin Sayın İpekyüz.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Yılmaz Güney Sineması bir nefes olmuş, bir soluk alma yeri olmuş. Peşinden Batman halkı "Ne yapalım, ne edelim?" dedi. Kayyum internetten şunu dedi: "Ya, biz bundan, bu 3 projeden vazgeçtik. Size sosyal medyadan soruyoruz, bir anket yapalım. Yılmaz Güney Sinemasına bahçe mi yapalım, park mı yapalım, sinema mı yapalım?" Bir hafta, on gün beklendi, yüzde 67 "Sinema yapalım, bahçe yapmayalım." dedi. Sekiz gün sonra kayyum tekrar, bir daha bir soru sordu: "Ya, birçok tepki var; burayı sinema mı yapalım, cami mi yapalım?" Buyurun. Tekrar kamuoyuna sunuldu, yüzde 76 tekrar "Sinema yapalım." dedi. Hâlâ sinema yok, Yılmaz Güney Sineması yok. Ayıp değil mi ya? Hem soruyorsunuz... Ve ne yapılıyor? Hafıza yok ediliyor, hafıza. Çim ekiliyor, molozlar kaldırılıyor, yerle bir ediliyor. Sonra nedir: "Kayyumlar memlekette seviliyor, beğeniliyor." Ya, ilk geldiği günden Batman'a ne yapmışsan yap ama Yılmaz Güney Sineması oranın nefesiydi, sesiydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi bağlayın Sayın İpekyüz.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Siz sinema sektörüne böyle bakarsanız, kültüre ve sanata böyle bakarsanız her şeyi kendinizde görürseniz ihsan, lütuf gibi "Ben bilirim, ben sizin adınıza karar veririm." dersiniz ama halka sorduğunuzda halk size bunun cevabını verir. Hele ne ayıp ki böyle bir kayyum cami ile sinemayı sorup bu yanıtı aldıktan sonra da yerinde oturuyor.

Teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın İpekyüz.