GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:47
Tarih:17.01.2019

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halkımız; 2019 Süper Kupa finali ve 2020 Şampiyonlar Ligi finali Türkiye'de olacak ve bu etkinlikte yer alacak olan yabancı şirketlere vergi muafiyetiyle ilgili bir maddeyle buradayım, madde hakkında konuşmakla ilgili buradayım.

Şimdi, tabii, deniz bitti, AKP açısından rant ekonomisi, beton ekonomisi sonuna geldi ve bu saadet zinciri, oluşturulan bu saadet zinciri sürekli koşmak zorunda yani bisiklet gibi pedal çevirmeden ayakta kalma şansları yok. Dolayısıyla geçici önlemler, geçici günlük paralara ihtiyaçları var ve bu paralar da doğal olarak... Bir bakıyorsunuz, "büyük devlet" "büyük reis" "dünya devleti" prestijinin, oluşturulmaya çalışılan prestijin yerle bir olmasına, aslında bu tablonun da çıplak olarak açığa çıkmasına sebep oluyor.

Şimdi, AKP ülkenin nimetlerini peşkeş çekmekle mahir yani fabrikaları kapatıyor, doğayı talan ediyor, burayı yabancı şirketlere peşkeş çekiyor ama öbür taraftan da "yerli ve millî" edebiyatını sürdürüyor. Buralarda da hamaset edebiyatıyla parti politikalarını gerçekleştiriyorlar.

Tabii, hayat böyle akmıyor. Hayat nasıl akıyor? Örneğin, 2017'de ücretliler 67,1 milyar TL gelir vergisi ödemişler, kurumlar ise 52,9 milyar TL. 2.558 TL net maaştan asgari geçim indirimiyle 537 TL, temel harcamalardan dolayı da yaklaşık 360 TL dolaylı vergi alınıyor ve toplamda 897,50 TL vergi ödenmiş oluyor ücretli tarafından. Tutarın maaşa oranı ise yaklaşık yüzde 35. Doğal gaz yaktığında KDV, ÖTV gibi 3 adet; elektrik düğmesine bastığında KDV, TRT payı dâhil 4 adet; musluğu açtığında çevre, atık su gibi 5 adet vergi, harç var. Elektrik faturasındaki vergi oranı yüzde 20, doğal gazda yüzde 17. Şimdi, bu Hükûmet, işçi hak istediğinde, köylü destek istediğinde, emekçi iş istediğinde, ekmek istediğinde son derece ceberut, zorba ve son derece büyük devlet refleksleri gösterirken yabancı sermaye istediğinde tıpkı bir sömürge psikolojisiyle davranıyor. Tabii, bunlar, bu kürsüler söz konusu olduğunda buradan dillendiriliyor fakat günde iki saat konuşan, yaklaşık 300 televizyonda konuşan ve bütün farklı sesleri kısan iktidar açısından halka ulaşması kuşkusuz zorlaşıyor.

Şimdi, soruyoruz, bu kupalar için gelen şirketlere vergi indirimiyle neyi elde edeceksiniz yani nasıl bir katkı sağlayacaksınız? Örneğin Türkiye'deki sporu mu geliştireceksiniz? Hayır. Yani burada tekrardan bir öz kaynak meselesi devreye giriyor. Şimdi, bu politikalarla siz ancak pop star futbolcular geliştirirsiniz, bunlardan Türkiye'de çok var. Bu politikalarla öz kaynak geliştiremezsiniz yani Metin Oktaylar, Lefterler geliştiremezsiniz; buradan sporcu çıkmaz, ancak buradan topçular çıkar, bu topçular da fazlasıyla etrafımızda var. Buradan altyapıyı geliştiremezsiniz, aynı, tıpkı tarımda yaptığınız gibi, tıpkı ekolojide yaptığınız gibi, doğada yaptığınız gibi, enerji sektöründe yaptığınız gibi günlük sermayeye peşkeş çekersiniz, doğayı peşkeş çekersiniz; örneğin tıpkı turizm gibi. Şimdi, bu yasanın da turizmle alakası var, muhtemelen, turistler gelecek ve küçük esnaf ihya olacak gibi bir politika güdüyorlar oysa bu da olmayacak. Dolayısıyla biz burada şunu söylüyoruz: Bu politikalar, AKP'nin toplamda yürüttüğü işçi düşmanı, emekçi düşmanı, doğa düşmanı politikalarının devamıdır. Bu tip politikalar... "Turizm" diye tabir edilen şey aslında peşkeş çekme siyasetidir. Biz kültürel anlamda etkileşimi savunuyoruz, halkların birbiriyle kardeşleşmesini kuşkusuz savunuyoruz. Tabii ki insanlarımız dolaşacaklar, gezecekler. İnsanlar gelsinler. Spor faaliyetleri halkların bir araya geldiği, kardeşleştiği etkinliklerdir fakat bugün yaşanan şey tam tersidir; bir taraftan peşkeş çekme siyaseti, bir taraftan da sporun ırkçı ve milliyetçi siyasetin beşiği, arka bahçesi hâline getirilmesi siyasetidir.

Dolayısıyla biz bu uygulamayı yanlış buluyoruz, bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Sermayeye olanak sağlayan, emekçilere düşmanlaşan bu siyasetten hızlıca uzaklaşılması gerektiğini savunuyoruz.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çepni.