| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 17.01.2019 |
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 12'nci maddesindeki önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanunun bu maddesi ve bununla bağlantılı 6'ncı maddesiyle, İstanbul'da oynanacak 2019 UEFA Süper Kupa ve 2020 Şampiyonlar Ligi futbol final müsabakalarında elde ettikleri her türlü kazanç ve irat için UEFA ile katılımcı futbol kulüplerine ve organizasyonda görevli tüzel kişiliklere hem KDV hem de gelir ve kurumlar vergisinden muafiyet getirilmektedir. Bu konuda KDV muafiyetini ihracatı teşvik gibi düşünürsek anlamak mümkündür ancak gelir ve kurumlar vergisinden muafiyetlerini anlamak mümkün değildir çünkü bu tip dar mükellefiyetler yani ülkemizde iş yeri veya merkezi olmayan mükellefler, Türkiye'de vergi ödesin, ödemesin kendi ülkelerinde kazançları üzerinden vergilendirileceklerdir. Eğer Türkiye'de vergi öderlerse ülkelerinde ödeyecekleri vergiden bu tutarı düşeceklerdir. Yani bu yapılan vergi muafiyetinin, UEFA'nın ve katılımcı kulüplerin vergi açısından bağlı oldukları ülkeler dışında kimseye yararı bulunmamaktadır. Bu durum, bizim açımızdan da gereksiz vergi kaybından başka bir işe yaramamaktadır.
Anlaşıldığı kadarıyla, Türkiye, bu final organizasyonlarını alabilmek için diğer ülkelerin vermediği bir tavizi vermiş durumdadır. Diğer aday ülkelerin hiçbiri bu vergi kaybına razı olmazken biz vergi kaybına razı olarak bu organizasyonu ülkemize kazandırmış bulunmaktayız. Bu, apaçık bir kapitülasyondur. Ne büyük bir başarı öyküsü (!)
Biz organizasyonun alınmasına karşı değiliz ancak bunun anlamı şudur: Türkiye, artık, uluslararası organizasyonlar için ancak üste para ödeyerek katılımcıları ikna eden bir noktaya getirilmiştir. Gönül ister ki böyle organizasyonları almak için tavizler vermek zorunda kalınmasın. Ancak burada çok çarpıcı bir tespiti de yapmak zorundayız: Biz böyle bir tavizi vermeseydik bu organizasyonu alamazdık çünkü maalesef, on altı yıldır devam eden iktidar döneminde Türkiye, hapisteki aydınları, gazetecileri ve siyasileriyle insan haklarına saygının ve düşünce özgürlüğünün olmadığı, bir darbe girişiminin yaşandığı, çocuk yaşta kızların evlendirildiği, yurtlarında erkek çocuklarına tecavüz edilen, cemaatlerin devlette cirit attığı, bütün fabrikalarını satmaya çalışan, doğası talan edilen, maliyesi damadına emanet edilmiş bir tek adam yönetimiyle yönetilen bir ülke konumuna gelmiştir. Yabancılar bu yüzden ülkemize artık mesafeli durmaktadır ve bu tavizi vermemizin nedeni de budur maalesef.
Ayrıca, işin, Türkiye'nin itibarı bakımından kötü oluşunun yanında, bir farklı boyutu daha bulunmaktadır, o da ülkemizdeki vergi adaletini göstermesi açısından gelinen noktadır. Devletin temel geliri vergidir. Adaletli bir vergi sisteminde çok kazananın çok, az kazananın az vergi ödemesi gereklidir. Devlet, burada, muafiyete ihtiyacı olmayan büyük kuruluşlara vergi istisnası sağlamaktadır. Peki "bordro mahkûmları" dediğimiz, vergisi kaynaktan kesilen memurumun, işçimin günahı nedir? Ki bu emekçiler, devletin topladığı yıllık gelir vergisinin neredeyse üçte 2'sini karşılamaktadırlar. Maalesef ki iktidarın düşük ve orta gelir düzeyli vatandaşlarımıza reva gördüğü tam bir köleliktir.
Yine, teklifte dikkat çeken bir nokta da bu vergi muafiyeti sözü verilirken yüce Meclisin görüşünün alınmamış olmasıdır. Türkiye Futbol Federasyonu bunu taahhüt etmiş ve gerçekleşince de alelacele yasalaştırarak, torbaya koyarak önümüze getirmiştir. Oysa yöntem bu olmamalıdır. Biz "Bu sistem kişiye özel hazırlanmış, Meclis etkisizleşiyor." derken iktidar güçlü Meclis olacağını iddia ediyordu. Soruyorum size: Bu mudur güçlü Meclis? Olaylar bittikten sonra önümüze gelen yasa tekliflerine el kaldırıp indirmek midir güçten anladığınız? Doğrusu, bu yasa önce Meclise getirilmeliydi, artısıyla eksisiyle tartışılmalıydı, halkın seçtiği Meclisin ortak aklıyla yasalaşmalıydı.
İşte, bu yüzden diğer ülkelerin vermediği tavizleri veriyoruz. Böyle giderse maalesef vermeye de devam edeceğiz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ceylan.