GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:47
Tarih:17.01.2019

CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, üyeler; hepinize günaydın diyorum. Dün, 17 Ocak günü saat 14.00'te geldik buraya, tünaydın saatinde; bugün 18 Ocak sabahı, günaydın saati. Ve sadece 2 yasa yapıyor olmaktan övünerek çıkacağız buradan; yazık bize, bu kadar az yasa yapılır mı on beş-on altı saatte(!)

Evet, şimdi, burada, tabii ki sadece yasa yapım tekniğine aykırı bir usul izlemiyoruz -bunlar dile getirildi sıkça- ama aynı zamanda, Anayasa'nın 17'nci maddesini de sürekli ihlal ediyoruz; kötü muamele, insan haysiyetiyle bağdaşmayan kötü muamele. Bu yasa yapım süreci buna damgasını vurmuş bulunuyor çünkü hiçbir haklı neden bulunmamaktadır bu yasanın bu saatte yapılması için. Zira, 27 Aralıkta Meclisin tatile girdiğini ve bugün de tatile gireceğini düşünürsek tam altı haftada Meclis sadece altı gün çalışmış oluyor; kendimizi kutlayabiliriz, övünebiliriz eğer haysiyetimizle bağdaştırabilirsek bu durumu.

Şimdi, burada tabii ki teklifin 6771 sayılı Kanun'a göre hazırlanmasını ve verilme biçimini dikkate aldığımız zaman, burada, sabahın bu saatinde Bakanlık temsilcilerinin bulunması bile bu Anayasa'ya yani sizlerin "devrim" dediği Anayasa'ya kökten nasıl aykırı olduğunu görmek için herhâlde Anayasa bilgisine sahip olmaya gerek yok.

Şimdi, konumuz tabii ki birçok açıdan ele alınabilir ama zaman darlığı nedeniyle ben değinilmeyen bazı hususlarına burada dikkat çekeceğim. Öyle ki değinilmeyen hususlar, aslında dün akşamüzeri burada "Türkiye" "Türkiye Cumhuriyeti" gibi kavramlarla tartışıldı. Bu yasa teklifi aslında Anayasa'nın ilk 3 maddesini çok yakından ilgilendiriyor, doğrudan ilgilendiriyor. Nedir bu? Neden yakından ilgilendiriyor? Çünkü sanatsal yaratma özgürlüğü alanında yer alan sinema filmlerinin yapımı yani bir filmin yapılması, dağıtımı, gösterimi aşamalarından geçen bu husus Anayasa madde 27'de düzenlenmiş bulunuyor, 27'de güvence altına alınmış bulunuyor. Fakat 27'nci maddenin ikinci fıkrası "Yayma hakkı, Anayasa'nın 1, 2 ve 3'üncü maddelerine aykırı olamaz." diyor ancak tabii ki bir de 64'üncü madde var çok dikkat çekildiği üzere. Esasen, 64'üncü madde, devletin sanata, sanat etkinliklerine ve sanatçılara yardımını düzenleyen madde. Aslında, bu yasayla bizim bu 3 maddeyi birlikte göz önüne alarak değerlendirmemiz gerekir çünkü burada sadece sanatçıyı serbest bırakmak değil, sanatsal yaratma özgürlüğünü güvence altına almak değil, devletin yardım kriterlerini, ölçütlerini de belirlemek önem taşıyor, hatta daha fazla.

Evet, kültürel emperyalizm yönüne dikkat çekildi ama büyük bir ticaret savaşının olduğunu da unutmayalım. Bu bakımdan, acaba, yasa bu güvenceyi sağlıyor mu, bu açıdan da bakmak gerekir ve bakmaya çalışacağım. Yapım, dağıtım ve gösterim aşamalarında söz konusu olan sıkıntılar yani önceden sansürün olmaması, yapım esnasında olmaması, gösterim sırasında olmaması hususu ve özellikle bunun için oluşturulan birimler, örneğin, Avrupa'dan "sinema medyatörü" adıyla yaygın olan özerk ve uzman kuruluşların yapısını ne ölçüde yansıttığı konusu. Tabii ki bu maddelerin teker teker ögelerine, içeriğine girecek değilim buradan -buna da zaten zamanımız yok- ama ana noktalarına değineceğim. Şöyle ki: İlk 3 maddeye yollama yapıyor 27'nci madde. Ne var ilk 3 maddede? "Türkiye Devleti" var, "Türkiye Cumhuriyeti" var. Bir yanlışı düzelteyim "Türkiye Cumhuriyeti devleti" yok. Aslında, devletimizin iki adı var: "Türkiye Devleti" veya "Türkiye Cumhuriyeti." Peki, Anayasa'nın 126'ncı maddesinde ne var? "Türkiye" var. 63'üncü maddesinde de bütün Türkiye devleti veya cumhuriyetin kültürel, tarihsel ve doğal mirasının korunması var. Bu saptama konumuz açısından neden önemli, biraz sonra belirteceğim.

Burada bir başka husus şudur: Bu konunun sanatsal yönü, sanatsal ifade özgürlüğü var ama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tanımıyla, 10'uncu maddesine göre bir de işletme yönü var. Mesela bu sözleşmenin 10'uncu maddesinin ikinci cümlesi "İşletmeler ancak izne tabi tutulabilir." der. Yani salonlar, işletmeler, ticari alana giren hususlar, yoksa bizatihi filmin içeriği değil. Zaten bellidir onlar: Şiddete çağrı, ırkçılık gibi ögeler veya kamu düzeni gibi ve kamu düzeninin alt kavramları, kamu sağlığı, kamu dirliği, dinginliği veya kamu güvenliği gibi elden geldiğince hukuki kavramlar.

Ancak, burada tabii ki yine değinildiği üzere -farklı konuşmacılar tarafından- esasen bu konu, siyasal liberalizmin ve iktisadi liberalizmin çakıştığı bir alanda yer alıyor. Bir ülkede siyasal liberalizmi düzenleyen kurallarla, serbestlik ilkesi ile iktisadi liberalizmi düzenleyen kurallar, sıkı, katı, düzenli, düzenlemek, denetlemek ve yaptırım uygulamak... İşte bu paralellik bizde tersine işledi ve işliyor. Belki bu yasayla bu yine ortadan kaldırılmayacak çünkü bizde siyasal liberalizm yani sanatsal yaratma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, gösteri özgürlüğü hep baskı altına alınan özgürlükler olmuştur ama iktisadi alan dizginsiz olmuştur. O nedenle ben, kapitalist sisteme sahip olduğumuzu söylemiyorum, bir yağma iktisadi düzen diyorum. İşte bu sektör tam da bu ayrımda yer alıyor; siyasal liberalizm ile iktisadi liberalizm ayrımında yer alıyor ve yine dile getirildiği üzere tekelleşme, dağıtım ve gösterim sektörünün belli şirketlerin elinde toplanmış olması acaba bunu aşabilecek mi? İşte bu soruyu yanıtlayabilmek için burada özellikle devletin, sadece filmin yapılması, senaryo aşamasından yapım aşamasına kadar, dağıtım aşamasına kadar müdahale etmemesi değil, kaçınması değil, 64'üncü maddeye göre desteklemesi, müdahale etmesi ve yardımda bulunması, bunun ölçütlerinin belirlenmesi...

Bu konuda, tabii, yine belirtildiği üzere, destekleme komisyonu çok önemli, belirleyici. Burada arzu ederdik ki bu komisyon, sinema medyatörü örneğinde olduğu gibi ve sinema sektörü örgütlerinin önerdikleri gibi, uzman, özerk bir kurul olsun, tabii Bakanlık temsilcilerinin de katıldığı karma bir kurul olsun. Ama bu düzenlemede üç kavram dikkat çekiyor: Bir, Cumhurbaşkanı; iki, bakan, bakanlık; üç, bakanlık altı bürokratlar. İşte, bu açıdan bakıldığı zaman, esasen bu komisyonun yapısı dikkate alındığı zaman, destekleme ölçütleri ve bu konudaki tarafsızlık, objektiflik pekâlâ bir siyasal iktidardan, bir bakış açısından diğerine doğru eşitlik ilkesini ihlal edebilir ve eşitlik ilkesi ihlal edilince de sanatsal yaratma özgürlüğü zedelenir. Bunun için çok uzağa gitmeye gerek yok, Avrupa Sözleşmesi'ne gitmeye gerek yok, çok eleştirdiğimiz Anayasa'mızın değindiğim veya değinemediğim -13'üncü madde gibi- hükümlerini dikkate almak yeterlidir.

Peki, dönecek olursam, neden madde 22'yle başladım, neden ilk 3 maddeyle başladım?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Hocam, devam edin.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim sevgili Başkan.

Çünkü burada sorun şu: İlk 3 maddede olduğu gibi Anayasa'mızın bütününe şu üç kavram yayılmış bulunuyor: Bir, ülke, ülkeye ilişkin hükümler; iki, insan, insan hakları ve üç, devlet, siyasal örgütlenme. Bu maddeler, ilk 3 maddede olduğu gibi, 63'üncü maddede, 126'ncı maddede diğerleriyle birlikte güvence altına alınmış bulunuyor.

Şimdi, bu bakımdan, biz -mesela, biraz önce oyladığımız üzere- sürekli torba yasalara ülkenin farklı doğal, kültürel ve tarihsel zenginliklerini dolduruyoruz ve bir bakıma onların başıboş bir biçimde yağmalanmasının önünü açıyoruz.

Peki, şimdi soruyorum: Acaba ilk 3 maddeyle sınırlanan bu özgürlük tam tersine Türkiye Cumhuriyeti için, Türkiye'nin doğal değerlerini korumak için, Türkiye ülkesini savunmak için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Hocam, toparlayın lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Çok teşekkür ederim.

...yapılan filmlere, gelecek kuşaklara ülkemizi temiz, tarihsel ve kültürel özelliğine saygılı bir biçimde teslim edelim diye ve bu yasaları da bir biçimde sorgulayan bu düzenlemeleri, bunu genç kuşaklara yansıtan ve geleceğe yönelik olarak duyarlı kılmaya yönelik filmlere devlet 64'üncü maddeye göre, bu yasal düzenlemeye göre yardımda bulunacak mı, yoksa bunlar yasaları sorguladığı için, bu yağma düzenini sorguladığı için bırakın destek vermeyi başka nedenlerle bunu önleyecek mi? İşte, burada, baktığımız zaman diğer ticari açıdan tekelleşme riskinin önüne geçilmesini öngören hüküm olmadığı gibi burada da bu Anayasa'mızın hükümlerini güvence altına alan hükümlerin bulunmadığını görmekteyiz.

Bu bakımdan, keşke bu yasa bu kadar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Hocam, bağlayın lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Siz devam edin lütfen, buyurun.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Ben beş dakika önce geldim, sizler on beş saattir burada beklediğiniz için haklısınız, çok zor dinlemek gerçekten, çok zor, çok zor, haklısınız(!) Yani çok üzgünüm, çok üzgünüm Sevgili Başkan ama selamlayayım lütfen. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Siz devam edin.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Şimdi, bakın, hukuk o kadar önemli ki hepimiz şunda buluşuyoruz, ülkemizin kalkınması, gelişmesi, iktisadi istikrarında buluşuyoruz; bunu istiyoruz gönülden fakat hukuka saygı göstermez isek bunda buluşamayız, bu mümkün değil. Hukuki istikrarın olmadığı, hukuka saygının olmadığı ülkede ne iktisadi yapıyı geliştirebiliriz ne gelişmeyi sağlayabiliriz.

Sayın Başkan, Meclis Başkanı "Seçim politika değildir." diyor ve Anayasa'ya açıkça aykırı bir faaliyete girmiş bulunuyor. Aynı Başkan, Başbakan iken Anayasa'ya aykırı kanun hükmünde kararnamelere imza atmıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, son bir dakika daha veriyorum.

Buyurun.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Süresiz ya, süresiz konuşun!

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Ve...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Yarım saat oldu.

BAŞKAN - Buyurun.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Beyler, ben hepinizi on beş saattir oradan, hiçbir biçimde kıpırdamadan hem dinledim hem not aldım ama beni dinlemeyebilirsiniz, salonu terk edebilirsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Anayasa'dan bahsediyorsunuz, altı dakikadır konuşmanızı uzatıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Hocam, lütfen siz bağlayın sözlerinizi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hocam, tamam, bırakın, bir sonraki maddede beş dakika konuşun, lütfen. Selamlayın Hocam, selamlayın.

BAŞKAN - Buyurun Hocam.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Devam edeceğiz beş dakika daha, selamlayın.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Peki, teşekkür ederim.

Evet, hukuka saygılı Meclis Başkanının olduğu, hukuka saygılı ve Anayasa'ya saygı çerçevesinde yasaların yapıldığı günler umuduyla diye hepinize günaydın diyorum. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Hocam.