| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 06.02.2019 |
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatırlarsanız ocak ayında bu Genel Kurulda kabul ettiğimiz son kanun teklifini ben bir "çuval kanun teklifi" olarak ifade etmiştim rakamından ötürü, 71 tane madde vardı. Bugünkü ondan çok farklı değil, bunda da 52 tane var ve birbiriyle alakasız maddeler arka arkaya sıralanmışlar, âdeta bir çuvala tıkılmışlar.
Ben, tabii, 2'nci maddeyi ele aldığımda, gerekçesini de okuduğumda çözemedim bilmecesini ve bir bilene danışayım dedim ve o bilene danıştığımda da garip bir tabloyla karşılaştım TAEK açısından. Ben onu, TAEK'i bir "cadı kazanı" olarak tarif edeceğim ve anlayabildiğim kadarıyla size TAEK'teki garabeti tarif etmeye çalışacağım.
Hâlen TAEK'te kadro karşılığı sözleşmeli, kadrolu personel ve uzman yardımcısı olmak üzere farklı özlük haklarıyla üç ayrı kategoride teknik personel çalıştırılmaktadır. Ayrıca 2003 yılında bir yönetmelik değişikliği yapıldı ve sınavların yazılı ve sözlü yarışma sınavı olması kabul edildi alınacak personel açısından ama bu da 2016 yılında değiştirildi ve şöyle bir cümle eklendi bu yönetmeliğe: "Veya yalnızca sözlü sınav" yani yazılıyı unuttular. Yani yazılı bir çöpe atıldı, sadece sözlü sınavla nükleer mühendis alınıyor, yazılısı yok, ne bildiği meçhul, mülakat yapılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde mülakatla nükleer enerji mühendisinin işe alındığını ben bilmiyorum, duymadım ama Türkiye'de olabiliyor.
Sayıştay raporlarıyla bu personel kanunundaki çeşitli aksaklıklar, eksiklikler hep TAEK'e bilgi olarak getirildi ve kurum da "Biz bunu yeni bir teşkilat yasasıyla gözden geçireceğiz, her şeyi ayarlayacağız." dediler ama ben size şunu tavsiye ediyorum: TAEK'in internet sayfasına girin ve karşınıza çıkacak teşkilat yasasına bir bakın. Yasa teklifine ben "bohça" dedim, teşkilat yasası ise yamalı bohça. Yani çuval, bohça, neye benziyorsa şüpheli.
Akkuyu'da bir nükleer santralin kurulması gündeme geldiğinde TAEK'in Enerji Bakanlığına bağlı bulunması sorun hâline gelmişti. Bunun üzerine birtakım değişiklikler yapıldı ve bir Nükleer Düzenleme Kurumu kuruldu. Bu Nükleer Düzenleme Kurumunu çıkaran TAEK'in aynı vesileyle bilim, sanayi ve teknoloji alanında başka kurumlar varken ya da TAEK bağımsız olabilecekken neden hâlen de Enerji Bakanlığına bağlı kaldığı meçhul bir vakıa olarak ortada duruyor.
2012 yılından beri istihdam edilen uzman yardımcısı ve uzmanların da Nükleer Düzenleme Kurumuna geçişiyle birlikte son yedi yıldır istihdam edilen personelden hiçbiri TAEK'te kalmamıştır. TAEK'in teknik personel sayısı hâlihazırda yeterli değildir ve bundan sonra da bu değişikliğe rağmen yetersiz olmaya devam edecek, TAEK'te farklı özlük haklarına sahip birkaç sınıf personelin istihdam edilmesine devam olunacaktır.
Çok iyi bir şeymiş gibi sunulan sözleşmeli personel istihdamının koşulları da iş güvencesi açısından vahim hükümler içermektedir. Ayrıca kadro karşılığı sözleşmeli çalışmış olmanın emeklilik maaşlarına da herhangi bir yansıması yoktur. Örnek vermek gerekirse TAEK'te otuz yıl boyunca hizmet vermiş teknik hizmetler sınıfından bir fizikçi 1'inci derecenin 4'üncü kademesinden 3000 ek göstergeyle emekliye ayrıldığında ancak 3 bin TL emekli maaşı alabilmektedir. Hem Nükleer Düzenleme Kurumu hem de TAEK'te görevli üstün yetenekli elemanların her an sözleşmeden çıkarılma riskiyle yaşamaları ve bununla tehdit edilmeleri kabul edilemez. Sayıları 500'ü bile geçmeyen söz konusu personelin emekliliklerine de yansıyacak yeni özlük haklarına ve kariyer açısından da yeni kadrolara, ayrıca eşit fırsatlara kavuşturulmaları gerekmektedir.
İzninizle bir başka kurumun, Emniyet Genel Müdürlüğünün de sivil personelinin sorunlarına değinmek isterim. Emniyet teşkilatında görevli polislerin yüzde 27'si yani her 4 polisten 1'i sivil personel eliyle yürütülmesi gereken büro işlerinde çalışmaktadır. Büro hizmetlerinde görev yapan bu polis memurları fazla mesai yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın fazla mesai ücreti almaktadırlar. Emniyet teşkilatı bünyesinde sosyal tesislerde, kantinlerde, kreş ve gündüz bakımevlerinde binlerce polis memuru çalışmakta, bunların çoğu da rütbeli personelden oluşmaktadır. Buna mukabil sivil personelin küçümsenmeyecek bir kısmı görevleri dışında angarya olarak tabir edilecek işlerde, çaycılık, bulaşıkçılık, bariyer taşıma, temizlik gibi işlerde çalışmaktadır. Oysa yapılan hesaplara göre büro işlerinde çalışan 66 bin polis memuru yerine alanında uzman 35 bin sivil memur alınabilse bunun devlet bütçesine aylık tasarruf miktarı 200 milyon TL olacaktır.
Emniyet Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatlarında çalışan sivil memurlar için on beş yıldır görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları yapılmamıştır. Buna karşılık, emniyet hizmetleri sınıfında yer alan personel için bu sınav her sene yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabii kadrolarda ilk seçenek olarak liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde eldeki personelden yararlanmak gerekirken bu da yapılamamaktadır. Dolayısıyla, ayrıca farklı hizmet sınıflarındaki bu personel doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle ülkenin her yerinde ve her biriminde beraber çalıştıkları hâlde emniyet hizmetleri tazminatından, terör tazminatından, yıpranma payı gibi emniyet hizmetleri sınıfının yararlandığı haklardan yararlanamamaktadır. Dolayısıyla bu tedbirlerin alınması suretiyle bu sivil memurların haklarının da verilmesinden yanayız.
Son bir hususa değinmek isterim. Dün Aden Körfezi'yle ilgili bir tezkere onayladık burada. Bu onaylama çerçevesinde üç muhalefet partisi altmış dakika, ayrıca Cumhuriyet Halk Partisinden bir arkadaşımız kişisel olarak on dakika eleştirilerde bulundu. Bu eleştirilerin karşılığını iktidar partisinden kim cevaplayacak diye merak ettim. Zor bir işti yetmiş dakikanın karşılığını vermek. Zor olduğu da ortaya çıktı çünkü iktidar partisi ancak dokuz dakika konuşabildi. Benim de üstüme düşen vazife, bu dokuz dakikayı tutanaklara geçirmektir.
Saygılarımı sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)