GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:49
Tarih:06.02.2019

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizdeki mevcut altın rezervi dünya sıralamasında 22'nci ve ülkemizde 33 aktif altın ruhsatlı maden bulunuyor. Bunlardan yüzde 68'i yerli firmalara ait. Görüştüğümüz maddeyle altın, gümüş ve platin madenleri için uygulanan devlet hakkı miktarının artırılması amaçlanıyor. Bu değişiklik maden üretimini kesinlikle olumsuz olarak etkileyecek. Geçici kaynak aşkına üretime bir darbe daha geliyor.

2001-2013 yıllarına kadar üretim 1,4 tondan on iki yıl içerisinde 33 tona çıkmış fakat 2013 yılından itibaren de ciddi bir düşüş yaşanmış. 2012 yılında 120 milyon dolar olan maden arama sermayesi 2018'de 10 milyon doların altına düşmüş. Bu, Türkiye'deki altın madenciliğinin sürdürülebilir olmasını sıkıntıya sokuyor. Türkiye'nin altın potansiyeli 6.500 ton ancak bunun yalnızca 900 tonu rezerv hâline getirilebilmiş yani elde altın var ama üretmiyoruz, üretemiyoruz, rezerv hâline getiremiyoruz. Üretmeyince ne yaparız biz? İthal ederiz. İhtiyacımızın yüzde 90'ını da ithal ediyoruz. Dalgalı kur ile metal ve maden fiyatlarındaki artıştan dolayı sadece bu alanda yıllık 15 milyar dolar cari açık veriyoruz. 2017 yılı altın ihracatımız 6,5 milyar dolarken 2018 yılı altın ihracatımız 2,5 milyar dolara düşmüş. Altın ihracatındaki bu düşüş, devlet hakkının artırılması bu rakamı daha da aşağıya çekecek. Sürdürülebilir kalkınmanın tek yolu üreticiyi sürekli her alanda rahatlatmaktan geçiyor.

Hükûmet altın madenlerindeki devlet hakkını artırarak kısa vadede kâr etmiş görünse de yüzde 68'i yerli maden şirketlerinin elinde bulunan ve yatırımları azalan altın madenciliğine bir darbe daha vurmuş olacak. Bu, 2013 yılından beri düşüşte olan yerli altın madenciliğinin sonu demek ve altındaki ithalatı daha da artıracak. Her alanda olduğu gibi madencilikte de "Üretmeyiz, ithal ederiz." diyenler, unutmayın, hazıra dağ dayanmaz. Özellikle altın madenleri üzerinden yapılan devlet hakkının artırılması 2017 yılında ilan ettiğiniz Millî Enerji ve Maden Politikası'yla taban tabana zıttır. Bir yandan "Dışa bağımlılığı azaltacağız." deyip bir yandan da kendisine çok yüksek talep olan bir madenin ülkedeki üretimini baltalamak nasıl bir hüsran takdirlerinize bırakıyorum.

Hüsrandan bahsetmişken ve altın üzerinde bu kadar konuşmuşken Venezuela'dan gelen altınlara da değinmek lazım. 2018 yılında Venezuela'dan Türkiye'ye gelen altın 900 milyon dolara, 24 tona ulaştı. Bir anda patlayan bu altın ticaretinin detaylarını tüm kamuoyu gibi biz de bilmek istiyoruz. Malumunuz, Halkbank Genel Müdürü Amerika'da tutukluyken biz Zarrab'ın sanatçı eşini Amerika'ya devlet onayı ve VIP'ten yanına gönderirken ve devlet itibarımızı yerle bir ederken Hükûmetin altın ticareti sicili Zarrab'tan dolayı pek bir kara. İşlenip geri satın alınmak üzere gönderilen altınların Venezuela'ya ulaştığına dair kayıtlara ulaşmak mümkün değil. El konma riski olunca İsviçre'de değil Türkiye'de işlenen altınlar "Altın üzerinde yeni bir skandal mı geliyor?" diye düşündürüyor. Bunu merak ediyor ve bu konuda samimi bir açıklama bekliyoruz. Biz, 1913'te "Güney Amerikalılara doğru adamı seçmesini öğreteceğim." diyen Wilson'ın Amerikası'nın yanında yer alalım demiyoruz ama nerede yer alacağız, neden oradayız, bilmek zorundayız. Orduyu maddi menfaat karşılığı elinde tutan zayıf Maduro ne kadar dayanacak? 2/3'ü halk tarafından seçilmeyen Meclis ile sadece yüzde 32'si seçime giden bir ülke, hileli seçim makineleri, istemediğini seçime almayan sakat demokrasi, muhalif gazetecisiyle, siyasetçisiyle itiraz edenlerin hapiste olduğu, devletin canının istediğine sadakat kartıyla istediği kadar maaş dağıttığı ülke. Dünyanın en çok petrol yataklarına sahip ama maaşların aylık 7 dolar olduğu, yıllık enflasyonun yüzde 1 milyon 350 bin oranına ulaştığı, halkı açlıktan ortalama 11 kilo zayıflayan bir ülke. Mevsim benzerliğinden dolayı yakında Hatay ve Mersin'deki Suriyeli misafirlerinizin yanına Venezuelalı misafirleriniz de katılırsa kimse şaşırmasın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - İşte, dünyanın çoğunluğuna rağmen bu ülkenin yanındayız. Venezuela'nın başına gelen her şey, hayalî gelirler, üretmeden harcanan paralar ve yüksek dış borçla geldi. Tanıdık geldi mi bilmiyorum.

Tabii ki Türkiye Venezuela değil, kıyaslanamaz bile ama ders alacak duruma adım adım gidiyoruz. Anlık, devlet aklıyla verilmeyen kararlar bizi sadece kaosa sürüklüyor. Dünya devleti olmak yerine dünya devletlerinin dalgasında sağa sola savrulan bir ülke oluyoruz, Türkiye bunu hak etmiyor.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)