| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 12.02.2019 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta görüşmelerine başladığımız 41 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 11'inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifte 11'inci maddeyle yapılan değişiklikle madencilik sektöründe devlet kuruluşlarından yararlanarak inceleme raporu hazırlatılması yetkisi genel müdürlüğe devredilmektedir. Ayrıca, değişiklik maddesiyle maden ruhsatlarının mahallinde yapılacak tetkik ve incelemeler esnasında ruhsat sahiplerinin veya vekilinin hazır olmaması, incelemelerin engellenmesi hâlinde mali ceza verilmesi ve bu fiillerden herhangi birinin tekrar etmesi hâlinde de üretim faaliyetlerinin durdurulması düzenlenmektedir.
Evet, değerli milletvekilleri, geçen hafta da çok kapsamlı şekilde gündeme getirildiği gibi, teklifin bütününe ve içeriğine baktığımızda, madencilik gibi çok önemli, stratejik bir sektörle ilgili sorunların çözümünün, benim üzerinde söz aldığım maddede de olduğu gibi salt mali cezalarda aranıyor olması, kısmi değişiklikler yapılması, stratejik önemde olan madencilik sektörünü geriye götürecek, sorunları da çözmeyecektir.
İşte 41 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşme süreçlerini anlatan Komisyon Raporu'na baktığımız zaman, teklif metni Genel Kurul aşamasına gelene kadar, daha önce olduğu gibi, yine gerek hazırlık aşamasında gerekse Komisyon aşamasında değişiklik maddelerindeki konularla ilgili olan sektörlerden, piyasa aktörlerinden ve meslek kuruluşlarından görüş ve katkı alınmadığını görüyoruz. İşte geçen hafta çoğunlukla muhalefet partilerinin hatiplerinin de özellikle bu konuya vurgu yaptıklarına şahit olduk. Alt komisyonda alınan kısmi görüş ve uyarıların ise yeteri kadar dikkate alınmadığı ve teknik konuların uzmanlarından da yeterli bilgilendirme alınmadığı, teklifin kısmi değişikliklerle günü kurtarmaya dönük olduğu ve madencilik gibi çok önemli bir sektörle ilgili kısmi düzenlemelerin dayatıldığı bir süreç yaşanmıştır. Kurulan alt komisyonda ise görüş beyan eden sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının ve özel sektör temsilcilerinin görüşlerinin kapsamlı olarak dinlenerek dikkate alınmadığını gözlemlemekteyiz.
İşte bu yaklaşım tarzında, bu tarz yasa yapma sürecinde yasa Genel Kuruldan geçtikten sonra, daha yürürlüğe girmeden, eksikliklerin olduğu, başka sorunlara neden olduğu gibi çok önemli durumlarla karşılaşıyoruz. Bundan önceki yasalarda da aynı eleştirilerimizi gündeme getirmiştik. Mesele sadece yasa çıkarmak değil değerli milletvekilleri, öncelikle, talep ve sorun alanlarıyla ilgili olan kanunlarda değişiklik yaparken tarafların, muhatapların görüş ve eleştirilerini de içine alan kalıcı kanunlar hazırlamak olmalıdır. Ancak ilgililerin görüş ve uyarıları dinlenmediği gibi bizlerin de dile getirdiği uyarıları maalesef dikkate almıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, madencilik gibi iş güvenliği riskinin en fazla olduğu bir iş kolunda, insan hayatının en riskli olduğu bir sektörle ilgili önceliğimiz kesinlikle -ki bugünlerde de gündemde olan- hızlı ve sade yasa yapmak değil, doğru, bütüncül ve kalıcı yasa yapma hedefi olmalıdır. Sektördeki ölüm oranları öylesine yüksek ki Türkiye, kömür madenlerinde üretilen enerji birimi başına gerçekleşen ölüm olayları bakımından dünyada 1'inci olmuştur. Türkiye'deki madencilik sektöründe ölüm oranları düşmediği gibi, kazaların asıl nedeni, tüm dünyada emekçiler aleyhine geliştirilen özelleştirme, taşeronlaştırma, kuralsızlaştırma, esnekleştirme ve denetimsizleştirme olarak adlandırdığımız küresel politikalardır. Oysa bu yasa teklifine baktığımızda, temel mesele, madencilik sektörünün ve maden çalışanlarının temel sorunlarını kalıcı olarak çözmeye yönelik değildir. İşte bu kanun teklifindeki asıl meselenin, bu iktidarın sorumlusu olduğu ekonomik krizin yükünün vatandaşa yüklenmesi olduğu çok açıktır.
Madencilik sektörünün teşvik ve destek beklediği bir dönemde cezacı bir bakış açısının hâkim olduğu anlaşılmaktadır. Ülkemiz için stratejik önemde olan madencilik sektörünün ihtiyacı olan üretim ve yatırım öncelenmemektedir. İşte bu kanun teklifi bu hâliyle madencilik sektörünün, maden işçilerinin birikmiş temel sorunlarını çözmeyi değil maden denetimlerinde maden mühendislerini baştan sorumlu tutmayı amaçlamaktadır, kriz koşullarında faaliyet gösteren maden işletmelerinin ödeyeceği cezaları artırmayı amaçlamaktadır. Sözde, Adalet ve Kalkınma Partisinden bir grup milletvekilinin getirmiş olduğu bu kanun teklifi Genel Kuruldan geçtiği takdirde madencilik sektörü öngörülemez hâle düşürülmüş olacak; maden mühendislerimiz, maden işletmecilerimiz cezalandırılacak; havza madenciliğinin etkinliği azaltılacak, sahaların daha fazla parçalanmasının yolu açılacak, maden sektöründeki istihdam oranı düşecek, işsizlik artacak ve Soma maden faciası döneminde alınan kararların da gerisine düşülmüş olunacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - İzninizle, tamamlayacağım.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sonuç olarak, değerli milletvekilleri, bizler sektör temsilcilerinden, meslek kuruluşlarından ve sivil toplum kuruluşlarından aldığımız önerileri ve uyarıları bir kez daha gündeme getiriyor, madencilik sektöründe karşı karşıya kalınacak olan tüm sorunların sorumluluğunun Adalet ve Kalkınma Partisi ve bu kanunu hazırlayanlarda olduğunun altını bir kez daha Genel Kurulda çiziyoruz.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)