| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 12.02.2019 |
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 41 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 11'inci maddesi hakkında verdiğimiz değişiklik önergesi nedeniyle söz aldım. Genel Kurulumuzu saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle, Çekmeköy'deki helikopter kazasında şehit olan kahraman evlatlarımıza Allah'tan rahmet niyaz ediyorum, ruhları şad olsun.
Arkadaşlar, bu teklifte, görünen o ki temel madencilik politikası yok; ahbap çavuş ilişkisiyle, yandaş kayırmacılığıyla madenciliğin yağmalanması hedefleniyor. Hâlbuki planlı hedefler, ilkeler, faaliyetler ortaya konulmalı, buna göre hukuki bir metin önümüze getirilmeliydi. Madenciliğin sadece cezai müeyyide ve patronları koruma olmadığı, daha kapsamlı bir sektör olduğu da hatırlanmalıydı. Bu yapılmamıştır, millî çıkarlarımız gözetilmemiştir, kamu yararı esas alınmamıştır. AK PARTİ mantığı "Ben yaptım, oldu." mantığıdır.
Mazide benzer iş birliklerine kaçan politikalar memleketi uçurumun kenarına kadar getirmişti. Türk milletinin yiğit evlatlarınca büyük mukavemet gösterilerek topluca bütün bu politikalar akim duruma getirilmişti. Dolayısıyla, madencilik konusunda da böyle bir tutum içerisine girmemiz gerekirken bu yapılmamaktadır. Madenlerimiz milletimizin ortak malıdır, ne iç ne dış bir zümreye veya kişiye peşkeş çekilemez.
Değerli milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuz, yılbaşından bu yana Akdeniz Bölgesi afetlerle başa çıkmaya çalışıyor. Sel, hortum, fırtına, aşırı yağışlar, don; yıkılan seralar, bozulan, tahrip olan bahçeler, ekili alanlar; bu şekildedir. Afet, Mersin, Adana ve Antalya'da etkili olmuş, on binlerce ailenin geçimi bozulmuştur. İhraç ürünlerimiz maalesef mahvolmuştur.
Değerli milletvekilleri, iktidarın tarım politikası yoktur. Halkımıza "Domates, biber yemeyin." diyen bir Tarım Bakanımız mevcuttur. Afet elbette pahalılık yaratır ama böylesi hoyrat ve partizan bir iktidar iradesi bunu aşacak bir kararlılık gösteremiyor, tam tersine faturayı halka, üreticiye ve komisyoncuya kesiyor; bu kabul edilemez. Yok hallermiş, spekülatörmüş, bunlar boş uğraşlar. TARSİM'i geliştirelim, Hal Kanunu'nu üretici lehine yeniden düzenleyelim, bölünmüş tarım arazilerini bütünleyelim, seraları daha korunaklı hâle getirelim, daha iyi koruyalım, üreticiye ucuz kredi, ucuz tohum, ucuz mazot, ucuz ilaç verelim ve sonuçta da zabıta ekonomisinden vazgeçelim. Bunlar yapılıyor mu? Bunlar yapılmıyor.
Evet, arkadaşlar, bu bağlamda afetle Mersin'de, Adana'da ve Antalya'da binlerce dekar arazisi hasar gören arazi sahiplerine de dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunun yanında, yerel yönetim seçimlerine iki ay kala tüm devlet ricalinin, siyasilerin odaklandığı husus, sadece nasıl olursa olsun en yüksek oranda belediye kazanmak. Halkın feryadını duyan yok; ne olursa olsun daha çok belediye, daha çok belediye, daha çok belediye. Ama vadiler doldurulmuş, dereler imara açılmış, deniz kıyıları, doğal kumul sahaları çok katlılara açılmış, metrekareye düşen kişi sayısı maksimum düzeye çıkmış, betonlaşma acımasızca toprağı kaplamış, ormanlar, korular, parklar tahrip edilmiş, kısaca bütün şehirlere ihanet edilmiş, ortak kullanım alanları yapılaşmaya verilerek parsel parsel satılmıştır.
Böyle olunca arkadaşlar, deniz, kıyıları alıyor, dere yataklarını seller tekrar açarken evler ve muhtelif yapılar yok oluyor, seralar hortumların gazabına uğruyor, kısaca doğa öcünü alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Antalya'da selde hayatını kaybedenlere özellikle rahmet niyaz ediyorum.
Netice olarak, madenciliğe dönersek madenciliğimizin iyi planlandığında dışa bağımlılığımızı azaltacağını düşünüyorum. Dolayısıyla, madenciliğimiz bizim kalkınmamızın itici gücü olacaktır.
Bu duygularla, önergemizin kabulünü diler Genel Kurula tekrar saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)