GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:51
Tarih:12.02.2019

ALPAY ANTMEN (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 12'nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Yine bir AKP klasiği, yine belirli şirketlerin faaliyeti ve bazı holdinglerin istekleri doğrultusunda getirilmiş sipariş bir torba yasayı konuşuyoruz. Bir hukukçu ve eski bir baro başkanı olarak şunu söylemek istiyorum ki bu teklif ve özellikle bu madde Maden Kanunu'nu Ceza Kanunu'na çevirecektir.

Madencilikteki sorun, cezaların az olmasından değil, yerli üretimi teşvik edecek madencilik politikasının önünün açılmaması, teknolojik ve modern gelişmelerin sektörde yeterince uygulanmaması yani madenciliğin yapılma, maden rezervlerinin kullanılma ve işletilme yöntemidir. Sorumluluğu teknik nezaretçiye, mühendise ve yetkilendirilmiş kişilere yıkarak madenciliği ilerletemeyiz. Sahada nitelikli ve yerli mühendise bu kadar ihtiyaç duyduğumuz dönemde yetkisi az olan ama para cezası çok olacak mühendisler artık başka mesleklere kayacak ya da yurt dışına gideceklerdir. Bu durum 150 bin civarında çalışanı, yan sektörlerle 900 bine yakın insanı doğrudan etkileyecektir.

Demir yolunda kaza olunca suçu makiniste atıp kaçan anlayış madende kaza olunca da suçu bir mühendise atıp sorumluluktan kurtulma derdine düşmektedir. Maalesef, Türkiye maden kazalarında dünyada 3'üncü, Avrupa'da 1'incidir. Bir konu konuşulacaksa, bir teklif getirilecekse konu bu olmalıdır.

Değerli arkadaşlar, sorun kişilerde değil, sorun kurduğunuz sistemde, bozuk, gerici, yanlış, yandaşı koruyan, doğayı talan eden betonarme sisteminizde. Bunu anlamanız için daha kaç grizu faciası lazım, kaç Ermenek olması lazım, daha kaç Soma olması lazım, daha kaç işçinin madenlerde ölmesi lazım? Ben yaşanan iş katliamları sonrası hem Soma'ya hem de Ermenek'e gittim. Kaza geliyorum dememiş, kaza resmen geldim diye bas bas bağırmış. Burada yaşam odaları yok diye onlarca insan hayatını kaybetti. Maden güvenlik, çalışma ve iş güvenliği raporları üstünkörü imzalanıp geçiştirilmiş. İşçiler rant hırsına kurban edilerek madene diye maalesef mezara gönderilmişler.

Değerli milletvekilleri, her şeyi bir yana bırakın, çok samimi bir soru sormak istiyorum, burada madenlerle ilgili çıkacak her yasa şu duygu ve düşünceler çerçevesinde getirilmeli: Bu madenlere ben girer miyim, evladımın burada çalışmasına izin verir miyim? Eğer kendiniz giremiyorsanız, çocuğunuzun çalışmasını istemiyorsanız o zaman yapmanız gereken bellidir. Bırakın bu tekliflere dayanan şirketleri demokratik kitle örgütleriyle oturun, işçilerle oturun, madencilerle oturun konuşun ve ortak akılla çözümler yaratın. "İşçinin fıtratında ölmek var." diyenleri değil, "İşçinin yaşamaya hakkı var, hem de insan gibi yaşamaya hakkı var." diyenleri dinleyin. Gelin "Ne ezen ne ezilen; insanca, hakça bir düzen." diyenleri dinleyin. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu teklif getirilecekse; bu, iş güvenliğiyle ilgili olsun; bir teklif vereceksiniz iş güvenliğiyle ilgili verin. Madenlerimizin teknik ve donanımlarının çağdaş ölçülere getirilmesiyle ilgili olsun teklifleriniz. Yer altı kaynaklarımız sözde değil, özde millî olarak değerlendirilsin, bunlarla ilgili teklifler verin.

Değerli milletvekilleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2017 yılı sonuna kadar enerji, madencilik ve ulaşım için ÇED görüşü verdiği proje sayısı 59.372. Bunlardan 4.450 projeye "ÇED Olumlu", 46 projeye "ÇED Olumsuz", 54.357 projeye "ÇED Gerekli Değildir", 872 projeye ise "ÇED Gereklidir" yönünde rapor verilmiş. "ÇED Olumlu" kararı verilen projelerin yüzde 80'i enerji ve maden sektörleri içinde yer aldı. Onaylanan birçok proje hakkında mahkemenin durdurma kararına rağmen inşaat çalışmaları maalesef sürdürüldü.

"Seviyordum, öldürdüm." diyen erkek cinayeti ile "Havasına, suyuna aşığım ama her yeri beton yaptım, ağacını kestim, ormanını katlettim." diyen doğa cinayeti arasında ne fark var? Cevabı sizlere bırakıyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)