| Konu: | Çanakkale Milletvekili Bülent Turan'ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 12.02.2019 |
FATMA KURTULAN (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Burada üç aydır bir sorunu dile getirmeye çalışıyoruz ama genel olarak mantık, zihniyet böyle. Siz de üç yıl boyunca gidip görüştüğünüz, İmralı'da görüşmeler yaptığınız, çözüm süreci adını verdiğiniz, büyük mesailer açığa çıkardığınız, terörist demediğiniz, bu ülkenin barışına katkısı olacağını düşündüğünüz bir insanla görüştünüz. Leyla Güven Milletvekilimiz, bu insanın üç yıldır avukatları da dâhil ailesiyle görüşememesinin hukuki bir zemini olmadığını, tam tersi Anayasa'nın, yasanın, hukukun ihlali olduğunu söylüyor ve bunun ülkemizin barışına hizmet etmediğini bir savaşa hizmet ettiğini -o süreçle birlikte şu an Türkiye'de ağır bir tecridin- aslında yaşamın her alanında Türkiye'nin bir baskılamaya maruz kaldığını söylüyor. Bunu çarpıtmanın gereği yok. Şu an doksan yedi gündür Leyla'nın sesine ses vermek, mutlaka bu Meclisin temel görevi olmak durumundadır.
Sayın Bülent Turan'a şunu söylemek isterim: Arkadaşlar, Süleyman Soylu'nun savunulacak hiçbir yanı yok. Bu üslubu nasıl savunabilirsiniz? Bu, bir mahalle, bir sokak kabadayısı üslubuyla... Ben bunu bir bakana ağır bir itham ya da bir şey olarak söylemiyorum. Bakan eğer bunu kendisine yakıştırıyorsa biz de bu kürsüde bunu söylemek zorundayız. Daha önceki pratikleri de ortadadır. Doğubeyazıt'ta yaşanan bir cinayetle ilgili Genel Başkanımızı arıyor, çok ağır ithamlarda bulunarak "Artık siz bittiniz." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA KURTULAN (Mersin) - Bitireyim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Bir İçişleri Bakanı "Siz artık bittiniz." derken biz bundan ne anlamalıyız arkadaşlar? Bunu kabul ediyor musunuz, ettiniz mi? Vicdanınıza sığdı mı bu? Bunu yerleştirdiniz mi vicdanınızın bir yerine? Bunu gerçekten savunuyor olmanızı hiç anlayamıyoruz.
Süleyman Soylu da -sabah başlarken söylediğim gibi- anayasal bir dayanağı varsa, yasağın dayanağı varsa onu temellendirir. Bir İçişleri Bakanı, yürüten adam değildir, demez, bunu dememeli. Bunu başta bizden önce sizin eleştirmeniz, "Artık haddini bil be adam." demeniz lazımken, "Sokak kabadayısı mısın?" demeniz lazımken bunu söylemeyi bize bırakıyorsunuz, siz hâlâ onu savunuyorsunuz. Gerçekten, size ne diyeyim, artık vicdanlara bırakıyorum.