| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 13.02.2019 |
HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
19'uncu madde üzerinde bir değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Sokrat'ın şu sözünü bilirsiniz: "Atlar, at olarak doğar ama insanlar, insan olarak doğmaz; beşer olarak doğar, insan olmayı öğrenirler." Çünkü insanı insan yapan özellikler vardır, erdemler vardır, insanın onurlu bir yaşam üzerine kurduğu hayaller vardır, ilkeler vardır, barış inancı vardır, adalet inancı vardır, hakikat inancı vardır, ahlak ve erdemli olma inancı vardır. Bu özelliklere vâsıf oldukça insanıkâmil olma yolunda gelişirler, tekâmül ederler, bunları geliştiremeyenler ise beşer olarak yeryüzünde varlıklarını sürdürmeye devam ederler. Bugün, beşer sınıfında kalmış olanların, yeryüzünü nasıl bir cehenneme çevirdiklerini hep beraber görüyoruz.
Bunun, insan olmanın en önemli, temel ilkelerinden biri, insanın düşünebilmesidir, muhalefet edebilmesidir, eleştirebilmesidir. Aklını kullanmak, insanı insan yapan en temel özelliklerden biridir ve Yaradan'ın da "Aklınızı kullanın." emri, çok keskin bir şekilde ilahi mesajlarda vardır.
İzzetbegoviç... Hani bazen Mehmet Akif Ersoy olsun, efendim, Aliya İzzetbegoviç olsun, zaman zaman, böyle ölüm, doğum günlerinde çok konuşuyorsunuz, başka kutsallarla ilgili de referanslar verdikçe sözlerinden çok alıntılar yapıyorsunuz ama politik pratik, insani ilişkiler, bir duruş, bir çizgi ortaya koyma noktasında ise maalesef bunun karşılığını göremiyoruz. Rahmetli İzzetbegoviç, bilge insan şöyle diyor: "Elimde olsa tüm okullarda özgür ve eleştirel düşünme dersi koyardım."
Bakın, arkadaşlar bahsettiler, geçtiğimiz pazar günü İstanbul'da bizler HDP vekilleri olarak sevgili Leyla Güven Vekilimizin başladığı açlık grevi ve onu takip eden diğer yüzlerce insanımızın, bu ülkenin insanının vermeye çalıştığı mesaj üzerinde bir eylem ortaya koyduk. Biz bu eylemleri, bu etkinlikleri, bu konuşmaları yaparken bu ülkenin İçişleri Bakanı kalkıyor "Onları yürüten, adam değildir." gibi, ne bakanlığa ne edebe ne vicdana sığan ifadelerde bulunabiliyor.
Bugünler öyle günler ki geçmiş dönemde, hatırlıyorum, Allah rahmet etsin her birine kendi amellerince, Sayın Ecevit olsun, Sayın Demirel olsun, pek çok politikacıyı yerden yere vururduk, eleştirirdik, biz İstanbul'dayken dedim ki: Ya, şimdi Demirel olsaydı "Onları yürüten, adam değildir." diyeceğine "Yollar yürümekle aşınmaz." derdi, güler geçerdi. Onları bile aratır oldunuz. Hani yeri gelince Demirel'i falan, sağ liderleri referans gösteriyorsunuz ya, onları bile aratır hâle getirdiniz insanı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Biri ekonomik gerekçeyle, biri terörle ilgili.
HÜDA KAYA (Devamla) - Ve fakat başka ülkelerle ilgili gelişmeler olduğunda yurt dışındaki kamuoyuna Türkiye çok demokratik, çok özgür, çok düşünce ve insanca konuşabilme, yaşayabilme hakkı olan bir ülke olarak sınıf atlamış gibi konuşmalar yapılabiliyor. Venezüella'yla ilgili, bu ülkenin Cumhurbaşkanı "Sandıktan çıkana saygı duyacaksınız. Sandıktan çıkana saygı duymuyorsanız bunun adı demokrasi olmaz, olsa olsa totaliter bir anlayıştır." demiştir. Aynen biz de bakın, 7 Hazirandan bugüne aynı sözü söylüyoruz, aynı mesajı veriyoruz. Sandıktan çıkan iradeye saygı duymak zorundayız. Bu Meclisin şu anda vekili olarak cezaevlerine giren arkadaşlarımızı, Sayın Demirtaş'ı, Figen Yüksekdağ'ı, İdris Baluken'i ve diğer bütün vekillerimizi ve Leyla Güven'i buradan bir kez daha sizlere bir hatırlatma olsun diye saygıyla selamlıyorum. Sandıktan çıkana saygı duyulmuyorsa bu ülkenin adını kim koyacak? Bu rejimin, bu anlayışın adını kim koyacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) - Müsaadenizle Başkan.
BAŞKAN - Tabii. Tamamlayalım lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, elli yıllık, otuz yıllık, hatta hatta yetmiş yıllık bazı geçmişe dönük politikaları eleştirerek, muhalefet ederek, on altı, on yedi yıllık bir iktidar olmanıza rağmen geçmişe dönük uzun dönemli eleştiriler yapıyorsunuz. İktidar olduğunuzu da unutup zaman zaman çok ciddi, bir muhalefet partisi lideri gibi eleştiriler ortaya koyabiliyorsunuz. Kuyruklardan bahsediyordunuz -hepimiz yaşadık, geçmişi biliyoruz- ülkemiz bugün yeniden kuyruklara döndü arkadaşlar. AVM'lerle esnafları tükettiniz, şimdi tanzim satış mağazalarıyla da pazarcıları tüketiyorsunuz. AKP'ye oy veren binlerce pazarcıyı biliyorum, şu anda isyan ediyorlar "Biz ortaya çıkmasını biliriz." diyor insanlar.
Bugün kuyruklardan medet beklemeyin. Arkadaşlar, bakın, bir insanın, topluluğun, halkın aç kalmasını, krizi iktidarın rantına çevirmeyelim. Devletin görevi insanlara sadaka vermek, sadaka politikası geliştirmek değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) - Devletin görevi, iktidar olmanın sorumluluğu, insanlara, sadakaya muhtaç etmeyecek şekilde onurlu, özgür bir yaşam ortamını sağlamaktır. Bunda daha fazla geç kalmayalım. Yoksa ülkenin geleceği daha da karanlığa mahkûm olacaktır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)