GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:53
Tarih:14.02.2019

CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içimizdeki sevginin tüm canlılara eksik kalmaması dileklerimle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Son aylarda sıklıkla kamuoyunda ilaç, ilaca ulaşımdaki sıkıntılar dile getirildi, vatandaşlar eczane eczane dolaşıp reçetesini tamamlamaya çalıştı. Bu konuda iktidarın, ilgili bakanlıkların beceriksizliği bizim burada bir araştırma önergesi vermemize vesile oldu. Mesele nedir? Mesele aslında çok basit, Türkiye'de tarımdaki, sanayideki, adaletteki, Türkiye'nin yönetimindeki eksiklerin bir benzerinin de ilaç sanayisinde, ilaç sektöründe, sağlık sektöründe yaşanması.

Öncelikle şunu söylemek lazım: Türkiye'de ilaç sisteminin Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıt edilmesi... Dünyada örnek ülkelerden birisidir, çok sağlıklı bir sistemimiz var. Örneğin, dünya sahte ilaçla uğraşırken Türkiye'de böyle bir sorun yaşanmamaktadır. Ancak bu iyi gidiş, son dönemlerde, beceriksiz yönetimler tarafından vatandaşın sırtına yüklenir bir hâle geldi. O da şöyle: En önemli eksiklik hâliyle, bir politikanın olmaması yani ulusal bir ilaç politikasının yokluğu. Her yıl özellikle ocak, şubat aylarında bu sorunu karşımıza getiriyor. İlaçta en önemli sorun dışa bağımlılık. Bir bakıyorsunuz, ilgili yetkililer sürekli yerli ilaç üreteceğini söylüyor ama rakamlara baktığınızda, aksine, 2006 yılından bu yana, yüzde 16'yla başlayan ithal ilaç oranı yüzde 24'lere kadar yükselmiş durumda kutu bazında.

Araştırmaya baktığınızda ise Türkiye'de ilaç araştırılmasına harcanan oran binde 2. Buna bazı ülkelerle örnek verirsek; Çin'de yüzde 14, Hindistan'da yüzde 11. Bu, şunu gösteriyor: Türkiye'de, o bahsedildiği gibi yerli ilaca ilişkin bir destek söz konusu değil, aksine, diğer alanlarda olduğu gibi makyajlanmış bir propagandadan öte bir durum değil. Böyle de olunca sürekli bir kural değişikliği meydana getiriliyor. Örneğin 2017 yılında yılda 2 defa ilaç fiyatlandırması yapılırken, 2018 yılında tek sefere düşürüldü. Hâl böyle olunca kurdaki en ufak bir artıştan bugünkü durumlar ortaya çıktı ve Hükûmet bu tespitleri yapmak yerine aynı, çiftçiye yaptığı gibi, fırıncıya yaptığı gibi şöyle bir şey yapıyor, diyor ki: "Denetimleri artırıyoruz, bu stokçulardan bu ürünleri vatandaşa ulaştırmayı sağlayacağız." 900 denetmenle -bunu Sağlık Bakanlığı açıkladığı için söylüyorum- ilaç sanayisini, ecza depolarını ve eczaneleri denetlediklerini ve bunun sonucunda da 34 tane eczanede -ki onların da isimlerini vermiş değil- bu da toplam eczane sayısına oranladığınızda binde 1'e tekabül ediyor, yüzde 15 oranında ecza deposunda, yüzde 20 oranında ilaç şirketlerinde bir stokçuluk yakaladığını ifade ediyor. Tabii, bu sadece sözlü ama baktığınızda piyasaya, ilaçların neredeyse dörtte 1'i yok hâlinde. Buradaki hikâye şudur: Sayın Bakanın iki gün önce açıkladığı "41 ilaçta yeniden şekillendirdik, yeniden fiyatlandırdık." demesinin üzerinden gidiyorum; burada mesele, ilaç firmalarıyla uğraşamaması, gücünün yetmemesi sebebiyle ve bu konuda yaşanan sıkıntıları bir siyaset malzemesi hâline getirmek için bu denetimleri ve bu stokçuluğu ifade etmeye başladılar. Peki, madem öyle, böylesi bir sorun var, böylesi bir problem var, son on beş yıldaki en yüksek zam oranını neden verdiniz? 2017 yılında ilaca yüzde 10 zam verilmişti, 2018'te yüzde 15, bugün yüzde 26,4. Demek ki sizin meseleniz ilaç sanayisiyle değil, vatandaşla. Örnek diye söyleyeyim: Ülseratif kolitte kullanılan bir ilaç iki gün önce zamlandı, 41 ilacın içerisinde; bu ilaç daha önce 114 lira iken 168 liraya getirildi. Şimdi, böyle bakınca ne diyorsunuz? Sorunu çözmüş Bakanlık yani Sosyal Güvenlik Kurumu 114 liralık ilaç satılmadığı, bulunmadığı için firmayla görüşmüş, fiyatı 168 liraya getirmiş ama bakıyorsunuz, Sosyal Güvenlik Kurumu kendi ödediği parayı değiştirmemiş yani 114 lira ile 168 lira arasındaki farkı vatandaşa ödetiyor, ülseratif kolitte ödenen o ilacın farkını, maalesef vatandaşa ödetiyor. Bu yaptıkları uygulamayla, zaten 14 kalemde vatandaşa ödettiği oran artmış durumdadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Hemen bitiriyorum Başkanım.

2017 ile 2018 arasında vatandaşın ödediği pay yüzde 27 oranında artmıştır; yüzde 18'lere gelmiştir. Bugün, bir vatandaş, kanser, diyaliz, yatan hasta ilaçlarını çıkarttığınızda, raporlu ilaçları çıkarttığınızda, yüzde 48'ler yani yarı ilaç parasını öder hâle gelmiştir.

Burada yapılması gereken şey şudur: Bu işin bir tarafı olan Türk Eczacıları Birliğiyle yani partnerle bunu paylaşıp, bu işin çözümünü ilgili, yetkili kurumlarla yapmak. Bunun örneği de var. Türkiye'de dünyanın en ucuz ilacı şayet satılır hâldeyse, bulunur hâldeyse, burada Türk Eczacıları Birliğinin ciddi katkısı vardır, bugüne kadar yapılan işlemlerde Türk Eczacıları Birliğinin katkısı görülmüştür.

Kısaca, son olarak, Türkiye'de marketçi, çiftçi, esnaf, komisyoncu, fırıncı, manav gibi eczacı da stokçu değil, tefeci değil, ihanetçi de hiç değil.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)