GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:53
Tarih:14.02.2019

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifi üzerinde değerlendirmelerde bulunmak üzere İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Önergeyle ilgili maddeyle ilgili değil 45'inci maddeyle ilgili konuşmaya çalışacağım.

Hava kirliliğinin nedenleri arasında yer alan baca gazlarının filtresiz doğaya salınmaları çevreyi olumsuz etkilemektedir. Termik santrallerde veya diğer katı yakıtla çalışan santrallerde "uçucu kül" adı verilen kül partiküllerinin herhangi bir tedbir alınmaması hâlinde çevreye zarar vereceği aşikârdır. Santrallerde cebri çekmeyle kül partiküllerinin bacadan dışarıya atılmasını sağlayan fanlardan önce mutlaka bir kül tutucu yerleştirilerek uçucu küllerin bacaya gitmesini, dolayısıyla doğaya salınmasını engelleyen filtre sistemlerinin çökeltmeyle yüzde 60, ıslak kül tutucularla yüzde 80, siklonlu kül tutucularla yüzde 90, son teknoloji olan bugünkü teknoloji elektro filtrelerle ise yüzde 99'a yakın verimli olanları mevcuttur.

Termik santrallerde çevre açısından önemli sorunlardan biri de katı atıklardır. Bu küllere ek olarak atık su sisteminden çıkan suyu alınmış çamur ve baca gazı arıtımdan çıkan alçı taşı da çimento katkısı olarak veya gübre yapımında kullanılabilir. Temel amacı elektrik üretmek olan termik santraller ancak gerekli çevre koruma tedbirleri alındığı ve ideal koşullarda işletildiği takdirde doğaya zarar vermeden hizmet verebilirler.

Ülkemiz doğal gaza neden geçmişti, hatırlayanınız var mı? Özellikle Ankara'da hava kirliliğini unuttunuz mu? Katı yakıt yani kömür tüketiminden kaynaklı soba bacalarından çıkan külleri unuttunuz mu? Bu kül partiküllerinin şehirler üstünde oluşturduğu katmanı unuttunuz mu? Dolayısıyla birçok şehrimizde o günkü hava kirliliğinden şimdi eser yok, en azından o günkü durumdan daha iyi bir durumda.

1 milyon 250 bin evi düşünün, bunların hepsinin sobalı olduğunu düşünün, bunların kömür yakarak ısındığını düşünün. 1 milyon 250 bin evin yaktığı kömürü bir günde yakması durumundadır bir termik santral. Bu tür santrallerde bacadan çıkan, gözle görülmeyecek kadar ince partiküller rüzgârlarla kilometrelerce alana yayılabilmekte ve oralarda atmosferde bunu teneffüs eden insanlar üzerinde kansere yol açmaktadır. Küllerin karıştığı sular tarımı da perişan etmektedir.

Kanun teklifinin gerekçesine baktığımızda, çevre mevzuatının uyumuna yönelik yatırımların gerçekleştirilebilmesi için üretime ara verme zarureti ortaya çıktığından bahsedilmektedir. İlgili santrallerin emisyon sınır değerlerini sağlayabilmeleri için yapacakları çevresel yatırımların enerji üretim dengesini bozacağından bahsediyorsunuz. İyi de kardeşim, 30 Mart 2013 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı Kanun'da yer alan düzenlemeyle şirketlere beş yıl süre verilmişti ve 31 Aralık 2018'de biten bu süreyi Bakanlar Kurulu kararıyla bir yıl daha uzatmıştık; bu düzenlemeyle iki yıl daha uzatılıyor. Şimdi, size bir örnek vererek doğru yapılan işi de takdir edeceğim: Kardemir'de 150 milyon dolarlık çevre yatırımı yapıldı. 11 tane baca, son sistem elektrostatik filtreyle ne kadar sürede yapıldı biliyor musunuz? Toplam bir yılda. Peki, üretim durdu mu? Hayır, mevcut bacanın yanına yeni baca yapıldı, sadece son montajında baypas yapılarak üretim durmadan baca faaliyete geçebildi. Demek ki istenince olabiliyor. Gerekçeniz, bahaneniz teknik olarak boşta bir gerekçe. Altı yıl boyunca altı ayda bir planlama yaparak 10 termik santralin hepsini son sistem baca sistemine geçirebilirdiniz ama özelleştirdiğiniz şirketler bunu bir maliyet olarak gördüğü için bürokrasideki güçlerini kullanarak bu işi uzatabildiği kadar uzatmaktan yana. Bu termik santrallere verilen sürede, altı yıl boyunca hiç mi çevresel yatırım yapmadınız? Size verilen sürede, beş yıl boyunca, hatta altı yıl boyunca hiçbir şey yapmamışsın, amiyane tabirle, yumurta ağzına gelince şimdi iki yıl daha süre istiyorsun. Deseniz ki: "Şu termik santrallerde biz şu çevresel yatırımı tamamladık ama bir yandan enerji üretim dengesini bozmamak adına bunu yıllara sâri olarak dağıttık ve verilen süre yetmedi." Hiçbir planlamanız yok, özelleştirilen santrallerde bu konuyla ilgili denetiminiz yok veya göz yummuşsunuz. Şimdi, süre bittiğinde yine aynı gerekçelerle üretime ara verilmesi zaruretiyle tekrar uzatılmayacağı ne malum. Yani başka bir deyişle, sırf elektrik üreteceğiz diye çevreyi kirletmeye devam ediyoruz.

Teklifin 45'inci maddesinde, 31 Aralık 2019 tarihine kadar verilen süre 31 Aralık 2021 tarihine ertelenmiştir. 31 Aralık 2019 yılı sonunda belirlenen sürenin aşılamayacağına ve kesin olduğuna dair 2014 ve 2017 yıllarında iki ayrı Anayasa Mahkemesi kararı vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - 2014 tarihli Anayasa Mahkemesi kararında "Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı uzun süreli olarak vazgeçilecek haklardan değildir; insanın, toplumun ve çevrenin varlık, sağlık ve güvenliği göz önünde bulundurulduğunda, termik santrallerin elektrik üretim faaliyetlerinde çevre mevzuatına tabi olmaması kabul edilemez." denilerek bu santrallerin çevre mevzuatından bu kadar uzun süreyle muaf tutulmasının uygun olmadığı vurgulanmıştır. Dolayısıyla bu düzenleme çevre mevzuatına aykırıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)