GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:30
Tarih:28.11.2012

HASAN AKGÖL (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerileri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, ne yazık ki ülkemizde pamuk üretiminin tüketimi karşılama oranı yüzde 30'dur. Yani, ihtiyacımızın ancak ve ancak yüzde 30'unu iç piyasadan üretmekteyiz; yüzde 70'ini ise dış piyasadan yani yabancı ülkelerden ithal etmekteyiz. Tekstil ihracatçısı bir ülkeyiz ama en önemli olan, ham madde olan pamuğu dışarıdan satın alıyoruz. Çukurova, Amik ve Harran Ovası dünyanın en verimli pamuk tarımı yapılabilen bölgeleridir fakat üretici uygulanan yanlış politikalardan ötürü pamuk üretiminden vazgeçmiştir. Öyle bir ülke düşünün ki pamuk üretmek için tarım arazisi uygun, iklimi uygun, şartları uygun ama iç ihtiyacının ancak yüzde 30'unu karşılamaktadır. Bu ülke 2010 yılında 890 bin ton pamuk satın almak için 1,7 milyar dolar, 2011 yılında ise, 2011 yılının Ağustos ayı itibarıyla, 1,4 milyar dolar sadece pamuk ithalatına para ödedi yani köylü Mehmet Ağa'ya, Hasan Efendi'ye, Ali Ağa'ya vermekte mahsur gördüğü parayı dış ülkelere ödedi, kendi vatandaşından esirgediği parayı dış ülkelerin çiftçilerine hoyratça ödedi.

"Serbest piyasa" diyorlar, "Fiyatlar bundan düşük." diyorlar. Arkadaşım, oturur biraz düşünür müsün, hangi serbest piyasa? Benim çiftçim mazotu -Muharrem Bey'in demin söylediği gibi- 4,2 liradan yaksın, gübreyi 1,5 liradan alsın, ilacı dış piyasadan 3 katı fiyattan alsın, 42 kuruş destekleme alsın, dışarıdaki çiftçi mazotu 1 liradan kullansın, gübreyi benim dörtte 1 fiyatıma kullansın, ilacı benden ucuz alsın, desteklemeyi 70 kuruş alsın ve sen diyorsun ki "Bununla gel rekabet yap." Önce sen rekabet şartlarını oluştur, ondan sonra benim çiftçim rekabet yapmayı bilir. Biz, bunu söylemek istiyoruz.

İthal pamuk? İthal ipliğe fon koyuyorsun, iplikçi dışarıdan iplik getirdiği zaman fon ödemek zorunda ama pamuk ithalatına gelince fon koymuyorsun. Biz diyoruz ki: "Önce iç piyasadaki pamuk bitsin, ihtiyacımızı görsün, eğer almamız gereken, ihtiyacımız olan pamuk varsa fonu kaldırsın; gider dışarıdan iplikçi istediği kadar pamuğunu ithal eder ama benim önce çiftçimin ürettiği pamuğu değerlendirmen lazım."

Milyonlarca yurttaşımızı, sağladığı katma değer ve yarattığı istihdam ile yakından ilgilendiren, Çukurova'nın, Harran'ın, Amik Ovası'ndaki insanımızın geçim kaynağı olan pamuk, beyaz altındı. Şu anda nedir? Bakın, bu beyaz altını, bu Hükûmet sayesinde, ne yazık ki vasıfsız bir duruma getirdiniz, kara ürün hâline getirdiniz. Bu, beyaz altındı, yıllardır insanlar tanıtırken pamuğu "Bölgenin, Amik Ovası'nın, Harran Ovası'nın beyaz altını." derdi, şimdi ise çiftçi buna "Kara ürün." diyor, "Ben bundan nasıl kurtulurum?" diyor ve mevcut iktidar, yarın da komisyona alternatif ürün projesini getiriyor. Yani diyor ki: "Pamuğu ekmeyin kardeşim; gel, sana alternatif ürün öğreteyim." Ya Türkiye, pamuk üreten bir ülke değil mi? Sen nasıl bu çiftçiye dersin ki pamuğu ekmeyin, getirin siz şunu ekin? Ne yapalım yani kenevir mi ekelim o zaman pamuğu ekmeyelim de, eroin mi ekelim? Ne ekelim pamuğu ekmeyelim de? Sen "Alternatif ürün." diyorsun. Bana alternatif ürün çıkaramazsınız.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Olmuyor, hiç yakışmıyor size. Nedir bu üslup? Böyle bir üslup yakışıyor mu size?

HASAN AKGÖL (Devamla) - Bu fiyata bu üsluptur. Hükûmetin bu politikasına ancak bu üslup dayanır.

Şimdi arkadaşlar, ben bir çiftçiyim; ben bir çiftçi olduğum için bu kanı, bu yarayı en çok çekenlerden bir tanesi benim. Ben üzülüyorum. Bu sıralarda en az benim kadar onlarca pamuk üreticisi var, ne yazık ki temsil ettikleri kitlenin hakkını savunmaktan ürküyorlar. Bölgelerine nasıl gidiyorlar, ona da hayret ediyorum ben.

Şimdi, bakın arkadaşlar, pamuk üreticisi, bakıyorsunuz mazot 4,2, gübre 1,5 TL, öbürüne bakıyor ilaç pahalı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak programımızda şunlar vardı; biz dedik ki: "Mazotu 1 lira yapalım. Gübredeki, mazottaki, ilaçtaki ÖTV'leri yüzde 1 oranına düşürelim." "Hayır, olmaz kardeşim." Peki, ona olmaz da uçak filolarına, gemi filolarına nasıl 1 liraya mazotu veriyorsun? Ona olursa, ona da olur. "Girdilerin düşürülmesi gerekir." diyoruz. "Girdilerin düşürülmesi durumunda ancak bu çiftçi ayakta kalır ve dış piyasayla rekabet eder." diyoruz. Bizim anlatmak istediğimiz bu. Burası bir tarım ülkesi arkadaşlar, burası bir sanayi ülkesi değil. Özellikle Amik Ovası, Harran Ovası bir tarım ülkesi, lütfen bunu kimse göz ardı etmesin.

Demin Muharrem arkadaşımın dediği gibi, çıkıyorsunuz bana desteklemeden bahsediyorsunuz. On senedir verdiğiniz destekleme kaç kuruş arttı? Maliyetlere bakın. On senedir? Muharrem arkadaşım fiyatı biraz fazla söyledi, kâğıt üzerindeki fiyatları söyledi. Ben çiftçiyim. On sene önce ben 90 kuruşa, yani bugünün parasıyla 950 bine, sattığım pamuğu şu an 800 bine satamıyorum, 80 kuruşa satamıyorum. Siz hangi şeyden bahsediyorsunuz?

Bakın arkadaşlar, ben çiftçi çocuğuyum, çiftçilik yapıyorum, çiftçi olarak büyüdüm. Bir pamuk nasıl yetişir bilir misiniz? Bir çocuk gibi büyür. Ekersin tohumu, çıkışından hasadına kadar ilacını, gübresini, mazotunu hiçbir şeyini eksik etmezsin. Onun evdeki çocuğu rahatsızlandığı zaman baba gidip doktora götürmez ama ziraatçısını götürür. Pamuğunda kurt varsa ilacını atar, pamuğu gübre istiyorsa gübrelemesini yapar, pamuğu ne istiyorsa onu verir. Bu kadar narin bir şekilde pamuğu yetiştirir. Eskiden, biz, pamuk hasadı geldiği zaman oturur, zevkle pamuğumuzu seyrederdik. "Ya, ürünümüz gelecek, araba alacağız, borcumuzu ödeyeceğiz, şunu yapacağız, bunu yapacağız?" Şimdi, pamuk tarlasına gitmiyoruz. Stres atma organımızdı bizim eskiden pamuk. Gider tarlamızı seyrederdik, stresimizi atardık, mutlu olurduk. Şimdi, ben bir buçuk aydır tarlama adım atmadım. Bugün pamuğum toplanıyor. Hangi vicdan beni bundan mahrum edebilir? Hangi vicdan o köylümü bundan mahrum edebilir, hangi vicdan? Diyeceksiniz ki: "Ne yapalım?" Yapacağınız tek şey var: Girdileri düşürmek için vergileri düşüreceksiniz ve nasıl ipliğe koyduysanız, onun gibi fon koyacaksınız pamuğa da. Ne zaman iç piyasadaki pamuk bitecek, benim ihtiyacım görülecek, çiftçimin elindeki mal değerli şekilde satılacak. Açacaksın fonu. Yapacağın tek şey bu, sanayiciyi zengin etmek değil, çiftçimin hakkını korumak, çiftçimin.

Ben buradaki iktidar milletvekillerine de sesleniyorum: Vicdanlı olun arkadaşlar, 70 bin-80 bin kişinin oyuyla geldik buraya; onları temsil ediyoruz burada, onların hakkını korumamız lazım, alın terinin ne olduğunu bilmek lazım, onu görmek lazım, alın terine saygı lazım. Bu "beyaz altın"ı eski hâline getirmek lazım, bunu siyahlık kimliğinden kurtarmak lazım. Bizim prestijimizdir bu dünyaya karşı, bizim onurumuzdur bu dünyaya karşı. Biz tarım ülkesiyiz, tarım; önce tarım ülkesiyiz, daha sonra sanayi ülkesiyiz. Burada yaşayan halk bizim halkımız. O halkın çektiklerini burada pembe koltuklarda oturmakla göremeyiz, ancak içlerine gittiğimiz zaman, onlarla yaşadığımız zaman, onların sıkıntısını çektiğimiz zaman görürüz. Ama benim Sayın Bakanım -Muharrem Bey'in söylediği gibi- öyle bir tablo çiziyor ki -geçen Hatay'a gelmiş- ya, acaba o Hatay'a geldi mi, Hatay'a gelmedi mi veya ben mi Hatay'da değilim? İkimiz farklı ülkeyi mi konuşuyoruz, ikimiz farklı ilde miyiz? Ya o Hatay'ı anlatmıyor ya ben Hatay'da değilim. Burada bir tezat var. Bu işi bire bir yaşayan biriyim. Ya o Hatay'la ilgili bilgi vermiyor ya ben çok farklı bir durumdayım.

Ya, lütfen gerçekleri görün, elinizi vicdanınıza koyun, temsil hakkını aldığınız insanların hakkını koruyun, şu çiftçiye biraz el atın. Sadece pamuk değil, keza bu, buğdayda da, mısırda da, zeytinde de, hepsinde aynı.

Ben Allah katında sizinle vicdanınızı baş başa bırakıyorum. İnanıyorum ki çiftçinin hakkını koruyacak ve bu önergeye evet oyu vereceksiniz.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akgöl.