| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 19.02.2019 |
HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, siyasete kadınların katılımından söz edeceğim. "Siyasete katılım nedir?" diye aslında sormak istiyorum. Makam araçları, patronaj ilişkileri, kaba bir oy hesabı mıdır siyaset? Mevki, unvan peşinde koşarken "Nasıl yaşamalı, ne yapmalı?" diye sormaktan vazgeç midir?
Biz kadınların bir sloganı var: "Kişisel olan, özel alan politiktir." diyoruz. Ne demektir bu? Hayatımıza, yapmak istediklerimize sınır koymaya çalışan her şey siyasetle ilgilidir. Bizi eve, ev işine, aslında makbul kadınlık görevlerine, rollerine hapsetmeye çalışan her şey bizim için siyasetin konusudur. Bu yüzden Meclis kürsüsünde de sokakta da ısrarla varız diyoruz.
Evet, siyaset yalnızca makam, mevki sahibi olmak değildir. Temsil alanlarında eşitçe var olma, bu alanları, mesela Meclisi dönüştürme mücadelesi siyasettir. Sokağa çıkmak, eyleme gitmek, açıklama yapmak siyaset yapmak demektir.
Geçtiğimiz gün polisin herkesin gözü önünde taciz ettiği, şiddet uyguladığı genç kadın Merve orada ne yapmaktadır sizce? Basbayağı siyaset yapmaktadır. Siyaset budur. Eylem yaptı diye, topu topu 3 kişiyi gözaltına almak, taciz etmek, bir de üstüne "Babası FETÖ'cü." gibi tuhaf açıklamalarla yaptığını meşrulaştırmaya çalışmak ise fütursuzluktur.
Soruyorum size: İktidarın en ufak bir açıklamaya dahi şiddetle karşılık verdiği bir ortamda kadınların siyasete katılması nasıl mümkün olacak? Sadece emniyet değil tabii, başka kurumlar da var. YÖK Başkanının açıklamalarına bakalım örneğin, diyor ki Yekta Saraç: "Kadına yönelik her türlü şiddet, eşitsizlik ve adaletsizliği önlemeye yönelik hazırlanan Tutum Belgesi'nden 'toplumsal cinsiyet eşitliği' kavramını çıkaracağız." Niye, niye çıkaracakmış? Bu kavrama, murat edilenin dışında farklı anlamlar yüklendiği, bu anlamların toplumsal değerlerimiz ve kabullerimizle mütenasip olmadığı ve toplumca kabul görmediği, aslolanın aile değerlerimiz olduğu için. Bu ne demektir biliyor musunuz? "Biz en doğrusunu düşünürüz, kadınlar bizim çizdiğimiz çizginin, sınırın dışına çıkamazlar. Anayasa'yı, uluslararası sözleşmeleri çiğnemekten çekinmeyiz, kadınların taleplerini ve eşitlik mücadelelerini görmezden gelmekte de beis görmeyiz." Bu yetmiyor, örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı ne diyor kadınların yoksulluk nafakasıyla ilgili? Sesleniyor kadınlara, diyor ki: "Siz, erkeklerin seksen yıllık kazanılmış hakkını elinden aldınız." Bu kişi hâlen Yargıtay Başkanı olarak aile hukukuyla ilgili davalarda artık bir karar verebilecek makamda durabilir mi? Erkeklerin seksen yıllık kazanılmış hakkını elinden mi almaktadır yoksulluk nafakası? Erkek egemenliğini, yüzlerce yıllık erkek egemenliğini o küçücük küçücük paralarla verilen yoksulluk nafakası mı ortadan kaldıracak? Böyle bir şey mümkün mü? Ama siyasetin üst mevkilerini tutanlar, üst düzey bürokratlar bu hâldeyken kadınların Meclise, yerel yönetimlere, siyasi karar mekanizmalarına katılmaları gerçekten zor oluyor.
Bu sorunun yanıtını en iyi Meclisten görüyoruz aslında, durum ortada. 595 vekilin sadece 104'ü kadın, oranları siz biliyorsunuz. Yaklaşan yerel seçimlere baktığımız zaman, siyasete katılımda kadınların oranını yine aynı şekilde görüyoruz. AK PARTİ'nin açıkladığı 1.297 adaydan sadece 24'ü kadın. Tüzüğünde kadınlara yüzde 33 oranında temsil hakkı tanıyan Cumhuriyet Halk Partisinin açıkladığı kadın aday sayısı 44 ve bu rakam, açıklanan aday sayısının yalnızca yüzde 5,23'ü. Milliyetçi Hareket Partisinin açıkladığı 750 adaydan sadece 14'ü kadın. Bugüne kadar 122 aday açıklayan İYİ PARTİ'nin sadece 5 kadın adayı bulunuyor. Saadet Partisi de 2 kadın aday açıkladı. Kadınların seçilecek yerlerden aday gösterilip gösterilmediği de tabii ayrı bir sorun. Evet, partimiz HDP'de ise daha önceki seçimlerde olduğu gibi adaylarımızın yarısı kadın olarak gösterildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Erkek polis, erkek bürokrasi, erkek yargı, erkek partiler, işte kadınların siyasete katılımı önündeki en büyük esaslı engel budur.
Bugün size ben bu fırsatla aslında bir açıklama yapmak istiyorum, biraz sürpriz aslında. Bu şehrin merkezindeki bu ayrımcılığa karşı çıkmak için, özellikle belediye meclis üyeliklerinde kadınların varlığının önemine dikkat çekmek için, erkek siyaset değil gerçek siyaset demek için, başkanlık odaklı siyaset değil belediye meclisleri, mahalle meclisleri odaklı siyaset için, rant ve beton odaklı değil yaya ve insan odaklı, yeşil alanlar, tarım odaklı bir siyaset için, kadınlara her alanda söz ve karar hakkı için, tüm canlıların şehirde yaşam hakkı için, başta Gülten Kışanak olmak üzere hukuksuzca rehin alınmış tüm kadın belediye eş başkan adaylarımızın sesine ses katmak için, tekçilik değil özgürlükler için Ankara Çankaya Belediye Başkanlığına aday olduğumu sizlere ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)