| Konu: | Artvin ilinde yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 20.02.2019 |
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şair diyor ki:
"Dağ dağ olurum, deniz deniz,
Gönül gönül olurum, yürek yürek.
Sınır boylarında bayrak, Kurtuluş Savaşı'nda mavzer,
Ben özgürlüğüm, ben bağımsızlık,
Ben Kaçkar Dağı'yım, ben deli horon.
Günü geldiğinde atabarı değil, Atatürk olurum Kocatepe'de,
Ben Artvin'im dostlar, bensiz olmaz." (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, 7 Mart Artvin'in kurtuluşu; 7 Martta Artvin'in düşman işgalinden kurtuluşunun 98'inci yıl dönümünü kutluyoruz. 7 Martta yüce Meclis kapalı olacağı için, tatile gireceği için bugünden serhat şehrimiz Artvin'in kurtuluşunu kutluyorum. Tüm Artvin'in, Artvinlilerin bu onurlu gününü buradan bir kere daha tebrik ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, Artvin'i düşmandan kurtardık ama ciddi bir sorunumuz var. Cerattepe'yle alakalı sorun devam ediyor değerli arkadaşlarım. Uzun zamandır bu Parlamento kürsüsünde Cerattepe'yle alakalı bir konuşma yapmıyorum.
Bakın, daha yeni, 3'üncü yıl dönümü... 16 Şubat 2016 tarihinde yani bundan üç yıl önce Cerattepe'de bir direniş kırıldı. Devlet bütün güçleriyle, TOMA'larıyla... Artvin halkı bunları tanımıyordu; TOMA'ları tanımıyorduk, gaz kapsüllerini tanımıyorduk, diğerlerini tanımıyorduk ve Artvin halkını bunlarla tanıştırdınız.
Dünyanın hiçbir yerinde... Genel kural şudur: Doğayı devlet korur, halktan korur, halk eğer doğada bir ağaç kesmişse orman yasaları buna göre düzenlenir ama ne yazık ki Artvin'de bunun tersini yaptınız; Ormanı devletten korumaya çalışan halkı TOMA'larla yıktınız, jandarmayla, polis gücüyle ortadan kaldırmaya çalıştınız.
Değerli arkadaşlarım, Artvinliler bir onur mücadelesi veriyorlar, bir hukuk mücadelesi veriyorlar. Bakın, Rize İdare Mahkemesinde, 730 kişi tarafından açılan, dünyanın ve Türkiye'nin en büyük çevre davalarından biri yürüyor. Belki idare mahkemesinde bir sekteye uğradık. Yargı sürecinde nasıl sekteye uğranıldığını bilen, hukukçu olan bir milletvekili arkadaşınızım. Ama Anayasa Mahkemesindeki dava hâlen devam ediyor değerli arkadaşlarım, bu davadan umudumuz var.
Bunun haricinde, yine, burada sulama suyuyla alakalı, içme suyuyla alakalı sorunlarımız var değerli arkadaşlarım. Buradan, yüce Parlamentodan bir şeyi paylaşmak istiyorum: Bakın, millete küfreden iş adamının -millete küfreden iş adamının- maden şirketinin kapısında devletin güvenlik güçleri nöbet bekliyor değerli arkadaşlarım. İçişleri Komisyonunda Sayın İçişleri Bakanına sordum, Jandarma Genel Komutanına sordum, Kasım 2018'de yazılı soru önergesi verdim, aradan üç buçuk ay geçti "Hiç mi vicdanınız sızlamıyor ya sizin? Türkiye Cumhuriyeti'nin jandarmasının, Mehmetçik'inin, daha doğrusu Mustafa Kemal'in askerinin iaşesini bu iş adamının karşılamasını, Mehmet Cengiz'in görevlileri tarafından, onun karavanasından karşılanmasını nasıl vicdanınıza sığdırıyorsunuz?" dedim değerli arkadaşlarım.
Bakın, böyle bir garabetle karşı karşıyayız, Artvin bu garabeti yaşıyor değerli arkadaşlarım. Bu tabloyu ortadan kaldırmak zorundayız. Artvin'de ciddi anlamda sorunlar var. Şu anda yargı süreci geçilmiş gibi gözüken ciddi bir tabloyla karşı karşıyayız değerli arkadaşlarım.
Bakın, Hatila Vadisi'nde bir içme suyumuz var. Bu içme suyu 4,5 kilometreden Artvin merkezine getirildi, şimdi gelinen noktada öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki Artvin Valiliği Devlet Su İşleriyle bir iş birliği yaptı ve Artvin halkının yararlanması için 4,5 kilometreden getirilen suya bir anda el koydular ve bu maden şirketinin emrine verdiler değerli arkadaşlarım.
Bakın, ÇED raporunda şöyle diyor: "İçme suları ve sulama suları, maden sahasında hiçbir şekilde yer altı ve yer üstü kaynaklarından kullanılamaz. İçme suları damacanalarla, diğer sulama suları ise tankerlerle getirilip kullanılır." Burada, Artvin'de, Türkiye Cumhuriyeti'nin yasaları geçerli değil değerli arkadaşlarım, Artvin'de Mehmet Cengiz'in yasaları geçerli. Nasıl bir kudretle karşı karşıyayız? Devlet teslim alınmış, Hükûmet teslim alınmış.
Değerli arkadaşlarım, gelin Parlamentoda bir araştırma komisyonu kuralım. Bakın, size defalarca bu Parlamentodan bir tabloyu anlatmaya çalıştım, ihalede nasıl yolsuzluk yapıldığını, bir kişiye paket ihalenin nasıl verildiğini bu Parlamentoda anlatmaya çalıştım, AK PARTİ'deki değerli milletvekili arkadaşlarım benden dinlemek isterlerse, bu tablonun nasıl vahim olduğunu göstermek isterim.
Değerli arkadaşlarım, Artvin halkı yirmi beş yıldır onurlu bir mücadele veriyor, yeri geliyor kırılıyor ama asla eğilmiyor. Artvin, onurlu insanların, cumhuriyete bağlı, cumhuriyet devrimini içinde hissetmiş, Mustafa Kemal'i kendisine ülkü edinmiş insanların yaşamış olduğu bir kenttir. Bu kenti, biraz önce de ifade ettiğim gibi, TOMA'larla, gaz kapsülleriyle, gaz bombalarıyla tanıştırdınız değerli arkadaşlarım. Artvin'in bunu yaşaması, bunu kabullenmesi mümkün değildir.
Cerattepe mücadelesi herhangi bir mücadele değildir değerli arkadaşlarım. Bakın, Cerattepe'de özellikle öyle bir tablo yarattılar ki 32 hektar için alınmış olan bir ÇED izniyle alakalı, 730 hektara çıkarılan bir işletme izniyle alakalı bir fiilî durum yaratmaya çalıştılar. Buna ilişkin de yargı süreci devam etmektedir. Demin, biraz önce ifade etmiş olduğum sulama suyuyla alakalı olan müdahalenin önlenmesiyle alakalı Yeşil Artvin Derneği ve yöneticileri de ilgili yerlere müracaatta bulundular.
Saygıdeğer milletvekilleri, bundan üç yıl önce bu tablo ortaya çıktığı zaman, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, dönemin yetkilileri -şimdiki Maliye Bakanı, Enerji Bakanı- bizleri Çankaya Köşkü'nde kabul ettiler; nedir bu Artvin'deki sorun diye, Artvin'deki problem nedir diye bizden dinlemeye çalıştılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Sayın Başkanım, bir dakika istirham ediyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bayraktutan.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Bugün Artvin'de gelinen tablo nedir biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? Artvin'in en önemli kuruluşlarından bir tanesi olan Yeşil Artvin Derneğinin yöneticileri devlet tarafından vebalı muamelesi görüyor, devlet tarafından kabul görmüyor. O dönemin koşullarında Başbakan tarafından kabul edilen bir gerçek bugün ne yazık ki göz ardı ediliyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız saygıdeğer arkadaşlarım. Sanmayın ki bu süreçte, bu siyasal iklimde rüzgâr bu şekilde esiyor, Artvin Cerattepe'deki mücadele sona erecektir veya buna ilişkin bir geri çekilme söz konusudur.
Buradan, yüce Parlamentodan, Gazi Meclisten, Mustafa Kemal'in Parlamentosundan bütün Türkiye'ye, Artvin'e ve çevre dostlarına bir kere daha sesleniyorum değerli arkadaşlarım: Her ne kadar mücadele sekteye uğramış gibi gözükse de, geride durmuş gibi gözükse de o türküleri Artvin'in sokaklarında, Türkiye'nin çevre mücadelesinin anılarında bir kere daha söyleyeceğiz ve büyük bir gururla Parlamentodan haykırıyorum ve diyorum ki: Cerattepe geçilmez, Artvin halkı yenilmez! (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum, sağ olun var olun diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bayraktutan.