| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 20.02.2019 |
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın üyeler, hepinize saygılar sunuyorum.
Ben yine karşınızdayım ve yine bir araştırma önergesi önerisinde bulunacağım. Yani bunu şöyle düşünebilirsiniz, sanıyorum, burada genel olarak böyle bir mantık var yani iktidar partilerini zor durumda bırakmak, işte ne bileyim, yapılan yanlışlarla ilgili onları sıkıştırmak amacıyla bir soru önergesi değil bu esas itibarıyla ya da en azından benim niyetim öyle bir niyet değil ama şu bir gerçek: Türkiye'de bir şeyler oluyor her ne kadar sizler kabul etmeseniz de -yani "sizler" derken iktidar partisi ve partisini destekleyen milletvekilleri için söylüyorum- ekonomide zorluklar var ve bu zorlukları siz kabul etmiyorsunuz ama yani bizler en azından, toplumun diğer bir parçası olmak üzere, belki bunlarla muhatap oluyoruz ve gerçekten de üzücü ve yapılması gerçekten daha ileri bir noktada daha büyük zararlara yol açacak kararların veriliyor olmasından dolayı da rahatsızız ve rahatsızlığımızı da bir anlamda burada dile getirmek istiyoruz.
Aslında, esas itibarıyla ben şunu da anlamakta zorlanıyorum, hani halkın bir deyimi vardır "Atla deve değil." yani sonuç olarak bir araştırma önergesi, bir komisyon kurulması niyeti. Şimdiye kadar ortak bir komisyon kurulduğuna da ben şahit olmadım yedi sekiz aydır burada olan bir milletvekili olarak ama anlaşılan böyle bir teamül var burada ne yazık ki, öyle söyleyeyim. Oysa yani "ortak aklı üretmek" diye bir mesele varsa -ki demokrasilerde böyle bir mesele vardır hakikaten- bu da doğal olarak bu tür araştırma önergelerini ve akabinde kurulacak olan komisyonları anlamlı kılan bir durum. Yani sonuç olarak bir araştırma önergesi çerçevesinde bir komisyon kurulacak, komisyon çalışma yapacak. Bunun hem Meclis olarak bizim görevimiz olduğu kanaatindeyim hem de Hükûmete "Ya, şunları şunları da yapsanız." diyen bir öneri paketiyle gitmenin herhangi bir şekilde art niyet, kötü niyet, sıkıştırma vesaire gibi ya da iktidara destek veren partileri zor durumda bırakmak gibi bir niyetle verilmiş olması gerekmez ve partim ve benim bugün getirmeye çalıştığımız öneri de bu.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Araştırmadan korkarlar.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, çok uzun rakamlara da boğmak istemiyorum, zaten süreler de çok kısa ama şunu söyleyeyim size, ekonomiden son gelen verileri, mesela üretimle ilgili verileri söyleyeyim size: 2018'in Aralık ayı verisi, sanayi üretimiyle ilgili olarak gelen veri eksi 9,8. Bir önceki yani 2017'nin Aralık ayıyla kıyasladığımızda bu aralık ayında üretimde 9,8'lik bir daralma olmuş, üretimde bir düşüş var. Yani bu esas itibarıyla biraz da alt dilimlerine baktığımızda ilginç. Mesela, ara malları üretiminde yüzde 15'e varıyor bu daralma ki ara malı üretimlerinde bu daralmanın anlamı çok açık; bir sonraki dönemde demek ki fiyat artışları devam edecek ve üretim kısılmaları devam edecek anlamına geliyor.
İkinci bir rakam, son gelen verilerle ilgili bir rakam; perakende satışlarla ilgili gelen bir rakam var. Bu rakam da esas itibarıyla genel olarak perakende satışların yüzde 6 düştüğünü söylüyor ve bunun alt dilimlerine baktığımızda da özellikle gıda dışı satışların çok daha ciddi, yüzde 10'a varan bir daralmayla karşı karşıya olduğunu söylüyor.
Şimdi, arkadaşlar yani siz kabul edin, etmeyin ama durum bu. Yani, tabii başka değerler de var, mesela işsizlik yüzde 12'lere gitti, efendim, özellikle geniş işsizlik -ki bence daha makul olan, daha ilgili olan rakam odur- neredeyse yüzde 18'e vardı. Bunlar çok tehlikeli gidişler yani ekonomide çok ciddi bir daralma ve sıkışma var.
Şimdi, dolayısıyla da böyle bir araştırma komisyonunda bunları konuşmak, bunların işte ne bileyim, nedenleri üzerine kafa yormak veya ne bileyim, bunlardan giderek ortak bir perspektif üretmek sanırım bu Meclisin görevidir diye düşünüyorum. Ama konuşmamın başında söylediğim gibi de böyle bir görevi yerine getirecek miyiz çok emin değilim.
Bu bağlamda ikinci olarak söyleyeceğim şey şudur: Sayın Cumhurbaşkanı -geçen konuşmamda söyledim- mermi ile patates, soğan üretimini kıyaslayan bir cümle kurdu. Bence çok önemli bir cümleydi bu. Yani aslında kısaca şöyle söylemek istedi: Kaynaklarımız kısıtlı -doğal olarak bütün ekonomilerin kaynakları kısıtlı olduğu gibi- bu kısıtlı kaynakları biz daha çok silaha ayırmak zorunda kaldık, onun için de patates üretiminde ya da neyse, işte soğan veya sebze üretiminde bir daralma oldu demek istiyor. Ama buradan da giderek diyor ki: Bu ihtiyaç, güvenlik meselesidir, dolayısıyla da bunu kabul edin, bir anlamda bunu sineye çekin demiş oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Evet, anlıyorum yani böyle bir durum var, bir anlamda iç ve dış güvenlik kaygıları çok yüksek olan bir Hükûmetle karşı karşıyayız ama arkadaşlar, şu soruyu sormak zorundayız gibi geliyor bana: "Neden? Neden bu kaygılar içindeyiz? Çözülemeyen ne var bu ülkede? Siyaseten, sosyolojik olarak çözülemeyen ne var?" diye soruyu sormak zorundayız.
Arkadaşlar, benim kişi olarak kanaatim şudur ki: Bu ülkenin bu gerilim politikasının, bu şiddet politikasının arkasında yatan şey hâlâ yüzyıldır çözemediğimiz başta Kürt sorunu olmak üzere, Türkiye'de gerçekten sesi duyulmayan, seslerinin maalesef buraya kadar taşınması son derece zor olan -çünkü bu yüzde 10 barajları vesaireden dolayı- bir toplum olmasından kaynaklanıyor ve bu, bence iktidarın çözmesi gereken problemdir. Eğer iktidar bunu çözebilirse sanıyorum bu ekonomik sorunlar da kendiliğinden çözülmüş olur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Katırcıoğlu.