GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:55
Tarih:20.02.2019

METİN ERGUN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Hazreti Ömer'in, Şam Valisine yazdığı mektupta geçen "Camiyi yık ama adaleti yıkma." ifadesine binaen diyebiliriz ki: Adalet hem medeniyetimiz açısından hem de insanlık açısından değerlerin en yücesidir. Adalet sistemimizde böyle bir değişiklik yaparken, ister istemez, adalet sistemimizin içerisine düşürüldüğü durumu da ele almamız gerekmektedir.

Bugün adalet sistemimiz tam bir hercümerç hâli yaşamaktadır. Adalet sistemimizin üzerinde, sürdürülmesi mümkün olmayan bir iş yükü birikmiş durumdadır. En basit davalar bile, sürdürülmesi mümkün olmayan bu iş yükünden dolayı yıllarca neticelenememektedir. "Geciken adalet, adalet değildir." şiarından ele aldığımızda, adalet sistemimiz, mevcut yapısıyla, adaleti sağlamaktan oldukça uzaktır.

Sayın milletvekilleri, adalet sistemimizin adil şekilde işlememesinin tek nedeni ne yazık ki bu iş yükü sorunu değildir. 2019 yılında, Türkiye'de hukukun üstünlüğünün kâmil manasıyla tesis edilmesi gerekirken, ne yazık ki yargı bağımsızlığının ortadan kaldırıldığı bir süreci yaşamaktayız. Türkiye'de yargı sadece siyasallaşmamış, siyasi iradeye tabi hâle getirilmiştir. Bugün özellikle siyasi hayatımızı yakından ilgilendiren siyasi davalarda hâkimlerin iktidarın hoşuna gitmeyen kararları alabilmesi kolay değildir. İktidarın hoşuna gitmeyen kararlar verilse bile uygulanması konusunda büyük baskılar yapıldığı herkesin artık malumudur. Mesela geçtiğimiz ekim ayında Danıştayın 8. Dairesinin öğrenci andının okullarda okutulmasını engelleyen kararı iptal etmesine rağmen bugün hâlâ bu karar uygulanmamakta ve öğrenci andı okullarımızda okutulmamaktadır. Böylesi bir tabloda ne yazık ki hukuka olan güven yerlerde sürünmektedir. Yargıya güven sıralamasında dünyanın 113 ülkesi arasında 101'inci sıradayız. Toplumun neredeyse yüzde 20'si bu adalet sisteminin adil kararlar alabileceğine inanmaktadır yani toplumun yüzde 80'i artık adalet sisteminin adil kararlar alamayacağına inanmaktadır. Toplumun çoğunluğu adaletten ümidini kesmiş durumdadır. Zikrettiğim rakamlardan ne trajiktir ki eleştirdiğimiz Yargıtay Başkanı da şikâyetçidir.

Sayın milletvekilleri, bugün bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Bu krizden çıkmak için dış yatırımcılara ve çeşitli kredilere ihtiyacımız var. Yargının bağımsız olmadığı bir ülkenin yatırımcı çekmesi mümkün değildir. Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde ne yazık ki -az önce ifade ettiğim gibi- 101'inci sıraya kadar gerilemiştir. Bugün Afrika ülkeleri bile hukukun üstünlüğü konusunda Türkiye'nin önündedir. Türkiye'de adaleti ve hukukunun üstünlüğünü tesis etmeden müreffeh bir ülke yaratamayacağımızı görmemiz gerekmektedir. Adalet, sadece adalet değildir. Adalet, aynı zamanda ekmektir, yatırımdır, istihdamdır. Bu konuyu bu şekilde telakki etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Hukuk sistemimizdeki iş yükünü azaltacak reformlardan başlayarak bir an önce Türkiye'yi layık olduğu adalet sistemine kavuşturmamız elzemdir. Bununla birlikte Türk yargısını siyasi iradeye tabi olmaktan kurtarmak ve siyasi iradeyi denetleyici vasfına kavuşturmak zorundayız. Herkesin yetkilerinin sınırlandırılmasının açıkça ifade edildiği ve bu şekilde denge denetleme sisteminin işlediği bir Türkiye'yi oluşturmakla mükellefiz.

Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar