| Konu: | İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 08.05.2019 |
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars) - Sayın Başkanım, öncelikle yeni görevinizi tebrik ediyorum, başarılar diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, saygıdeğer arkadaşlar; Türkiye yılda 50-60 milyon tonun üzerinde sebze ve meyve üretiyor ve bunun yaklaşık olarak 4 milyon 500 bin tonunu, 5 milyon tonunu da ihraç ediyor ve bu arada da Türkiye'de yine bütün dünyada olduğu gibi yaklaşık 500 etken maddede 2.500'ün üzerinde tarımsal mücadelede kimyasal ilaç kullanılıyor. Dolayısıyla bu kadar büyük bir alanda yurt dışına giden ürünlerimizden de elbette geri dönenler oluyor. Bunların ne kadar olduğuna, hangi oranlarda kabul edilip edilemeyeceğine bakmamız lazım öncelikle. Bu 4,5 milyon ton ihracat içerisinde arkadaşlar, geriye dönen oran sadece dört yüzde 1, dört yüz ellide 1 yani yüzde 0,20'nin daha altında bir ürün dönüşü oluyor. Konuşmacıların özellikle kaygı duydukları, haklı olarak kaygı duydukları bir alana da cevap vermek lazım: "Dönen ürünler ne oluyor?"
Arkadaşlar, bazen ürünlerde "random" rastgele muayene yöntemleri vardır. Bütün ürünlerde, bütün partilerde denetim yapmak mümkün müdür? Yapılabilir ama maliyetlidir. Her ürünün, her numunenin aşağı yukarı ihracatçı firmaya 700 euroluk bir maliyeti yani bugünkü Türk parasıyla 5 bin liralık bir maliyeti var. Dolayısıyla bazı ürünlerde dünyanın da kabul ettiği ve dünyada da uygulanan şekliyle rastgele numune alınır. Yaklaşık olarak bu yüzde 20 civarındadır. Dolayısıyla yüzde 80'ine, dünyanın da kabul ettiği bir sistem içerisinde her zaman bakamayabiliyorsunuz. Siz üreticinizi, ilaç kullananınızı, kimyasal mücadele yapanınızı ne kadar eğitirseniz eğitin, bunların içerisinden bu bilgiye, donanıma, tecrübeye, hatta hassasiyete uymayacak insanlar çıkacaktır, 80 milyonluk bir ülkede yaşıyoruz biz.
Türkiye'de bütün prosedürler yönetmeliklere uygun bir şekilde yapılıyor. Ruhsatlandırmaları Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü yapıyor. İhracattan geri dönen ürünlerin -ülkemize daha girmeden- ihraç edildiği ülkede birtakım analizleri yeniden yapılıyor karantina etmenleri yönünden ve ilaç kalıntıları yönünden. Eğer sıkıntılı bir hâl varsa gümrük anlaşmalarımız itibarıyla oralarda imha ediliyor veyahut da bazı ürünler, dünyada daha yüksek kriterleri kabul eden başka ülkelere ihraç ediliyor.
O yüzden, bizim ülkemizin de kendi kriterleri var ve bu ürünlerden bizim ülkemizdeki kriterlere uygun olmayanlar asla toplumun tüketimine sunulmuyor. Bu konuda bütün milletvekillerinin duyarlılığı önemli ama bilmeleri gereken, bunların tamamı dikkatli bir şekilde yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
YUNUS KILIÇ ( Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İYİ PARTİ'li bir konuşmacımız "buğday ithalatı" dedi. Arkadaşlar, Türkiye buğday konusunda, özellikle tohum konusunda ithalatçı değil ihracatçı bir ülkedir. Aldığından fazlasını un olarak, irmik olarak ve bisküvi olarak katma değerleri yüksek çeşitli ürünler şeklinde satmaktadır.
Yıl sonunda şuna bakmamız lazım hepimizin: İhracatımız nedir, ithalatımız nedir? Bizim yıllık cari dengeye katkı olsun diye tarım ürünlerinde 5 milyar dolarlık bir fazlamız vardır yani ihracatı ithalatından fazla olan bir ülkeyiz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İthalat var mı yok mu, ithalat?
BAŞKAN - Sayın Gürer, lütfen...
YUNUS KILIÇ (Devamla) - O yüzden, sayın milletvekillerinin her çıktıklarında bu gerçeği bilmeden konuşmalarına da bir anlam veremediğimi ifade etmek isterim.
Tohumda da böyledir. Türkiye bugün 1 milyon ton sertifikalı tohum üretmektedir. AK PARTİ'nin hükûmet olduğu 2002 yılında bunun toplam miktarı sadece 65 bin tondu arkadaşlar. Bugün 1 milyon ton ve ihracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 80'lere ulaşmıştır ekonomik açıdan. O yüzden, bu manada da milletvekillerimizin bu bilgiyi tekrar alıp kullanmalarını, doğru olarak kullanmalarını istirham ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.