| Konu: | Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 15.05.2019 |
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. Ramazan vesilesiyle savmusalat eyleyen mazlum müminlerin hizmetleri ve niyetleri kabul ve makbul ola, sofraları nimeti celil, bereketi Halil ola.
Kültür Bakanlığına hitaben özellikle bir şeyi belirteceğim, sonra konuya geçeceğim. Burada, sevgili Bakanlık yetkilileri, bütçe görüşmeleri yapılırken bir konuyu dile getirmiştim. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanıyken ceberutça, ahlaksızca tutuklanıp ceza verilen Gültan Kışanak arkadaşımıza Alevi tarih araştırması ve incelemesi konusunda Türkiye'de bilim insanlarından derlediğim kitapları göndermiş idim, Kandıra Cezaevi tarafından alınmamış, geri iade edilmişti. Ben de burada Sayın Bakana tevdi etmiştim, Sayın Bakandan ya da Bakanlıktan gönderilip gönderilmediği yolunda bir ses gelmedi. Lütfen gönderdiyseniz bilgi verin, göndermediyseniz kitaplarımı verin.
Kapadokya kanununa gelince: Şimdi, Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi, "Alanı Hakkında" ne demekse bu? Peki, Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nde verilecek yetkiyle ne yapılmak isteniyor? Kültür Bakanlığına verilmek isteniyor. Muhterem hazırun, biz hükümdarlıkla, krallıkla yönetilmiyoruz, cumhuriyetle yönetiliyoruz. Bakanlar, sadrazam değil; bakanlar, nazır değil; bakanlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakanları ve bakanlıktaki bürokratlarla beraber bakanlığı yönetirler, tek başına yönetme diye bir şey yok. Bakana yetki verilmesi ne demek? Bir kere buradan kaybetti, gitti bu kanun. Bu kanunun hiçbir şeye yaramayacağı buradan açık ve net bir şekilde belli, bir.
İki: Bu Kapadokya'da, gelenler Ihlara Vadisi'nden, Gülşehir'den, Ürgüp'ten, Avanos'tan söz ettiler, bir tane yasaklı şehir var orada, kimse ondan söz etmiyor, Kapadokya'nın içinde bir yasaklı şehir var: Hünkâr Hacı Bektaş'ın makamı Sayın Grup Başkan Vekilim, Hacıbektaş ilçesi yani kadim Sulucakarahöyük. Sulucakarahöyük Kapadokya'nın içinde, kimse ağzına almıyor, kimse söz etmiyor çünkü Aleviliğin serçeşmesi çünkü devlet literatüründe yasak ve ondan dolayı... (AK PARTİ sıralarından "Allah, Allah!" sesi)
Vallahi, billahi, "Allah, Allah" değil, aynen böyle yasak.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Kapadokya'ya mahsus bir yasa, bakın. Antalya'da dün ne oldu biliyor musunuz? Yirmi gündür kaçak kazı yapıyormuş Konyaaltı'nda, yirmi gündür. Bakın Antalya'da, turizmin başkenti Antalya'da, yirmi gündür Konyaaltı'nda birileri kaçak kazı yapıyor, bu kaçak kazıda patlama oluyor, 1 kişi hayatını kaybediyor, 1 kişi yaralanıyor. Ey devlet, ey İçişleri Bakanı, ey Turizm Bakanı, yirmi gündür neredesiniz siz? Bu kaçak kazıyı niye görmediniz? Anaları yerde sürüklemek, cezaevlerinin önünde kuş uçurmamak gibi önlemler alma basiret ve beceriniz var da yirmi gündür yapılan kaçak kazıyı nasıl görmüyorsunuz siz? Oradan neler çalınıp götürülmüş? Kapadokya'yla ilgili yapılacak yasa eğer Kapadokya'nın tarihine hakikaten, inançlarına hakikaten...
Bakın, Kapadokya'da Ihlara Vadisi'nde katakomblar var, katakomblar, binlerce yıllık kiliseler. Dün bir sayın vekil söyledi, Roma döneminde Hristiyanlık henüz illegalken orada kayalara oyulan kiliseler, çok güzel. Turizme açık; geliniyor, ziyaret ediliyor, gerekirse ibadet yapılıyor. Camiler de var, camide de yapılıyor. Hacı Bektaş Veli Dergâhı ibadete kapalı. Kim bunun açıklamasını yapabilir? Türkiye'de milyonlarca Alevi'nin dergâhı ibadete kapalı, kim bunun açıklamasını yapabilir? Gelin, bir Kapadokya yasası yapalım; tarihini, inancını, kültürünü özgürleştirelim.
Gelin, Trakya'dan başlayarak küçük bir tarih gezisi yapalım: Trakya, Troya, İyonya, Lidya, Bitinya, Kapadokya, Kilikya, Mezopotamya; böyleydi değil mi bu coğrafyanın adı? Şimdi Trakya yasası yapalım. Trakya yasasında Romanlara özgürlüklerini tanıyalım; Bektaşilere, Gülşanilere, Bedreddinilere özgürlüklerini tanıyalım hadi. Yok ama ne yapacağız? Oryantalist bir bakış açısıyla sadece tarihî eserlerin, efendim, turizme kazandırılması noktasında, tarihî hikâyesi, hakikati vesairesi yok değerli arkadaşlar dikkat edilirse. Gelin, bir Kilikya yasası yapalım, Kilikya'dan Ermenilerin, Müslüman olmayanların nasıl sürgün edildiklerini, nasıl ekmeğe muhtaç edildiklerini anlatalım. Gelin, bir İyonya yasası yapalım, Dido Sotiriyu'nun, Dido Teyze'nin "Benden Selam Söyle Anadolu'ya" romanını gelip burada okuyalım, ne olmuş ne bitmiş İyonya'da onu beraber görelim. Gelin, bir Mezopotamya yasası yapalım, Mezopotamya'daki Kürt halkına, Süryanilere, farklı inanç ve kimliklere özgürlüklerini tanıyalım. Bugün Kürtçe ana dili günü, umursayan nerede? Dün Türkçe ana dili günüydü, ne güzel, Karamanoğlu Mehmet Bey ferman yayınlamış "Şimdiden gerü divanda, dergâhta ve bergâhta Türkçeden başka dil konuşmaya." diye; kutluyorum, ne güzel yapmış. Ee, Kürt ileri geleni, Kürt aydını Celadet Bedirhan da Kürtçe sözlük yapmış, Kürtçe gazete çıkarmış, ne güzel yapmış. Gelin, bir Türkiye yasası yapalım, Türkiye'nin tarihini, Türk halkının tarihini yeniden yazalım.
Türk halkının en kutsal değeri Ergenekon'u kirlettiniz, Ergenekon Destanı'nın adını kirlettiniz. Ergenekon deyince akla suç geliyor, oysa Türk halkının kutsal destanıydı. Gelin, arkadaşlar, bunu temizleyelim.
Gelin, bir Türkiye yasası yapıp Varsakların, Eymürlerin, Kızıkların, Çepnilerin, Tahtacıların tarihini yeniden yazalım, Yörüklerin hakikate dair tarihini yazalım. Bunlar yazılmadan yapılacak yasalar hiçbir ehemmiyet ifade etmez değerli arkadaşlar. Bunlar yapılmadan, meydanlarda anneleri yerde sürükleyen siyasi zebanilikten başka bir şey görülmüyor değerli arkadaşlar. Bakar mısınız, Anneler Günü'nde Bakırköy Hapishanesinin önünden gözaltına alınan 3 anne için tutanak tutmuş zebani, ne yazmış biliyor musunuz? "Annenin okuma yazması yoktur, cahil." yazmış. Be hey cahil zebani, o annenin diploması başındaki yazmadır. O yazmanın okuma yazmasını bilmek lazım, sen bilmiyorsun. O beyaz yazmayı aç, orada şöyle yazar: "Analık kutsaldır, bu beyaz yazma barışı savunur, kavgaya karşıdır. Bu beyaz yazma Türkiye halklarının eşitliğini, özgürlüğünü savunur, Türk ve Kürt halkının kardeşliğini eşitliğini, adaletini savunur." diyor ama senin okuma yazman olmadığı için bunun farkında değilsin ve oraya "cahil" yazıyorsun.
Değerli dostlar, sevgili arkadaşlar; bakınız, Türkiye'de hangi tarihî esere giderseniz gidin bir viraneyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Öyle bir virane ki rahmetlere gark olası, nur içinde yatası Bayburtlu Zihni diyor ya:
"Vardım ki yurdundan ayağ götürmüş,
Oba gitmiş ıssız kalmış otağı.
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş,
Sakiler meclisten çekmiş ayağı."
Aynen böyle. Issız, virane, içler acısı bir durum. Ne tarihi yazıyor ne bir şeyi yazıyor. Nemrut'a gidin böyle, Hasankeyf'e gidin böyle, her yerde böyle. Oysa Kayseri Develili yani Everekli Seyrani Baba ne diyor biliyor musunuz? "Ehli harabatı hor görme sakın, hazine bulunur viranelerde." O viranelerdeki hazine sadece maddi hazine değil, manevi hazinedir de aynı zamanda. Manevi hazineyi teklileştirip, devletin tanımladığı şekliyle ifade etmek ırkçılıktır. Bu ırkçılıktan vazgeçmek gerekir. Herkes kendini nasıl tarif ediyor ise ve bu toplumsal bir karşılık bulmuş ise o bağlamda bunu kabul etmek gerekir. Ve Kapadokya yasasında da başka bir yasada da esas alınacak olan şey ırkçılığa karşı tarihî hakikatleri, tarihî eşitliği, tarihî adaleti savunmaktır değerli vekiller.
Şimdi bitirirken özellikle şunu söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Özellikle kendini başkaca, başkaca sıfatlandırıp kutsayarak ifade edenlere bir şey hatırlatmak istiyorum. Türkiye'de bize göre tüm halklar eşit olmalıdır -eşit değildir- ve bu eşitliği ortaya koyan herkes Magna Carta'dan örnekler verir; 1215 yılında İngiltere'de yapılan Magna Carta. Ben size Türk Magna Cartası'nı hatırlatayım değerli arkadaşlar. 1153 yılında Oğuz Türkleri, Sultan Sencer'in sultanlık yapamadığını ortaya koyup Sultan Sencer'i görevden alıp Türk Magna Cartası'nı ortaya koydular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bülbül, devam edin.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Bugün bir Türk Magna Cartası'na ihtiyaç vardır arkadaşlar. Sultan Sencer gibi, kendini sultan sananların aynı akıbetle karşılaşmamasını dileyerek bir Türk Magna Cartası'na ihtiyaç vardır. O da Türk Magna Cartası temelinde tüm halkların kimliğinin, kültürünün tanınması, eşitliğin, özgürlüğün, adaletin olması ve herkesin çıktığı zaman çok haklı olarak "evliyalar yurdu" diye tarif ettiği kendi şehirleri ve Türkiye dâhil olmak üzere evliyaların, erenlerin nuruna ve himmetine gark olmuş bir memleketin oluşmasıdır değerli arkadaşlar.
Bu yasa teklifinin bir getirisi olmayacağı düşüncesiyle reddedilmesini talep ediyor, hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum aşk ile, eyvallah. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)