GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 21 Mayıs Çerkez sürgünü ve soykırımının 155'inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:80
Tarih:21.05.2019

HÜLYA NERGİS (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüz elli beş yıl önce yaşanan 21 Mayıs Çerkez sürgünüyle ilgili olarak şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

21 Mayıs Çerkezlerin uğramış olduğu sürgün ve soykırımın tarihsel simgesidir. 1862 ve 1864, Çerkez halklarının Osmanlı topraklarına sürgününün yoğun olarak yaşandığı yıllardır. Çerkezler, yaklaşık üç yüz yıl süren bir savaşın ve direnişin ardından ana yurtlarından çıkarıldılar, kendilerine kucak açan Osmanlı topraklarına sığındılar. Kuzey Kafkasya'da yüzyıllarca bağımsız olarak yaşayan Çerkezler, Çarlık Rusyasının 19'uncu yüzyıl başlarında Güney Kafkasya'yı, aynı yüzyıl ortalarında da Kuzey Kafkasya'yı işgal ve ilhak etmesiyle toplu olarak sürgüne tabi tutulmuşlardır. Tarihe büyük Çerkez sürgünü olarak geçen bu trajik süreçte Çerkezlerin yüzde 90'ınından fazlası, Balkanlardan Filistin'e kadar, dönemin Osmanlı topraklarına yerleştirilmişlerdir. Dünyanın muhtelif yerlerinde dağınık olarak yaşamaya mecbur bırakılan Çerkezlerin büyük kısmı Türkiye'de bulunmaktadır. Rusya Federasyonu içerisinde Adigey, Karaçay-Çerkez, Kabardey-Balkar Cumhuriyetlerinde; Abhazya'da, Güney Osetya'da, Ürdün'de, Suriye'de, Lübnan'da, Filistin'de, Mısır'da ve Avrupa ülkelerine dağılmış bir şekilde yaşamaktadırlar.

Kayıtlara göre, Osmanlı topraklarına sürgün edilenlerin sayısı 1,5 milyon civarındayken bunların yaklaşık üçte 1'i Karadeniz'in hırçın sularında kaybolmuştur. Sürgün esnasında anasız kalmış çocukların ölmüş annelerinin göğsünde süt aradıkları, ölmüş çocuklarının ellerinden alınıp denize bırakılacağı endişesiyle annelerin çocuklarının ölümünü gizlemeleri bizim ağıtlarımıza konu olmuştur.

Kültürler, insanlığın ortak mirasıdır. Küreselleşmenin ve iletişim çağının her şeyi silip süpürdüğü dünyada kültürler ve değerler tehdit altındadır. Her anne-baba çocuğunun kendisine benzemesini, ebeveynleri gibi düşünüp onlar gibi hissederek kendi gibi yaşamasını ister. Ailesinden aldığı değerleri yaşatan ve değerlere sahip çıkan, tarih bilinci olan, nereden gelip nereye gitmesi gerektiğini bilen insanlar kökü sağlam ağaçlara benzerler ve hiçbir fırtınadan, sağanaktan etkilenmezler, koşullar ne olursa olsun hayata sımsıkı tutunurlar ve savrulup yıkılmazlar ama geçmişinden bihaber olanlar için durum tam tersidir. Güçlü devletleri bu değerlere sahip kişilerle inşa edip onlarla ayakta tutabiliriz. Değerleri yaşatmak hepimizin boynunun borcudur. Bu kültürler bin yılların birikiminden doğmuştur.

Hükûmetimiz döneminde ortaöğretimde ana dilin seçmeli ders olarak okutulmaya başlanması, ana dilde yayın yasağının kalkması, üniversitelerde Çerkez dili ve edebiyatı bölümlerinin açılması demokratikleşme anlamında bir dönüm noktası olmuş ve halkımız tarafından memnuniyetle ve minnetle karşılanmıştır.

Çerkezler, her yıl 21 Mayıs tarihinde Türkiye'nin muhtelif yerlerinde anma etkinlikleri düzenlemektedir. Bu etkinlikler kapsamında görev alan STK'lerimize, desteklerini esirgemeyen yerel yöneticilerimize, kurum ve kuruluşlarımıza, özellikle, hassaten acımızı paylaşan milletimize sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Çocuklarımıza savaşsız ve barış içinde yaşanacak bir dünya bırakabilmek için bir daha böyle bir trajedinin yaşanmaması adına o günleri hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız.

Sözlerime son verirken sürgünde hayatını kaybedenleri rahmet ve minnetle anıyor; yeryüzünde yaşayan tüm insanların barış, huzur ve kardeşlik duyguları içerisinde yaşamalarını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)