| Konu: | İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 22.05.2019 |
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Doğrusunu isterseniz, İYİ PARTİ'nin gündeme getirdiği bu önerge gerçekten tartışılması gereken bir önerge. Yani bu önergeye de "Hayır." demek ki muhtemelen, çoğunluk sizde olduğu için denecektir ama gerçekten, Türkiye ekonomisinin içine girdiği bu durumu Meclis olarak bizim araştırmamız lazım, nedenlerini bulmamız lazım ve yürütmeye böylelikle yardımcı olmamız lazım. Çünkü görünen o ki yürütme ekonominin gidişine hâkim olamıyor. Bu çok açık. Bunun tabii çeşitli sebepleri var, bunlar üzerinde konuşulabilir ama bu kısa süre içinde -zaten iki dakikamız var- ben gördüğüm yanlışlıkların altını çizmeye çalışayım.
Şimdi, bakın, bütün kapitalist ekonomilerde iniş ve çıkışlar vardır. Yani kimi zaman işler iyi gider üretim artar, kimi zaman düşer ve dolayısıyla da bu bir anlamda, içinde bulunduğumuz kapitalizmin doğasına uygun bir durumdur. Fakat bazen de ülke yönetimleri yanlış kararlar verirler ve dünya konjonktürünün gidişine ters bazı olumsuz sonuçları üretebilirler o ülke için. Bizim gördüğümüz kadarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi -benim anladığım kadarıyla- bir yandan 2002 krizi sonrasında uygulanan ekonomik politikaların bir sonucu olarak, bir yandan da o dönemde Avrupa Birliğiyle ilgili reformları yapma cesaretini kendisinde bulabildiğinden dolayı, 2009'a kadar ekonominin bir anlamda, yüzde 5 -ki ortalamadır- ortalamanın üzerinde büyümesini sağlamıştır fakat ne olduysa, 2008 krizi, biliyorsunuz, teğet geçti, geçmedi tartışmalarıyla yürüdü ama işin ilginç tarafı, 2008'de belki teğet geçmiş olabilir ama 2009 da tam aksine, bizi öylesine vurdu ki yüzde eksi 4,7 gibi bir küçülmeyle sonuçlandı.
Ondan sonra, zaten 2009'la birlikte Hükûmetin ülkeyi yönetme tarzında bir değişiklik oldu. Bu değişikliğin esası, ayrıntısına girmeyeyim amaç şuydu: Kararları daha çok merkeze çeken bir anlayışla ekonomi yürütülmeye çalışıldı. Böylelikle "Ekonomide iyi şeyler yapayım." derken esasında, ekonominin dünya konjonktüründen farklılaşmasına neden olundu, ayrışmasına sebep olundu ve mesela, büyüme oranları nasıl gitti diye 2009 sonrasına bakarsanız, iniş çıkışlarla gitti; bir sene iyi gitti, ertesi sene kötü gitti vesaire. Sonunda, 2017'de bildiğiniz gibi, bir kredi fonundan...
Sürem bitti galiba?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bir dakika daha verebilir misiniz?
BAŞKAN - Bağlayın sözlerinizi.
Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - 2009'dan sonraki yönetim anlayışında var olan sorunlar, ülke ekonomisinde daha önce yapılamamış olan yapısal reformlar sonucunda, ülkenin ulaştığı yer kontrol edilemez bir yere geldi. Dolayısıyla da bu ekonomiyi kontrol etmeye çalışırken benim gördüğüm kadarıyla, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildi ve bu sistem, aslında yapısal kilitlenme ya da yapısal sorun olarak gördüğümüz sorunların esasını teşkil etmektedir yani ekonomide bugün gördüğümüz karar alamama veya etkili karar alamamanın sebebi Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemidir çünkü bu sistemle birlikte -biz de görüyoruz- alınacak kararlar üzerinde ne Parlamentonun bir etkisi kaldı ne de bakanların esasında, ilginç bir şekilde. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı katında bir grup insanın belirlediği tümüyle merkezileşmiş kararlarla ülke ekonomisini yönetmeye çalışıyorlar. Bu, olmaz arkadaşlar. Dolayısıyla bu araştırma önergesine olumlu oy verelim ve gerçekten bunu tartışalım derim.
Teşekkür ederim, saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Katırcıoğlu.