GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:81
Tarih:22.05.2019

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sözlerime bir fotoğrafla başlamak istiyorum. Aslında hepinizin gördüğü ve üzerinde epeyce konuşulan bir fotoğraf bu. Bu fotoğrafta, bu dünyada kadın yok, kadınsız bir dünya yaşıyorsunuz ve Mecliste birçok kez ifade ettiğiniz gibi, er meydanı burası. Bunu söylemeyi erkek vekiller büyük bir maharet sayıyorlar, "Er meydanı, hadi çıkın er meydanı." diye konuşmayı seviyorlar.

Evet, biz bunun tezahürünü, bu dünyanın tezahürünü aslında her yerde görüyoruz. Tüm dizilerde maço ve nasıl oluyorsa, neden oluyorsa kadınların hepsinin kendilerini kaçıran, sert davranan, aşağılayan erkeklere âşık olduğu bir dünya var ve bu dünya her yerde pompalanıyor. Dizi adlarına bir bakıyoruz: "Savaşçı" "Söz" "Çukur" "Çarpışma" bunlar dizi adları. "Savaş var." deyince "Ne savaşı?" diyorsunuz ama ortalık savaşçılardan geçilmiyor. Hepsi kolu bacağı ayrı oynayan, kendinden menkul, yan yan yengeç gibi yürüyen, kabadayı, silahlı birtakım erkeklerle dolu bir dizi furyası ve medya var. Her dizide de mutlaka ağır entrikacı bir kadın; insan sevgisi ve bir canlı varlık sevgisi olmayan, sert, kaba, dramatik hayatlar; büyüyen, büyütülen, abartılan bir kötülük ve herkesin elinde silah var. Ne bekliyoruz? Bu önergenin yerine gelmesini mi, şiddetin önlenmesini mi? Daha çok bekleriz arkadaşlar, şiddetin önlenmesini daha çok bekleriz.

Yoksula saygısız bir yargı, kadına saygısız bir yargı, nüfuz kullanarak cinayetlerin üzerini örtme, Şule Çet davasında olduğu gibi "Kızınıza sahip çıksaydınız." demeye cüret eden sanıklar; evet, bunlarla dolu etrafımız ve bu dünyada bir kısım erkek de işte kadınları öldürerek yaşamlarını yok ediyorlar maalesef. Bu kadınlardan üstelik de... Ben aslında size sayı da vermek istiyorum, sayı vermeyi çok sevmiyorum ama çok çarpıcı, nisan ayında 36 kadın öldürüldü arkadaşlar, 36 kadın öldürüldü ve bunlardan 7'si koruma tedbiri uygulanan kadınlardı. Bu kadınlardan sonuncusu da Diyarbakır'da öldürülen meslektaşım, avukat Müzeyyen Boylu'ydu. O uluslararası sözleşmeleri biliyordu, koruma tedbirlerini biliyordu, yasaları biliyordu ve bütün bunlara rağmen, devlet, onu koruma görevini yerine getiremedi ve Müzeyyen Boylu hayatını kaybetti. Doktor Mesut Issı'nın boşanma sürecinde kendini rahatsız etmesi üzerine 6284 sayılı Kanun'daki tedbirlerden de faydalanmıştı Müzeyyen ancak çocuklarını babalarıyla görüştürdüğü gün katledildi. Ve dediğim gibi, devlet şiddeti önleme, bu tehdidi önleme yükümlülüğünü yerine getiremedi.

Evet, korumaya rağmen kadınlar öldürülüyor ve koruma polislerinin yemek ve yol masraflarını kadınların karşılamak zorunda olduğunu biliyor musunuz arkadaşlar? Böyle bir dünya var mı? Kadın yoksulluğu bu kadar aşikârken koruma polislerinin yol ve yemek masraflarını kadınlar karşılayabilir mi?

Bir de seçim muhabbetinin bu kadar yapıldığı bir ülkede, 7 kez mi, 8 kez mi seçime gittiğimiz bir ülkede şiddete maruz kalan kadınlar, gizlilik kararı olan ya da can güvenliği tehdit altında olan kadınlar oy kullanamıyorlar, bunu biliyor musunuz? Oy kullanmalarını sağlamak bu Meclisin görevidir, bu kadınlar oy kullanamıyorlar arkadaşlar.

Bütün bunlara karşı yapılabilecek şeyler var, kısaca bunları söylemek istiyorum, gerçeklik bu ama yapılacak şeyler var.

Öncelikle İstanbul Sözleşmesi'nin kadın mücadelesinin yıllardır şiddete ilişkin söylediği en temel şey, şiddetin nedeninin erkek egemenliği, eşitsizlik ve ayrımcılık olduğudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bağlayın sözlerinizi Sayın Kerestecioğlu.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Öncelikle bunu ortadan kaldıracak politikaları geliştirmeliyiz.

Cezasızlık erkek şiddetini besler, sürdürür; iyi hâl indirimlerinden vazgeçmeliyiz, yeni cezalara gerek yok ama iyi hâl indirimlerinden vazgeçmeliyiz arkadaşlar.

Kadınlara yönelik şiddet konusunda duyarlı davranmayan devlet görevlileri sorumlu tutulmalı ve cezalandırılmalı.

7/24 hizmet veren, ücretsiz, çok dilli, kadına yönelik şiddet konusunda özelleşmiş bir acil destek hattı hâlâ yok; yapılmalı, olmalı.

Psikolojik şiddet, ısrarlı takip, 15-18 yaş aralığındaki kız çocuklarına karşı cinsel şiddet ve zorla evlilik, ayrı ve kendi başına bir suç olarak düzenlenmeli.

Kadınların yaşam biçimlerine karışılmamalı, ne şekilde yaşıyorlarsa yaşasınlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Başkan, toparlıyorum. Önemli bir konu diye... Kusura bakmayın.

BAŞKAN - Buyurun, son bir kez daha uzatıyorum.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Kadınların bedenleri, cinsellikleri, üreme ya da ürememe hakları üzerinde belirleyici olma çabalarına son verilmeli.

Evli bekâr, çoluklu çocuksuz diye ayıran politikalara son verilmeli.

Cinsiyetçi ögelerle dolu eğitim müfredatı ve ders kitapları bir an önce elden geçirilmeli.

Alanda çalışan tüm personelin, hâkimlerin, savcıların, emniyet görevlilerinin, sosyal çalışmacıların, doktorların, kadının insan hakları ve kadın-erkek eşitliğiyle ilgili güncelleme eğitimleri alması gerekli; tabii ki siyasetçilerin de aynı şekilde.

Bakanlık, belediyeler yasal sorumlulukları çerçevesinde sığınak ve danışma merkezleri, kreşler açmalı. Evet, Bakanlığın görevi, bir cinayet olduktan sonra o davaya gidip müdahil olmak değildir; önlemektir, kadın cinayetlerini önlemektir.

Kadınlar yeterince mücadele ediyor, devletin artık görevini yerine getirme zamanıdır.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kerestecioğlu.