GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:23.05.2019

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sevgili Başkan, Divan, sayın milletvekilleri; 10 Aralık 1948: "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, insanlık topluluğunun bütün fertleriyle uzuvlarının bu beyannameyi daima gözönünde tutarak öğretim ve eğitim yoluyla bu haklar ve hürriyetlere saygıyı geliştirmeye, gittikçe artan millî ve milletlerarası tedbirlerle gerek bizzat Üye Devletler ahalisi gerekse bu Devletlerin idaresi altındaki ülkeler ahalisi arasında bu hakların dünyaca fiilen tanınmasını ve tatbik edilmesini sağlamağa gayret etmeleri için işbu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini ilân eder." 27 Mayıs 1949: "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin Resmî Gazete'yle yayımlanması ve yayımdan sonra okullarda ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması kararlaştırılmıştır." Resmî Gazete, 27 Mayıs 1949; tam yetmiş yıl önce.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi şu üçlü kavramın oluşturduğu ideolojiye dayanmaktadır: Özgürlük, eşitlik ve haysiyet. 30 maddeden oluşan bu bildirgede, kişiye bağlı haklardan iktisadi ve sosyal haklara kadar geniş bir hak ve özgürlükler demeti tanınmakta ve güvence altına alınmaktadır. Bunun ötesinde, aynı zamanda herkesin, bütün insanların sosyal ve uluslararası bir düzen hakkına sahip olduğu da beyan edilmektedir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 1948'den sonra yayınlanan uluslararası alanlarda sözleşme, antlaşma, protokol, şart adları altında birçok belgeyle zenginleştirildi ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi âdeta bir tür insan hakları uluslararası kodu hâline geldi. Bunların başında "İkiz Sözleşmeler" adı verilen belgeler de yer almaktadır. Ancak bölgesel ölçekteki Avrupa Sözleşmesi de Evrensel Bildirge'den esinlenmektedir tıpkı İkiz Sözleşmeler'de olduğu gibi. Avrupa Sözleşmesi 1949 yılında Türkiye tarafından katılınarak birlikte hazırlanan bir sözleşmedir, 1954'te yürürlüğe girmiştir. İkiz Sözleşmeler ise 2003'te gecikmeli olarak da olsa onaylanmış bulunuyor. Bu belgelerle, esasen, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, büyük ölçüde 2000'li yıllara doğru insanlığın ortak mirası ve "jus cogens" uluslararası hukukta bağlayıcı norm hâline gelmiş bulunuyor. Bu çerçevede, yasama organlarına düşen görev "İnsan hakları düşüncesi evrensel, ihlal ise yereldir." olgusundan hareketle, insan hakları alanında insan hakları önündeki engelleri ortadan kaldırmak, insan haklarına ilişkin engelleyici zihniyeti değiştirmek, insan hakları düşmanlarına karşı mücadele etmek, insan hakları mağdurlarını korumak ve insan hakları kavramını bir bütün olarak ele alacak şekilde mevzuatta, mevzuat faaliyetinde bulunmak başlıca görevdir. Bu çerçevede, seçmen ve seçilenlerin eşit hukuki güvenceden yararlanması da temel ilkedir. Bu açıdan, tabii ki insan hakları dünya anayasası olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni somutlaştırmak için yürütülen İnsan Hakları Dünya Mahkemesi çalışmalarına Türkiye'nin katkıda bulunması da önemlidir ve temenni edilir. Bu çerçevede, özellikle İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin bir uluslararası insan hakları normu olarak saygı görmesi, uygulamaya geçmesi konusunda yasama organına ve hâliyle Türkiye Büyük Millet Meclisine önemli bir görev düşmektedir. Bu görev esasen yasamanın özerkliğinin de gereğidir. İnsan haklarını korumak, insan haklarına saygıyı sağlamak, insan haklarını ilerletmek ve bu çerçevede, insan haysiyeti temelinde, özgürlük, eşitlik ve haysiyet temelinde, aynı zamanda ülke, toplum, devlet üçlüsünde mevzuat faaliyetini yürütmenin önemini belirtmek gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaboğlu.

Sözlerinizi tamamlayın lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Bu açıdan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin hafta başında tam tamına 70'inci yılına doğru ilerlerken Meclisimizin 90'ıncı yılında şu 3 tane mayısı özellikle not etmek gerekiyor: Birincisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolu açan 19 Mayıs 1919; ikincisi, 1949 Mayısı; üçüncüsü, 1950 Mayısı, serbest seçimler sonucu iktidarın tek partiden çok partiye geçmesi. Ama 2019 Mayısı ise bir tür "kara mayıs" olarak not edilmeli çünkü Yüksek Seçim Kurulunun gerekçesiz kararıyla serbest seçimlerin sonuçlarının kabul edilmediği bir mayıstır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - İzninizle toparlayayım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tabii, buyurun, tamamlayın lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Bu açıdan bakıldığı zaman İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nden bu yana, insan haklarına dayanan demokratik ve laik bir sosyal hukuk devleti olma yolunda uluslararası ve ulusal kazanımlarımıza katkıda bulunan bütün siyasal partilere ve devlet adamlarına minnet duygularımızı ifade ederken bir, eşit yurttaşlık; iki, demokratik toplum; üç, serbest seçimler temel hareket noktamız olmalıdır. Eşit yurttaşlık çünkü ülkemizin adı "Türkiye" devletimizin adı "Türkiye Cumhuriyeti" kimliğimiz ise Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı; bunun dışına çıkan söylemler ırkçılıkla özdeşleşmektedir. Demokratik toplumda örgütlenme ve düşünce özgürlüğü temeldir. Serbest seçimlerle, siyasal iktidarın serbest seçimler yoluyla el değiştirmesi elzemdir. İşte, bu üçlü eksende Türkiye Cumhuriyeti'nin kazanımlarını ilerleterek gelecek kuşaklara aktarma sorumluluğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin gelecek kuşaklara karşı birincil ödevidir.

Saygılarımla. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)