| Konu: | Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 23.05.2019 |
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir değişiklik olsun diye bugün dış politikadan bahsetmeyeceğim.
Öncelikle şunu belirtmek isterim, dün Sayın Nuhoğlu da belirtti: Bu kanun teklifinin bir torba kanun veya bir çuval kanun değil, tematik bir kanun olarak Meclise gelmiş olmasından duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek isterim.
İkinci konu: Tabii, turizm önemli bir sektör ekonomimiz açısından. Bu konuya odaklanılmış olması da bizim açımızdan sevindirici bir husus. Ancak metni okuduğumuzda, maalesef, her zaman yazılanların uygulamaya konulamayacağını da gözlemiş bulunmaktayız. Yani bana sorarsanız bu 2'nci madde -biraz evvel başka bir arkadaşımız da değindi- buram buram rant kokmaktadır. Ne demek istediğimi birazdan açacağım.
Buradaki tahsislerle ilgili bir maddede, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayı bekleniyor tahsisler açısından. Bunu yapabilmek için de Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bir yazı yazılıyor, iki ay içinde bir cevap gelmezse bu bir "zımni kabul" sayılıyor. Hâlbuki Türkiye gibi bir ülkede cevap gelmemesinin "zımni ret" olarak kabul edilmesi lazım.
Niye bunu söylüyorum? Çevre Bakanlığındaki bir bürokrat arkadaş o tahsisin yapılamayacağı kanaatinde olsa ve bunu makama imzaya götürse ve bakan da "Ya, biz o arkadaşları tanıyoruz. Siz iki ay buna cevap vermeyin." dese, o bürokrat arkadaş ne yapacak? İki ay sonra zımni kabul çerçevesinde o tahsis yapılacak ve oradan ne gibi bir rant çıkacağını tahmin etmek mümkün.
Ha, bunu diyebilirsiniz: Burada birtakım maddeler var ve o maddeler birtakım garantiler sağlıyor yani "Tahsis amaç dışında kullanılamaz." filan gibi cümleler var. Ama ben size bunun somut bir örneğini anlatacağım yaşandığı için.
İkincisi, bu emekçi kardeşlerimizin yani personelin yaşam ve sosyal koşullarını geliştirmek amacıyla veyahut onlara birtakım imkânlar vermek düşüncesiyle burada bir madde var, onlara personel lojmanları yapılacak ama ben şuraya imzayı atıyorum, şuraya da yazıyorum, bunların kısa bir sürede kayıt dışı otel olduklarını hepimiz göreceğiz, kimse bizi aldatmasın. Sadece bu maddenin satırları değil, satır aralarında da başka şeyler gizlidir.
Orman alanlarının tahsisinin ne gibi sonuçlara yol açacağı konusuna hiç girmiyorum. Ben bunları söylüyorum da siz "Olmaz." demeyin, ben size olmaz olmazı anlatacağım. Geçmişteki bir görevim sırasında, bir grup ülkeye Antalya sahillerinde yazlık inşa etmeleri için arsalar tahsis edilmişti. Bir gün biz bu arsaların üzerinde, şuradaki -yeni ismiyle anmayayım- Büyük Ankara Oteli'nin bir benzerini bulduk. Bir otel var, tahsis dışı ve Turizm Bakanlığına yazdık, dedik ki: "Ya, bu otel ne arıyor arsanın üzerinde?" Turizm Bakanlığından bize cevap geldi -dosyalarınızda bulabilirsiniz bu cevabı- dediler ki: "Orada öyle bir otel yok." Bunun üzerine biz Bakanlıktan iki arkadaşımızı gönderdik, fotoğraflarını çektiler. Dev otel duruyor, işliyor. Hatta içeri girdiler "Kaç para oda?" dediler, fiyat da aldılar. Onların hepsini yazdık yeniden Turizm Bakanlığına ses çıkmadı, çıkamadı. Sonra zamanın turizm bakanıyla ben bir yerde işim gereği rastlaştım ve dedim ki: Sayın Bakan, kusura bakmayın, sizin arkadaşlar bir garip durumdalar, biz oteli görüyoruz, karşımızda, arkadaşlar "Böyle bir otel yok." diyor. "Burası çok önemli, burası çok önemli!" diyorum şimdi. Telif hakkı istemeyecektir inşallah kimse benden. Sayın Bakan şunu söyledi bana: "O otelin sahibi bizdendir." Bakanın kendisi söylüyor bana, ben bunu başka birisinden duymadım. "O otelin sahibi bizdendir, tam bir ince iştir o." Dolayısıyla burada ne yazarsa yazsın sonunda uygulayıcıya kalıyor iş. Eğer uygulayıcı bunu dürüstçe yerine getiremiyorsa o zaman maalesef yapılacak bir şey kalmıyor pek çok konuda.
NİHAT YEŞİL (Ankara) - O da doğru dürüst bir yasayla olur.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Nasıl mı olacak bundan sonra? Ben size söyleyeyim bundan sonra nasıl olacağını. Bir defa 23 Haziranda İstanbul'da her şey çok güzel olacak.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Her şey daha güzel olacak.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Ardından da Türkiye'de her şey iyi olacak.
Saygılarımı sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)