GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:23.05.2019

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Divan üyeleri, değerli milletvekilleri; evet, ben de bunun bir tematik kanun olmasını önemsiyorum çünkü hep torba kanun biçiminde gelen teklifler yasanın niteliği açısından ne kadar sakıncalıdır, bunun farkındalar birinci parti vekilleri de, bu bakımdan önemli. Fakat burada, bu yasada bizim önergemiz çerçevesinde en çok dikkat çeken husus, turizmin geliştirilmesi açısından sürdürülebilir turizm kavramı bu yasada yok. Kanun tekniği açısından, tabii, öngörülebilirlik, ilerleyen maddelerde yasanın öngörülebilir olması niteliği yanı sıra özellikle altyapı tesisleri bakımından, kültürel, doğal, tarihsel miras bakımından, sürdürebilirlik açısından yaklaşılması temenni edilirdi. Bu bakımdan, esasen, bu hafta içinde Kapadokya Kanunu'nda ve bu kanun teklifinde yaptığımız görüşmelerde burada en çok ırkçı diyebileceğimiz tartışmalara tanık olduk. Oysa Kapadokya gibi tarihsel, kültürel ve doğal mirasın korunmasıyla, gerek iç turizmin gerek dış turizmin teşvikiyle ilgili kanunda biz bu tür söylemlerden, soy sop gibi söylemlerden uzak durmalıyız çünkü burada tam da bunların aşılması söz konusu.

Bize yurttaşlık yeter aslında, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı yeter çünkü Kapadokya olsun, turizmin teşvikine ilişkin alınması gereken önlemler olsun, yatırımlar olsun, bunlar Türkiye'nin değerlerini, tarihsel, kültürel ve doğal değerlerini sürdürülebilirlik ölçüsüyle daha ileriye götürmek, muhafaza etmek, bozulmasını önlemek, geliştirmek biçiminde amaçları da kapsamına almalıdır. Ama bu Turizmi Teşvik Kanunu Teklifi'ni incelediğimiz zaman daha çok yatırım kaygısı ve biraz ekonomik kalkınma ve gelir kaygısı öne çıkmaktadır. Bu açıdan, bu yasa teklifinin sakıncalarına dikkat çekmek gerekiyor. Bu açıdan da sürdürülebilir turizm gözüyle baktığımız zaman sadece turizmin parasal değerle ölçülemeyeceğini görmekteyiz, bunun ötesinde ülkesel açıdan bakmamız gerekir, yurtseverlik açısından. Bu da zaten uzun vadeli düşünmemizi gerekli kılar. Bu itibarla bizim yaptığımız öneri altyapı tesislerine ilişkindir ve kanalizasyon tesislerine yapılacak eklemenin zannediyorum bütün partiler tarafından kabul edilmesi gereken bir ekleme olması gerek.

Bu vesileyle fırsat gelmişken -biraz önce çok yoğun tartışmalar yapıldı- sadece bir anayasacı gözüyle ona değinmenin yerinde olacağını düşünüyorum, Yüksek Seçim Kurulunun kararıyla ilgili olarak. Anayasa madde 79'da Yüksek Seçim Kurulu "itiraz, şikâyet ve bütün yolsuzlukları" diyor, bütün yolsuzlukları başa alıyor ve bütün yolsuzlukları inceleme ve karara bağlama yetkisine sahiptir. O nedenle Yüksek Seçim Kurulu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal riskini göze aldıysa eğer mutlaka diğer 3 pusulayı da iptal etmeliydi. O, kendi yetki alanındadır, bu bakımdan bir kuşku bulunmamaktadır.

Ben bu vesileyle bir kez daha yinelemek istiyorum ki özellikle dünkü tartışmalar çerçevesinde, bize yurttaşlık yeter; Türkiye devleti, Türkiye ülkesi ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı. Bununla ilgili olarak bana hiç kimse soyumu sorma hakkına sahip değildir, bana hiç kimse inancımı sorma hakkına sahip değildir. Eğer biri benim soyumu sorarsa ırkçılık yapıyor demektir. Ancak ben istersem açıklarım, inancımı ben istersem açıklarım, başkası bana soramaz. O nedenle benim tavsiyem odur ki, bu yüce Meclisin üyeleri bundan böyle insanların soyuyla sopuyla uğraşmasın, yurttaşlık bizim için yeter.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun bağlayın.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Anayasa'mıza göre ülkemizin adı Türkiye'dir, devletimizin adı Türkiye devletidir veya Türkiye Cumhuriyeti'dir, hepimizin kimliğinde ise "Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı" yazmaktadır. Eğer biz söylemimizde ve savunmamızda bu üç formülün anayasal açıdan çok önemli olduğunu birlikte kabul edersek hepimiz yurtseverlik, anayasal yurtseverlik ekseninde buluşuruz ve zannediyorum buradaki konuşmalarımızı, tartışmalarımızı daha rasyonel bir zeminde, hedefte yürütürüz diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)