| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 29.05.2019 |
METİN ERGUN (Muğla) - Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2'nci maddesi "İstanbul Galata Üniversitesi" ismiyle yeni bir vakıf üniversitesi kurulmasını öngörmektedir. Öncelikle parti olarak bu üniversitenin kuruluşuna destek verdiğimizi belirtmek istiyorum ama şunu da söylemeliyim: Son yıllarda ekonomimizde yaşanan enflasyona benzer şekilde bir üniversite enflasyonu yaşandığını ifade etmek istiyorum. Durmadan üniversite açma politikası sistemin hazmetme kapasitesinin çok üzerine çıkmış ve âdeta akademik bir yıkım doğurmuş durumdadır. Birbiri ardına açılan vakıf üniversiteleri âdeta birer ticarethane mantığıyla açılmaktadır. Yükseköğretim metalaştırılmakta ve üniversite olmanın gerektirdiği kurumsallaşma sağlanamamaktadır. Bugünkü verilere göre, ülkemizde 200'ü aşkın üniversite bulunmaktadır fakat üniversitelerimizin kalitesine baktığımız zaman durum hiç de iç acıcı değildir. Çok sayıda üniversite açmak, iyi binalar yapmak doğal olarak kaliteyi beraberinde getirmemektedir. En fazla dikkat edilmesi gereken konuda çok aceleci davranıyoruz. Bu hızlı yapılaşma akademik zihniyeti ortadan kaldırmaktadır. Akademi her şeyden önce bir zihniyet, ilmî bir zihniyet meselesidir. İlmî kriterlere uygun olarak ilmî zihniyete sahip öğretim üyesi yetiştirmek Mecliste kanun çıkarmak kadar kolay değildir. Bu durum akademik zihniyeti olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla bu mesele Türkiye'nin kalkınmasını ve toplumsal gelişimini olumsuz etkileyecek ve acı neticesiyle de önümüzdeki yıllarda karşılaşacağımız bir durumdur. Bu konuda bir felakete doğru sürüklenmekteyiz. Bugün üniversite eğitimimizde gerçeğimiz şudur: Akademisyen yetersizliğinden dolayı araştırma görevlileri âdeta bir öğretim görevlisi gibi yoğun şekilde ders vermek durumunda bırakılmaktadır. Bundan dolayı da ders yükü altında akademik çalışmalarına yoğunlaşamamakta ve akademik gelişimlerine sağlıklı bir şekilde odaklanamamaktadırlar. Bununla birlikte, öğretim elemanları ve asistanlar ekonomik koşullarından tutun atanma ve kadro bulmaya varıncaya kadar çok ciddi sıkıntılara maruz kalmaktadırlar. Ayrıca, çözüm bulunması gereken bir de kayırmacılık ve mobbing gibi yönetimsel, idari baskı ve sorunlarla uğraşmaktadırlar. Yine, bilimsel araştırmalara ayrılan ödenek son derece azdır. Uluslararası kongrelerin takibi için öğretim üyelerine yeterli maddi destek verilmemektedir. 2547 sayılı Kanun'un 50/d maddesi genç akademisyenleri gelecek endişesine sevk ettiği için konsantrasyonlarını olumsuz etkilemektedir. Mevcut üniversite sayımız ve kapasitemizle ters orantılı olacak şekilde akademiye çok az sayıda kadro verilmektedir.
Diğer bir sistemik sorun da üniversitelerimizin idari ve mali özerkliklerini tamamen yitirmiş olmasıdır. Akademisyenlerin kendi yöneticilerini seçme hakları ellerinden alınmış ve üniversitelerimizde siyaset vesayeti kurulmuş durumdadır. Kaliteli üniversitelere sahip ülkelerin sosyoekonomik olarak gelişmiş seviyelerde olması bir tesadüf değildir. Bizim, Türkiye olarak yaşadığımız bugünkü ekonomik sıkıntıların temel sebeplerinden biri budur. Yükseköğretimdeki bu sıkıntılardan dolayı çağımızın gerektirdiği teknolojik atılımı ve ekonomik kalkınmayı bir türlü yapamıyoruz. Bugün katma değeri yüksek bir üretim gücümüzün olmayışının en önemli sebeplerinden birisi yükseköğretim sistemimizin içinde bulunduğu durumdur. Üniversite-sanayi iş birliği olması gereken düzeyin çok altındadır, patent sayılarımız oldukça düşük seyretmektedir. Biz İYİ PARTİ olarak iktidardan yeni açılan bu üniversitelerin yanında yükseköğretimin niteliğini artıracak dolayısıyla geleceğimizi kurtaracak reformlar yapmasını bekliyoruz.
Geldiğimiz aşamada üniversiteden mezun olmak gençlerimizin daha güzel bir hayat kurmasına yardımcı olmamaktadır. Çünkü üniversitelerden mezun olan gençlerimiz iş bulamamaktadır. Son rakamlara göre, ülkemizdeki işsizlerin neredeyse dörtte 1'i üniversite mezunudur. Resmî olarak 1 milyon üniversite mezunu işsiz durumdadır. Türkiye'nin büyük şirketleri 3-5 üniversite dışında hiçbir üniversiteden mezun kabul etmedikleri gibi yurt dışında eğitim görmüş gençleri tercih etmektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın.
METİN ERGUN (Devamla) - Bugün Amerika'nın, İngiltere'nin vasat bir üniversitesinden mezun olmak bile Türkiye'de daha çok kapı açmaktadır. Çünkü maalesef dünya sıralamasında ilk 500 üniversite arasına bir tane devlet üniversitemiz bile girememektedir.
Sayın milletvekilleri, üniversiteler bir ülkenin lokomotifidir, üniversitelerimiz ne kadar güçlü olursa ülkemiz de o kadar güçlü olur.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)