GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:29.05.2019

TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Mübarek ramazan ayını uğurladığımız günlerdeyiz. Ramazan ayının bize hatırlattığı en önemli kavramlardan biri de israf etmemek, az ile yetinmektir. İslam'ın ferdî ve toplumsal hayatla yakından ilgili emirlerinden biri de israfın kötü olduğudur. İsrafın tüm inanan insanlara haram oluşu ayet ve hadislerle de sabittir. Araf suresinin 31'inci ayetinde der ki: "Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz çünkü Allah, israf edenleri sevmez." Tarihe baktığımızda birçok toplumun ve devletin lüks, israf, saçıp savurma, aşırı tüketim, gösteriş ve kibir yüzünden batmış olduğunu görüyoruz. Bu unsurlara son yıllarda ülkemizde çokça şahit oluyoruz ve yaşıyoruz da. Saray aynı, refahı öldüren lüks, israf ve şatafat aynı, orduyu zayıflatan istibdat aynı, artan ve yetmeyen vergiler aynı, yıkılan bürokrasi yerine aranan ithal beyinler aynı, kibir aynı, gaflet aynı, alevler içinde ev, üst katında ziyafet.

Ülkemizin geldiği duruma bir bakalım. Neyi nasıl anlatayım bilemiyorum ama "ejder meyveli smoothie" desem kilosu 4 bin lira olan beyaz çay davacı olacak. Araç filosu desem 500 milyon dolarlık uçağın hatırı kalacak. Lüks ve şatafattan bahsedip sarayı konuşmamak da olmaz tabii. Hani şu örtülü ödenek dâhil bir dakikalık masrafı 12 bin lira, bir yıllık masrafı 6 milyar 480 milyon lira olan içi danışmanların danışmanlarıyla dolu olan meşhur ak saray. Bahçesindeki hurma ağaçları krizin hanelere ateş düşürdüğü 2019 kışında çok üşümüş müdür acaba diye sormak geliyor içimden. Kaymakamlarımız altın varaklı makam odasında oturuyor, valilerimiz deri yataklı VIP araçlarda geziyor. Bu da yetmiyor, yakın bir zamanda İçişleri Bakanımız bir valiye 1,7 milyonluk makam aracı gönderiyor ve vali de çıkıp "Arabayı bize devletimiz verdi." diye açıklama yapıyor. Belediyelerinizin zarar ve yolsuzluklarını anlatmaya gerek bile yok. Belediyelerden bakanlıklara, valiliklerden saraya kadar her kurum lüks, şatafat ve israf makinesi olmuş durumda. Emekliliğe ayrılmış eski siyasetçilerinizi banka yönetim kurullarından, siyasetinize koşturan partililerinizi belediyelerden, danışacak vakit bulamayacağınız kadar çok danışmanı da saraylarınızdan maaş sahibi ediyorsunuz.

On ayda kişi başına millî gelirimiz yüzde 19 azaldı. Enflasyon yüzde 27'ye, faizler yüzde 32'ye çıktı. Kayıtlı işsiz sayımız yüzde 43 arttı. Bütçe açığı 30,3 milyar liradan 103 milyar liraya kadar çıktı. İstanbul seçimlerinin yenilenmesi neticesinde meydana gelen kur artışının maliyetleri hesaplandı geçenlerde. Hesaba göre millî gelirin dolar cinsinden karşılığı 70-80 milyar dolar eridi. Her bir vatandaşın sırtındaki dış borç yükü 3-4 bin lira arttı. Şirketlerimize çıkarılan fatura ise yüzlerce milyar lira. Kendi vatandaşı bile olmayan Suriyeliye milyarlarca doları savuran bonkör Hükûmetimize koca İstanbul için bu maliyet büyük gelmiyordur tabii ki. Millet huzursuz, seçimle değil, geçim derdiyle uğraşılsın istiyor. Mutfaklarda yangın var; pahalılık, yoksulluk, işsizlik iyice artmış vaziyette.

Ülkenin iç ve dış sorunları inanılmaz ölçülerde ciddileşti ama biz hâlâ seçim kavgasıyla yiyoruz birbirimizi. Haksızlık, usulsüzlük, yasa tanımazlık öylesine aldı başını gitti ki yaptığınız seçimin de bir kıymeti yok artık. Ama öyle böyle, hedefsiz, savruk, aklımıza esen kararlarla, günlük değişen gündemlerle de bu durum daha fazla gitmez diye düşünüyoruz. Adı olmayan sistemin testisi çatladı bir kere, artık ne yapsanız su tutmaz, yapıştırmaya fazla dayanmaz bu testi. Ayakta kalma zamanını uzatırsınız belki ama daha uzun olmaz. Haksızlıklara, adaletsizliklere, aklına estiği gibi ülke yönetimine karşı tepkiler giderek artmakta.

Ve ben inanıyorum ki daima sevgi, birlik ve kardeşlik kazanacak. "Biz toprakları değil, gönülleri fethetmeye gidiyoruz." diyerek İstanbul'un fethini gerçekleştiren Fatih Sultan Mehmet Han'ı ve aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Şunu unutmayalım, diyorum ki: Her şey iyi olursa her şey çok güzel olacak diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)