| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 29.05.2019 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba kanun teklifinin 7'nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle, MTA'nın, uhdesindeki arama ruhsatlarını bölerek aynı alan için Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünden birden fazla yeni ruhsat talep edebilmesi ve bu talebin yerine getirilebilmesi kararlaştırılmaktadır. Kendileriyle görüştüğüm Sayın MTA Genel Müdürü ve danışmanının konuyla ilgili açıklamaları şöyledir: "Biz onlarca hektarlık alanda arama yapıyoruz, bu da yıllarca sürmektedir. Bir alanda tespit edilen değerin ekonomiye kazandırılması için yıllarca beklemek yerine, araması tamamlanan kısmın ekonomiye kazandırılması, buradaki madenin çıkarılması, geri kalan tarama alanı için ise yeniden ruhsat alınması gerekmektedir." Buna örnek olarak da Polatlı'da 9.600 hektarlık bir alanda arama yaptıklarını, burada 716 hektarda sodyum sülfat çıktığını, hepsini tamamlamak için uğraşsalardı yılların geçeceğini, dolayısıyla bu kısmı bölerek ekonomiye değer kazandırdıklarını, kalan kısmı yine aramaya devam edeceklerini söylediler. MTA yetkilileri havza madenciliği yerine dar alanda madencilik yapılınca alınamayan madenin büyük bir sorun yaratmayacağını söyleseler de mevcut Hükûmetin şimdiye kadar yarattığı güvensizlik her şeye kuşkuyla bakmamıza neden olmaktadır.
Madenler bir ülkenin doğal zenginliğidir ve o ülkede yaşayan herkesin o madenlerden yararlanma hakkı vardır. Sömürge devletlerinde halkın yaşam biçimine müdahale edilemediği hâlde madenlerinin tamamına el konulmaktadır. Totaliter rejimlerde ise yöneticilerin göz diktiği kaynakların başında madenler gelmektedir. Demokratik ülkelerde çıkarılan kanunlar alabildiğine sade, şeffaf ve herkese eşit mesafede olacak şekilde hazırlanır. Ülkemizde ise 1985 yılında yürürlüğe giren 3213 sayılı Maden Kanunu'muz, yüz seksen yedi ayda 186 kez değişen İhale Kanunu gibi, 2002 yılından itibaren 14 kez değişikliğe uğratılmıştır. Bu değişikliklerin birçoğunun açıklamasını kanun teklifinde imzası bulunan kıymetli milletvekillerimiz bile evrensel değerlerle izah edemezler.
Örneğin, görüşülmekte olan 47'nci madde 2004, 2007, 2010, 2015, 2017, 2018 yıllarında değişikliğe uğramıştır. Hatta en son üç ay önce bir değişiklik daha yapılmıştır. Bu kadar izah edemediğiniz değişiklikler sonucunda kamuoyunda Maden Kanunu'nda yapılacak her değişiklik için "Gözden kaçırdıkları bir rant var, onun için uğraşıyorlardır." algısı oluşmuş durumdadır. Nitekim, 2004 yılında yapılan düzenlemeyle MTA'ya izinsiz ve sınırsız arama yetkisi verilmiştir. 2007 yılındaki değişiklikle MTA'nın buluculuk hakkı düzenlenmiş, 2010 yılındaki düzenlemeyle ise MTA'nın buluculuk hakkını kazandığı sahaları devretmesi, hatta ruhsat müracaatına kapatılan alanlarda dahi arama yapılabilmesi düzenlenmiştir. Yine 2010 yılında MTA'nın bulduğu bu madenlerin Cumhurbaşkanının izniyle devredilmesi düzenlemelerinin yapılması tüm bu olumsuz algıları güçlendirmektedir.
3213 sayılı Maden Kanunu'nda yapılacak bu düzenlemenin geri çekilerek adil, şeffaf ve anlaşılabilir şekilde düzenleme yapılmasını, tüm müteşebbislerimizin eşit şartlarda önlerinin açılacağı mevzuat düzenlemesi olmasını diliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)