| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 29.05.2019 |
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Dün bu Mecliste bir tartışma oldu, düzeyli bir tartışmaydı, ben de ona değinmek istiyorum. Kanun ve kılıçla ilgili burada bir tartışma oldu. Şimdi, Kur'an-ı Kerim'in Hadid suresi var, Hadid suresinde "Biz kitabı ve mizanı indirdik adaleti uygulayasınız diye." der "Kitabı ve teraziyi indirdik adaleti uygulayasınız diye." Daha sonra da devam ediyor "Bir de demiri indirdik." diyor yani "...kılıcı indirdik."
Şimdi, eğer önce demir zikredilseydi kitap ve mizan yani terazi kılıcın emrine girmiş olacaktı ki bunun adı tahakküm, bunun adı faşizm, bunun adı despotluktur. Eğer kılıç, kitap ile terazinin arasına girmiş olsaydı, o zaman kanun dediğimiz şey kılıç tarafından parçalanırdı ki kanun yapmanın, kanun peşinde mücadele etmenin yine bir anlamı kalmazdı ve mizanın da, kanunun da yine kılıcın emrinde, yine gücün emrinde kalması mukadder olurdu. Bundan dolayı, dikkat ederseniz esas mesele kamu için, kamunun yararı için yapılan hizmetler ve kanunlardır.
Bakınız, İslam tarihinde ilk önce Emevîler Dönemi'nde, Muâviye Dönemi'nde "kamu malı" yerine yani "beytülmal" tabiri yerine "Allah malı" tabiri kullanıldı ki Ebu Zer'in ilk itirazı, ilk mücadelesi işte o andan itibaren Muâviye'ye karşı başladı. Neden? Çünkü Allah adına "Allah malı" diyerek kendisinde bir tasarruf hakkı gördü Emevi muktedirleri ve dediler ki: "Artık bu bir kader meselesidir. Biz Allah adına bunların tasarrufunda bulunuyoruz ve siz de bu kadere inanmak mecburiyetindesiniz." Yanlış kaderciliğin, yanlış kader inancının, işte, tarihi oradan başlar ve "cebriye" dediğimiz akım o günden itibaren inancı, dini iktidarın emrine sunarak o şekilde gücünü kaybettirdi ve o "mizan" dediğimiz, "kitap" dediğimiz, "adalet" dediğimiz inancın ruhu o gündür bugündür muktedirlerin emrine girdi.
Buna niçin değindim? Şimdi, mevcut kanunlarla ilgili yapılan düzenlemeler, yapılan müdahaleler, yapılan çalışmaların temelinde bu kamu hizmeti yatmaktadır ki buna Kur'an "Nas" diyor, Nas. Yani insanın yani halkın emrinde olması lazım. Kur'an'ın son suresi Nas suresidir, son ayeti de "Nas"la biter. Halkın emrinde, halkın hizmetinde olan şey âdeta Hakk'ın da yeryüzündeki bir görünüşü ve bir mevcudiyetidir diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, yapılan kanunların, yapılan çalışmaların adil olmasını diliyorum ve son söz olarak diyorum ki Kur'anî bir gerçek olan "Zalim sen de olsan, anan da olsa, kardeşin de olsa, baban da olsa, onun karşısında; mazlum ise düşmanın dahi olsa onun yanında yer alacaksın" emrine istinaden, hep beraber mazlumların yanında olmak dileğiyle saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Hayırlı akşamlar diliyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)