GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:87
Tarih:11.06.2019

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben Yeni Yaşam gazetesinin imtiyaz sahibiyim. Gazete hakkında herhangi bir toplatma kararı yok, herhangi bir karara bağlanmış bir durum yok, bir yargı kararı yok, buna rağmen Yeni Yaşam gazetesinin tutsakların birbiriyle haberleşme ihtimaline binaen herhangi bir hukuki gerekçesi olmadan cezaevlerine girmesi engellenmiş durumda. Buna ilişkin sorularımızı sorduk, inşallah çıkmaz ayın çarşambası olmadan sorularımıza cevap alacağız.

Değerli arkadaşlar, cezaevleri ülkelerin demokratik kalitesini gösteren yerlerdir. Cezaevlerinde ne kadar insan kalıyor, bunlar hangi suçlardan dolayı cezaevindeler ve nasıl cezaevinde yatıyorlar sorularının cevabı ülkenin demokrasi kalitesini gösteriyor. Bakın, 800 çocuk var cezaevinde. AKP'nin on yedi yıllık döneminde 3.500 hasta tutsak hayatını kaybetti ve yine, bine yakın hasta tutsak -ki bunlar ciddi hayati risk içerisindeler- şu anda cezaevlerinde. Cezaevlerinde özellikle politik tutsaklara dönük bir tür düşman hukuku uygulaması söz konusu yani cezaevinde yatan o ülkenin vatandaşı değil, bu sebeple de düşman hukukuna maruz bırakılarak deyim yerindeyse tutsaklık içerisinde bir başka tutsaklık işkencesi yaratılmak suretiyle bir tür hesap sorma biçiminde bu süreç devam ediyor. Hakkında toplatılma kararı olmayan kitaplar içeriye verilmiyor. Örneğin Ayşe Düzkan benim gazetemin yazarıdır, kendi yazdığı makalesini cezaevinde Yeni Yaşam gazetesi gelmediğinden dolayı okuyamıyor. Kelepçeli muayene yine en önemli insan hakları ihlallerinden bir tanesi. Askerî garnizonmuş gibi ayakta sayım dayatması, çıplak arama -ki son derece onur kırıcı bir saldırı yöntemi, bir işkence yöntemi- bütün cezaevlerinde yoğun biçimde uygulanmakta. Belki duymuşsunuzdur, "süngerli oda" diye çığlığınızın dışarıya ulaşmasını, başka mahkûmlar tarafından duyulmasını engelleyen, etrafı süngerle kapatılmış işkencehaneler var. Belki duyan olmuştur, gören olmamıştır belki ama duyan olmuştur. Cezaevlerinde bunlar yaygın olarak arkadaşlar yürürlükte.

Şunu üzülerek ve utanarak söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti cezaevlerinde kötü muamele ve işkence kurumsallaşmış durumdadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Açlık grevleri sebebiyle ziyaret ettiğimiz, hayati bakımdan risk taşıyan 4 bin civarında tutsağı deontolojik olarak ve bilimsel olarak, tıp deontolojisi açısından ve tıp bilimi açısından gerekli müdahaleler hâlâ yapılmış durumda değil ve bu hayati riskin giderek boyutlandığını üzülerek ifade etmek istiyorum. AKP'yse önümüzdeki beş yılda 193 cezaevi açmak suretiyle, sözüm ona cezaevlerinin içerisinde olduğu sorunu yok edecek, bu meseleyi çözümleyecek.

Değerli arkadaşlar, ne kadar çok cezaevi açarsanız o kadar çok tutsağı içine doldurursunuz, böyle bir zihniyetle, Terörle Mücadele Kanunu denen ucube, temel hak ve özgürlüklerle, uluslararası anlaşmalarla uzaktan yakından alakası olmayan bu ucube ortadan kaldırılmadan, Ceza Kanunu insanî esaslar temelinde yeniden yapılandırılmadan, hele OHAL kanun hükmündeki kararnamelerinin âdeta bir yasaymış gibi sürgit devam ettiği koşullarda cezaevlerini boşaltmak mümkün değildir.

Bu söylediklerimde abartı yok, çok daha fazlası var. Ben bunların canlı tanığıyım, çok merak eden varsa abartı olduğuna ilişkin, kuliste de görüşebiliriz. Türkiye cezaevlerinde -tekrar üzülerek ifade ediyorum- kötü muamele ve işkence almış başını gidiyor.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)