GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:89
Tarih:13.06.2019

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kamu-özel iş birliği projeleri esasen 1980'lerin hemen sonrasında dünyada gündem olmaya başladı. Çünkü İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan Keynesyen iktisadın artık tıkandığını düşünen kapitalist ideologlar bunun yerine bir alternatif olarak neoliberal politikaları ikame ettiler. Neoliberal politikaların en önemli başlıklarından hatta temellerinden bir tanesi de özelleştirmeydi. Özelleştirme, esnekleştirme, kuralsızlaştırma gibi önemli konularda çalışma hayatını yeniden düzenleyen, sermaye hareketlerini yeniden düzenleyen ve esas olarak da devletin piyasaya müdahalesini gereksiz ve anlamsız görerek bütün piyasa hareketini sermayenin kendi başına yapabileceğini öngören bir tahayyüldü, tabii şu anda bu çökmüş durumda. İşte kamu-özel ortaklığının esbabımucibesi tam da buraya dayanıyor. Dolayısıyla aslında bu, sermayeye kaynak aktarmanın bir yöntemi olarak, neoliberalizmin öngörülerinden bir tanesi olarak gündeme geldi yoksa sermaye de bu işi yapabilirdi, o sebeple bunların ittifak içerisine girerek bir işi yapmaları biçiminde olmadı. IMF ve Dünya Bankasının bizim gibi az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere dönük olarak yazdığı reçete bu temel esasa dayalıydı. Yani kamu kaynaklarının sermayeye bir şekilde devri ve sermayenin bu sayede yeni bir sermaye birikim rejimine yönelmesiydi esas olan. O sebeple, eğitimden sağlığa kadar her şeyin paralı hâle getirilmesi dünyada gündeme geldi; Türkiye'de, Arjantin'de, Brezilya'da ve buna benzer ülkelerin tümünde.

Şimdi, bu derin bir mesele, ciddi bir ekonomi, politik geri planı var, zaman müsait değil bunlara değinmek için. Ancak bunun bir boyutu olan kent hastanelerine, şehir hastanelerine değineyim.

Şimdi, 18 şehir hastanesinin sözleşme değeri 10,6 milyar dolardı arkadaşlar, yirmi beş yılda 30,3 milyar dolar ödenmesi taahhüt ediliyordu. Bu, daha sonra kurulacak olan şehir hastaneleri de dikkate alındığında, 2050 yılına kadar bütçeye 50 milyar dolar gibi devasa bir yük yüklemiş olacak ne yazık ki. Oysa, 18 şehir hastanesi için 2018 yılında öngörülen 2,6 milyar liralık giderle memlekette 150 yataklı ve tam teşekküllü 64 hastanenin kamu eliyle yapılması mümkündü, hiç kimseye de 5 kuruş borçlanmadan, hiç kimseye de minnet etmeden kamunun bunu yapması mümkündü. Bu bir zorunluluk değil, bu ideolojik bir tercihti. AKP'nin on yedi yıllık ve daha önce de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin.

RIDVAN TURAN (Devamla) - AKP öncesinde de IMF ve Dünya Bankasına dayanarak reçeteyi oluşturmuş olan Kemal Derviş'ten bu zamana kadar bu bir ideolojik ve siyasi tercihti, iktisadi bir tercihti, bunun sonucunda böyle bir noktaya geldik. Uzun uzun okumayayım ama Sayıştay raporu diyor ki: "Şehir hastanelerinin yapım sürecinde, ihale sürecinde, anlaşma çerçevesinde, ödeme formüllerinde kamu zarara uğratılmıştır, sermayeye rant devşirilmiştir." Sayıştayın 2018 yılında açıkça raporu var yani Sayıştay yolsuzluğu bu anlamda belirlemiş durumda.

Size ilginç bir şey söyleyeyim arkadaşlar, şunu bilmiyorduk: Gerçekten, Sağlık Bakanlığıyla yapılan sözleşmenin içeriğinin ne olduğuna tam olarak vâkıf değildik. Fakat Tabip Odası olarak açtığımız dava sonucunda bu kurumların, şehir hastanesi yapacak o meşhur 5'linin, aynı zamanda, yıkılan kamu hastanelerinin de onlara, o 5'liye bedelsiz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Turan, bitirelim.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Bitiriyorum, son cümlem.

BAŞKAN - Tamam.

RIDVAN TURAN (Devamla) - ...bilabedel devriyle, orada AVM, vesair gibi iştiraklerde bulunmaları bedelsiz olarak kayıt altına alınmış. Biz Tabip Odası olarak dava açtığımız için bunu biliyoruz, kim bilir bilmediğimiz daha neler var Dolayısıyla, bu konuda ciddi bir eksiklik var, ciddi bir yolsuzluk var; bunu bütün halkımızın takdirine sunuyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)