GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:90
Tarih:18.06.2019

AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben izin verirseniz işin teknik boyutuna girmeden yasa teklifinin bütünü konusunda bazı gözlemlerimi paylaşmak isterim sizlerle.

Biz NATO'ya kaç senesinde üye olduk? 1952. Yani altmış yedi senedir bütün savunma bakanları, bütün genelkurmay başkanları hep aynı cümleyi söylediler: "Biz NATO'nun 2'nci büyük ordusuyuz." Bitti. Sayın Hulusi Akar, bu cümleyi son kez telaffuz etmiş Savunma Bakanı olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihine geçecek. Sayın Bakan, siz kurtardınız, bu size nasip olmadı, şükredin. Çünkü bu sayıyla sizin kaçıncı sıraya geleceğinizin hesabını dahi yapmak mümkün değil bugün.

Aranızda NATO'da çalışan var mı? Yok. Ben yedi sene çalıştım. Sayın Bakan, belki MC161'i duymuştur, duymadıysa da şaşmam. Tabii, NATO'nun burada bütün gizliliklerini açacak, ifşa edecek değilim ama MC161 çalışması, NATO'nun tehdit algılamasını belirleyen, bu algılama temelinde savunmayı gereken düzeyde tutmak için alınması gereken tedbirlere ışık tutan bir belgedir. Bu belge temelinde her ülke, olası tehditler karşısında hem ulusal bekasının hem de NATO coğrafyasının savunmasının gereklerini belirler. Eksiklerin nasıl telafi edileceği de analiz edilir. Zafiyetler varsa telafisi için ne gibi mali kaynakların NATO altyapı projelerine kaydırılacağı belirlenir.

Bu yasa teklifi sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerî varlığının yiyeceği tırpan sonrasında ne içeride ne dışarıda kimseye dönüp artık "Biz tehditle karşı karşıyayız, beka sorunumuz var." diyemeyeceksiniz. Derseniz de "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?" diyecekler size. NATO'nun altyapı projelerine kaynak istediğinizde de sizin ihtiyaçlarınızın öncelikler listesinde olmadığını göreceksiniz. Kısacası, bu yasa teklifi Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine yerleştirilen bir saatli bombadan başka bir şey değildir.

Mesele sadece eratın terhis edilmesi, sayısının azaltılması değil, onu azalttığınızda subayları da azaltacaksınız -yani burada subay arkadaşlarınız var- onların da sayısı gidecek aşağıya.

Ben şu ana kadar söylediklerimi bu yasa teklifinin müellifleriyle bir ortamda bir arada olduğumda sordum, bunun NATO'ya etkileri nedir dedim, bana şaşkın şaşkın baktılar; şaşkın şaşkın baktılar çünkü bunun o cephesini hiç incelememişler. İncelememeleri de normal çünkü orada oturan arkadaşlarımız insan kaynaklarından sorumlu, bu yasa teklifine "işin stratejisi" boyutuyla bakan insan olmamış. Dolayısıyla ben bunu okuduğumda bunun Silahlı Kuvvetler içinde yatay bir değerlendirmeye tabi tutulmadığı kanaatine vardım.

Biliyorsunuz, Türkiye'de AKP iktidarı döneminde "Türkiye'nin Orta Doğululaştığı" diye bir kavram, hatta "Araplaşma" diye de bir kavram tartışma konusu oldu. Bu yasa teklifiyle bir adım daha öteye gittik; Orta Doğululaşmayı bıraktık, Orta Asyalılaşma aşamasındayız biz bu yasa teklifiyle birlikte. Niye? Orta Asya'da savunma bakanlığı yazar, genelkurmay başkanlığı yazar; adam vardır, savunma bakanı da vardır, genelkurmay başkanı da vardır, işlevleri yoktur. Orta Asya'da ordu yoktur. Niye ordu yoktur? Rahmetli Süleyman Demirel bir toplantıda, Türki Cumhuriyetler toplantısında ağabey olarak bunlara tavsiyelerde bulundu: "Ordunuzu güçlendirin, sanayinizi güçlendirin, ekonominizi güçlendirin." vesaire vesaire, nasihatler etti. Aradan bir sene geçtikten sonra aynı adamlarla yeniden başka bir toplantıya geldiğinde "Ne oldu?" dedi, işte "Onu yaptık, bunu yaptık, şunu yaptık..." Hiç "ordu" lafı yok. Süleyman Demirel "Ne oldu orduya?" dedi, ne cevap aldı biliyor musunuz: "Biz ondan vazgeçtik." dediler. "Niye vazgeçtiniz ya? Bu "millî" kavramının en temel şeyi." "Yok, soya çekimden dolayı bunlar darbe yapar." dediler. Onun için Orta Asya'da ordu yoktur, onun yerine polis vardır. Sizin bu düzenlemeniz çerçevesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sayısı İçişleri Bakanlığının emniyet kuvvetlerinin sayısının altına inecek. Bunun da adı "Orta Asyalılaşma"dır.

Şimdi, tabii, şöyle bir başka sorunla da karşılaşacağız: 20-25 yaş bandındaki insanların bu parayı nasıl ödeyeceklerini bilmiyoruz, ödeyemeyecekler veya bir yerden bulup buluşturacaklar. Terhis belgelerinde ne yazacak biliyor musunuz: "Babam sağ olsun." Otomobillerin arkasında yazılan şey şimdi terhis belgelerine yansıyacak.

Bütün bunları anlatıyorum, başka bir sebebi de var bunu söylememin: Altı ayda, bir askere ölmeyi öğretemezsiniz; ölmeyi de öğretemezsiniz, ölmemeyi de öğretemezsiniz. Dolayısıyla asker sayısını tuttursanız dahi, kalitesini tutturamayacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erozan, sözlerinizi tamamlayın lütfen.

Buyurun.

AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Dolayısıyla "Biz seferberlik ilan ederiz; yirmi dört saatte, kırk sekiz saatte bunu temin edebiliriz." diyebilirsiniz ama günümüzün savaşlarında kırk sekiz saatte savaşlar bitiyor, başlamadan bitiyor.

Dolayısıyla bizden söylemesi ama isterseniz, siz, her şeyi bildiğini iddia eden birisini dinlemeye devam edin.

Teşekkür ederim. Saygılarımla. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)