GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:91
Tarih:19.06.2019

AYLİN CESUR (Isparta) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

17 Haziran 2019, 9'uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in 4'üncü ölüm yıl dönümüydü. Ebediyete intikalinin ardından İslamköy'de yapılan devlet törenine hem aramızdan, Meclis Genel Kurulundan hem Meclis dışından katılan tüm siyaset ve devlet adamlarına, milletimizin her kesiminden, memleketimizin her köşesinden gelen Demirel sevdalılarına huzurunuzda teşekkürlerimi sunuyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza yüce Allah'tan rahmet diliyor ve şükran sunuyorum.

Askeralma Kanunu Teklifi'nin 31'inci maddesi için verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım.

Türkiye çok önemli bir süreç yaşıyor; her şey, herkes İstanbul seçimlerine odaklanmış vaziyette ve biz Askeralma Kanunu'nu görüşüyoruz. Aylardır bana ve aslında burada bulunan tüm milletvekillerine sürekli bu konuda çözüm bekleyen sorunlar iletiliyor, en çok da iki başlık altında toplanmış bunlar: Bir tanesi "Yirmi bir gün şartı kaldırılacak mı?" İkincisi "Tek tip askerlik kanunu ne zaman çıkacak?"

Şimdi, kanun teklifinin görüşülmesi elbette yerinde ama tam da seçim öncesi Genel Kurula gelmesi bir tesadüf değil, o da belli. Kamuoyunun beklediği düzenlemeleri yapmak yerine yapılıyor algısı yaratmayı tercih ettiğiniz bu kanun teklifiyle de ülkenin ihtiyacı olanın, milletin beklentisi olanın yerine İstanbul seçiminin iptaliyle toprağa gömdüğünüz demokrasinin üzerine toprak atmış oluyorsunuz. Kanun teklifi önümüze geldiğinde, milletin beklentisi ve çağdaş adımlar atılması yerine iyi olan her şeyimiz gibi ordumuzu da küçülttüğünüzü gördük. Yapılacakların zararlarını günlerdir anlatıyoruz, yapılması gerekli düzenlemeleri de anlatıyoruz. Aslında burada çok güzel konuşmalar yapıldı. Sayın Milletvekili Mehmet Ali Çelebi 18 Haziran günlü konuşmasında belirttiği gerekli düzenlemelerle aslında buradaki herkesin ortaklaşa takdirini de kazandı ve çok önemli, güzel şeyler söylendi Genel Kurulda.

Şimdi, yapılacak düzenlemeler belli aslında değerli milletvekilleri. Vatandaşlarımızın çoğu da her gün şaşkın bir şekilde ortaya çıkan müsamerelere ve suni hadiselere bakıyorlar ve kaygı dağları aşmış, artık memleket huzur istiyor ve vatandaşlarımız, sırf seçim var önümüzde diye her gün birine tanıklık ediyor bugün burada az evvel Genel Kurulda yaşadıklarımızdan bir tanesi gibi.

Şimdi, bütün millet seçim odaklı olarak huzur bekliyor. Size bir örnek vereceğim: Bizim Isparta'nın Gelendost'unun bir köyünden beni biraz önce, Genel Kurula gelmeden önce yaşlı bir büyüğümüz aradı, köylü vatandaşımız -ismini ve köyünü vermeyeceğim, başı sıkıntıya girmesin diye- yaşı 90'ların üzerinde olan bu vatandaşımız diyor ki: "Sayın Vekilim, ben hayatım boyunca sol partiye oy vermedim, iyi bir Türk vatandaşı olarak hep sağ görüşlü partilere oy verdim ama siz gidin, çalışın, çabalayın da Allah aşkına şu İmamoğlu'na kazandığı seçimi tekrar kaybettirmelerine izin vermeyin." (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, yaşlı vatandaşımız: "Memleket yanıyor, para pul yok ama sorun para da değil, biz parasız yaşarız, yaşadık zaten bunca yıl ama artık huzur yok be kızım! Geçmişte AK PARTİ'ye oy vermiştim. Ben bu veballe bu dünyadan göçmeden Allah aşkına bu milleti bunlardan kurtarın." dedi telefonda. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, bu telefonlar o kadar çok fazla geliyor ki ve milletimiz o kadar bunalmış durumda ki Türkiye'nin her yerinden gelen bu talepleri göz ardı edemeyiz. Isparta'nın Gelendost'unun bir köyünden gelen bu vatandaşımızın sesini duyun lütfen. O ne diyor aslında biliyor musunuz? O diyor ki: "Türkiye 2013 yılında ilk kez beliren ve 2018 yılındaki ani sıçramayla artık inkâr edilemez bir duruma dönüşmüş olan döviz kuru krizi yaşıyor." Aslında köylü büyüğümüz diyor ki: "2002'de AK PARTİ iktidarı öncesinde cari dengemiz yıllık yalnızca 600 milyon dolar açık verirken o günden bugüne her yıl ortalama 36 milyar dolar açık çıktı ve on yedi yılda toplam cari açığımız 600 milyar dolar oldu, insaf!" Aslında bu vatandaşımıza biraz daha tercüman olayım ben, diyor ki: "Uluslararası camiada Türkiye'nin ve şirketlerinin borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği tartışılır hâlde. Öyle yurt dışından gelen milyarlarca dolar yolsuzluklara..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Cesur, tamamlayın lütfen.

AYLİN CESUR (Devamla) - "...ve önemli bir kısmı plansız projelerle betona gömüldüğü için, Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre ülkemizin dış borcu 445 milyar dolar yani cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamlarını yaşıyor." diyor. Hâlbuki sürekli dile getirdiğiniz 2002'deki toplam borcumuz yalnızca 130 milyar dolar. Üstelik henüz TEKEL, TELEKOM, PETKİM, ERDEMİR, TÜPRAŞ gibi cumhuriyetin yarattığı nice varlıklar satılmamıştı; Keban Barajı, Atatürk Havalimanı, Boğaziçi Köprüsü gibi büyük, dev eserler de bu 2002 öncesinde yapılmıştı.

2002 ve 2019 arasında hiç mi bir şey yapılmadı? Elbette yapıldı. Kim gelse zaten yapılacak olan, başlanan projeler elbette devam edecekti ama asıl yapılan ne oldu, biliyor musunuz? Ve tarih buna yüz sene sonra uzaktan baktığımızda, bu dönemin adını böyle yazacak: Bu dönem maalesef, Türkiye Cumhuriyeti'nin talan ve savurganlık dönemidir. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Talan değil, yalan.

AYLİN CESUR (Devamla) - Şimdi, bu bir süreçtir ve geldiğimiz yerde durduğumuz durum şu: IMF anlaşmasının ufukta belirdiği 2020'lerdir ama siz "Algıyla çözeriz nasıl olsa." diyorsunuz ya...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Cesur...

AYLİN CESUR (Devamla) - Sözlerimi tamamlayabilir miyim? Çok kısa, bir cümle söyleyeceğim kayda geçsin diye.

BAŞKAN - Sayın Cesur "Hemşehrilikten kıyak geçti." derler.

AYLİN CESUR (Devamla) - Hemşehrilik kontenjanı.

BAŞKAN - Buyurun.

AYLİN CESUR (Devamla) - Başkanım, teşekkür ederim.

Yakın zamanda öğrendik ki Merkez Bankasının bile kasasında dış yükümlülükleri düşürdüğünüzde döviz neredeyse kalmamış. Yetmedi "Faiz lobisini yendik." dediniz, bir baktık ki Hazine iki yıllık devlet tahviline yüzde 26 faiz öder olmuş ve vatandaşlarımız yaşanan dolar kuru patlamalarına Hükûmet mâni olamayınca kendilerini koruyabilmek için her dakika doları takip eder hâle gelmişler. Ve kriz özel sektörde büyüdükçe yüksek işsizlik sorunu baş göstermiş. Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsizlik rakamları; 4,7 milyon TÜİK verilerine göre ama yedi yılda aslında işsiz sayısı 2 milyon artmış ve gerçek işsiz sayısı aslında 7 milyon civarında. Şimdi, en temel ihtiyaçlar olan içecekler, yiyecekler, sebze meyve 5 katına çıkmış.

Ben artık saymaya devam edemeyeceğim, vaktim yok ama beni arayan büyüğün endişelerini reçete yazarak, neler yapılırsa Türkiye düzelir, düzeltilir, bir sonraki konuşmamda arz edeceğim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum ben. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.