| Konu: | Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 19.06.2019 |
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her ne kadar iktidar partisi kabul etmek istemese de bizler, her birimiz tüm Türkiye'yi temsilen burada bulunuyoruz. Sadece mensubu olduğumuz partinin ve seçim bölgelerimizin milletvekilleri değiliz, sadece partimize ve seçim bölgemize karşı sorumlu değiliz; tüm Türkiye'ye karşı, hatta bu çatı altında görev yapan farklı partilerden milletvekillerine karşı da yükümlülüklerimiz var. Ben, bu görev bilinciyle AK PARTİ'li arkadaşlara bazı uyarılarda bulunmak istiyorum. Yoksa kendilerinin, şu yaşadığımız günleri doğru tahlil ederek demokrasinin, hukukun ve İslam dininin emirlerinin gereğini yapacakları yok gibi görünüyor.
Sevgili AK PARTİ'li arkadaşlar, yaşadığımız şu günleri ileride evlatlarınıza nasıl anlatacaksınız? Her uygulamanın, her açıklamanın demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçtiğini görmüyor musunuz? Sadece yerel seçimlere, hatta sadece İstanbul'a bakalım. 31 Mart öncesinde beka diye kendinizden olmayan herkese terör örgütü üyeliğini yaftaladınız. Milleti ayrıştırdığınızı, birbirine düşman ettiğinizi görmek istemediniz. Milletimiz size sandıkta bir ders verdi ancak bu dersi de görmek istemediniz. Anadolu Ajansının imza attığı rezilliği görmezden geldiniz. Daha oylar YSK sistemine girmeye başlamadan "Seçimi kazandık." açıklaması yaptınız. "3 bin oyla biz kazandık." dediniz. Sabaha karşı YSK sistemine göre Ekrem İmamoğlu 24 bin farkla önde çıkınca "Koskoca İstanbul seçimleri sadece bu kadar farkla kazanılamaz, İstanbul'u yönetmek için daha büyük fark gerekiyor." dediniz. Bir yandan "Seçim daha bitmedi." derken diğer yandan "Seçimi biz kazandık." diye tüm İstanbul'u afişlerle donattınız. İtiraz üzerine itirazlarda bulundunuz. "Hiçbir şey olmadıysa bile muhakkak bir şey oldu." diyerek oyları saydırdınız da saydırdınız. Fark kapanmayınca İstanbul'un en önemli ilçelerinden biri olan Büyükçekmece'yi binlerce polisle bastınız, bula bula kendi adayınızın ikamet adresi olarak gösterdiği adreste onlarca kişiyle birlikte kaldığını buldunuz. Hatta, ekibinizde yer alan bazı isimlerin, içinde bırakın evi, dükkânı, depoyu, ağaç bile olmayan arsaları ikamet olarak gösterdikleri çıktı ortaya. Tam bu sırada, çok değerli belediye başkan adayınız kimin hangi partiye oy vereceğinin soyadından anlaşıldığını söyledi. Bu müthiş buluşun mucidiyse Vakıfbanka Yönetim Kurulu üyesi yapıldı, kime ne kadar kredi vereceğini soyadından tahmin edecektir umarım.
Evet, oylar sayıldıkça sayıldı ama istediğiniz olmadı. Ekrem İmamoğlu'na kazandığı seçimin mazbatası on yedi gün boyunca verilmedi. İmamoğlu seçildikten sonra, YSK tarafından atanan "Sandık kurulu başkanlarında usulsüzlük var." diyerek seçimleri iptal ettirdiniz. Sayın Ekrem İmamoğlu "Öğrenci abonmanlarını 40 lira yapacağım." dedi, "Kimin parasını kime veriyorsunuz?" dediniz. "Suyu indireceğim." dediğinde "Hesap var, kitap var, bu olmaz." dediniz. Sonra ne yaptınız biliyor musunuz? Adamın hayata geçirdiği icraatları "Biz yaptık." diyerek milletimize müjde verdiniz; evet, bunu da yaptınız. Hatta, sloganını bile aldınız; bakın "Çaldınız." demiyorum, "Aldınız." diyorum. "Çalma" deyince ne kadar çok "Oy çalındı." dediniz biliyor musunuz? Durdunuz, durdunuz "Oylar çalındı." dediniz. Tüm Türkiye YSK'nin gerekçeli kararını okuyunca bırakın çalmayı, bu seçim niçin iptal edilmemesi gerektiğini öğrendi. Bu sürecin ülkemize faydası, Seçim Kanunu'nu artık herkes sayenizde öğrendi.
Seçimlerden sonra diliniz de değişti. Hayatını terörle mücadeleye adayan çok değerli isimlere bile "Kandil iş birlikçisi." diyen sizler, İmralı'nın kapılarını sonuna kadar açıp Öcalan'ın mektuplarını okutmaya başladınız. "Kürdistan" demeye başladınız, olmadı, PKK'ya "Pe-Ke-Ke" dediniz. Yenilgiyi kabul etmediğiniz için milletimizin omzuna yüklediğiniz 100 milyonlarca lira ek bütçeyi saymıyorum bile. Ama en son Sayın Binali Yıldırım "Seçimleri Millet İttifakı yüzünden yeniledik." deyince inanın bu noktada söylenecek söz de kalmadı. Sahaya Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu indi. İnanın, yaptığı her şey, her açıklama sizlere seçimde puan kaybettirmekle kalmıyor, sizleri uzun yıllar unutulamayacak bir lekenin parçası da yapıyor. En son, İstanbul'un seçilmiş Belediye Başkanının önüne set kurdunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çokal, devam edin.
Buyurun lütfen.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) - Birçok siyasetçi kuyruğunu kıstırıp kaçarken demokrasinin yanında yer alan, 28 Şubatın topuklu efesi Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'e bile laf atılmasına ses çıkarmadınız. 28 Şubatta dimdik duran bir kadına yapılan saygısızlığa bile sesiniz çıkmadı.
Evet, sevgili AK PARTİ'li arkadaşlar, bunlar sadece bir çırpıda anlatabildiklerim. Evet, bunları sizler yaptınız, yapmaya da devam ediyorsunuz. Ben milletimizin verdiği görev gereği sizleri uyarmak istedim. Gelin, ileride çocuklarınızın yüzüne bakabilmek için, kıyamet gününde milyonlarca kişinin hakkıyla karşılaşmamak için vazgeçin bu işten diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)