| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 20.06.2019 |
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine, ekranları başında bizi izleyen yurttaşları da buradan saygıyla selamladığımı ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Mültecilerin maruz kaldığı ayrımcı, ırkçı uygulamalar da maalesef hem ülkemizde hem dünyada giderek artıyor.
Sayın milletvekilleri, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin Nisan 2019 verilerine göre Türkiye'de yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli, 169 bin Afgan, 143 bin Iraklı, 35 bin İranlı, 4.800 Somalili ve diğer uyruklardan da 10.800 olmak üzere yaklaşık 3,99 milyon sığınmacının olduğu rapor ediliyor. Aslında gerçek rakamların bunların çok üzerinde olduğunu da herkes tahmin edebilir. Mevcut durumda aslında Türkiye son beş yıldır dünyada en çok sığınmacı ve mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumundadır.
Yine Göç İdaresinin raporuna göre ise geçici barınma merkezlerinde kalan Suriyelilerin sayısı 16 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla 125.936 kişi olarak açıklanmıştır. Sığınmacı olarak Türkiye'ye gelen Suriyelilerin yalnızca 3,49'u kamplarda kalabiliyor.
Türkiye 1951 yılında Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme'yi imzalamış fakat bu sözleşmeye coğrafi çekince koyarak Avrupa dışından gelen kişileri mülteci statüsünün önüne engel olarak koymuştur.
2011 yılında başlayan Suriye iç savaşından sonra Türkiye, yine Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin tavsiyesi üzerine Suriyeli sığınmacıları, mağdurları 2014'te geçici koruma altına almıştı. Ancak Suriyeli sığınmacıların durumu muğlaklığını korumaya devam ediyor. Hukuki statünün belirsizliği savaş mağduru olan Suriyelilerin yaşadığı sorunların büyümesine ve çözüm bulunmamasına sebep oluyor. Sığınmacılar içerisinde en kırılgan grup olan kadınların, çocukların ve gençlerin karşılaştıkları her çeşit şiddet ve ayrımcılık... Sığınmacıların iş piyasasında ucuz emek olarak görülmesi ve mevcut yasal boşluklar ve denetimsizlikler nedeniyle sığınmacılar kötü koşullarda güvencesiz, kayıt dışı ve ucuz iş gücü olarak kullanılıyor. Dolayısıyla bu da sığınmacıların ciddi bir şekilde iş kazalarında yaşamlarını yitirmelerine neden oluyor.
Bu gerçekler Türkiye'de gelecek kaygısı yaşayan sığınmacıların yaşamlarını riske atarak özellikle Avrupa'ya kendilerini ulaştırmak için birçok yasa dışı yolla başka ülkelere gitmelerine neden oluyor ve giderlerken de birçoğu maalesef yaşamını kaybediyor. Hepiniz hatırlarsınız Aylan bebeğin denizin kıyısına vuran küçücük bedenini, buna benzer birçok olay yaşanıyor.
Sığınmacılara yönelik üretilen politikalar hem savaş mağduru sığınmacıların hem de bir bütün olarak Türkiye halklarının toplumsal bir krize sürüklenmesine sebep olabilmektedir. AKP iktidarı mülteci statüsüne kavuşması gereken yaklaşık 4 milyon sığınmacıya asgari düzeyde yaşam olanakları sunmakla mükelleftir. Türkiye'de mültecilerin haklarını ve statülerini garanti altına alan herhangi bir yasa olmamakla birlikte, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü oldukça dar bir kurumsallaşmayla sığınmacıları denetim altında tutmaya çalışıyor. 3,9 milyon sığınmacının karşılaştığı sorunlar, sığınmacılara aktarılması gereken yardımların akıbeti, artmakta olan nefret söylemi, ucuz iş gücü nedeniyle oluşan sömürü sistemi, sığınmacı çocukların ve gençlerin suça itilmesi, bu alanı ilgilendiren toplumsal, siyasi ve ekonomik meselelerin araştırılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi için Mecliste bir araştırma komisyonunun kurulması zorunludur.
Değerli arkadaşlar, özellikle iktidarın mültecilere yönelik harcamaları büyüterek, aslında birçok kaynağı Avrupa fonları olan, Birleşmiş Milletler fonları olan kaynaklarını belirtmeden "Biz mülteciler için çok büyük harcamalar yapıyoruz, şu kadar para harcıyoruz." diyerek aslında Türkiye'de yaşanan ekonomik sıkıntıların faturasını bir şekilde sığınmacılara kesiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Toğrul, toparlayın lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - "EYT sorununu çözemiyoruz çünkü kaynak yok." Dolayısıyla zorluk yaşayan toplumsal kesimler de diyor ki: "Madem buna kaynak yok, neden sığınmacılara bu kadar para harcanıyor?" Yine " '3600 ek gösterge için kaynak yok.' diyorlar, ama işte Suriyelilere bu kadar..." Hâlbuki Suriyelilere harcanan paranın büyük bir kısmının kaynağı Türkiye'nin kendi gelirleri değil. Dolayısıyla bu da gittikçe mülteciler ile yurttaşlar arasında gerginliğin, ırkçılığın artmasına neden oluyor.
Özellikle sınır kentlerde, Hatay, Antep, Urfa gibi kentlerde ciddi bir şekilde hakikaten ırkçı bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bir Suriyeli-Kürt çatışmasının bir Suriyeli-Türk çatışmasının her an oluşabileceği bir koşul söz konusu. Dolayısıyla bu sorunların araştırılması için bir komisyon kurulmasını öneriyoruz ve bu komisyonun kurulması için herkesten destek bekliyoruz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)