| Konu: | Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 20.06.2019 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Askeralma Kanunu Teklifi'nin 62'nci maddesinin (6)'ncı fıkrası üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında Araklı ilçesinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; biz, İYİ PARTİ olarak sözde değil özde Türk devletinin bekasını düşündüğümüz için, yasa teklifini, Türk devletinin temel unsurlarından olan, temel köşe taşlarından olan Türk ordusunun yıpranmaması, gelecekte varlığını Türk devletinin teminatı olarak devam ettirebilmesi adına ince eleyip sık dokuduk. Dolayısıyla, böyle bir tavır ve davranış içinde olurken de erken terhis beklentisine kapılan askerlerimizin ümitlerine, ailelerinin beklentilerine set çekme gibi bir niyetimiz kesinlikle olmamıştır. Öncelikle bunu belirtmek istiyorum. Bu vesileyle de kahraman ordumuzun tüm mensuplarına partim adına saygılar sunuyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, tarihin süzgecinden geçerek günümüze gelen Türk devlet geleneğinin dışına çıkarak partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetilmeye başlandı. "Artık eski Türkiye yok, yeni Türkiye." sözleri hep duyuldu. Yeni Türkiye'de bugünlerde toplumun her kesimini ilgilendiren çok önemli bir yasa çalışmasını yapıyoruz. Tarihte Türk var olduğundan günümüze kadar ordu millet anlayışıyla insanlık tarihinin en önemli aktörü olan Türk ordusunun yapısı tamamen değişmek üzere. AK PARTİ Genel Başkanı 12 Haziran Çarşamba günü grup toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye Büyük Millet Meclisinde tekrar gündeme getirilen askerlik yasası için "Devrim niteliğinde bir reform. Askerî eğitimin maliyeti, bu işin yükümlüler eliyle yapılması verimsiz ve anlamsız hâle gelmiştir. Askerlik çağına gelen gençlerimizin sayısında yığılmalar yaşanmış, kısa süreli eğitimle sahaya sürülen askerlerin can güvenliğini sağlamak zorlaşmıştır." demektedir. "Eğitim süresinin kısalığı, askerlik süresinin birkaç defa kısaltılmış olmasında yatmaktadır. Toplamda 419 bin olan mevcudun yaklaşık 200 bini muvazzaftır. Yeni yasayla yükümlülerin yarısı yani yaklaşık 110 bin askerimiz hemen terhis edilecektir." AK PARTİ Genel Başkanının beyanatı böyledir.
Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; er ve erbaşlarla yani yükümlü olan personel tarafından icra edilen vatan görevi profesyonel bir kadro tarafından yürütülecektir. İlk bakışta bunda ne var denilebilir ancak bunun cevabı son yıllardaki şehitlerimizin büyük çoğunluğunun cenazelerinin gittiği baba ocaklarının fotoğraflarında saklıdır. Fotoğrafların hepsinde evlerin boyasız, sıvasız, camsız, camlarına naylon çekilmiş olduğu, şehitlerimizin, babasının ayakkabısı yırtık, bir iş bulamadığı için uzmanlığa başvurmuş yiğitler olduğu anlaşılmaktadır.
Bugün işsizliğin arttığı bir ortamda böyle bir yapılanmayı başarmak nispeten daha kolay olsa gerek. Peki, yarın işsizlik azaldığında, ekonomik kriz aşıldığında, farz edelim ekonomimiz dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girdiğinde ve kişi başına düşen millî gelir 50 bin dolara yaklaştığında, ülkemizdeki asker çağındaki gençlerimiz parasızlığı yendiği takdirde kiminle vatanı bekleyeceksiniz?
Eğer getirdiğiniz 5 milyon Suriyeli aklınızdan geçiyorsa lütfen bunu aklınızdan çıkarınız, zira kendi vatanını beklemekten aciz olanların parayla Türk vatanını beklemesini beklemek çok büyük bir gaflet olacaktır diye düşünüyorum.
FETÖ denilen hain örgüt müdahil olmadan önce, geçmişte harp okulları ve polis akademisine, üniversite sınavlarında yüzde 1'e giren öğrenciler alınırdı. Bu sınavlarda hem bilim kapasitesi hem beden yetenekleri ölçülerek seçilen öğrenciler en üst düzeyde eğitim alıyorlardı çünkü askerlik aynı zamanda savaş sanatı icra etmektir.
Şimdi, Çanakkale savaşlarını hatırlayalım. 25 Nisan, Çanakkale Savaşı'nın kader anlarından bir tanesidir. Hayatında ilk defa yüz geri etmekte olan, geri çekilmekte olan Mehmetçik'i gören Mustafa Kemal Paşa askerlerine "Nereye gidiyorsunuz?" dediğinde, geri çekildiklerini, nedenini sorduğunda cephaneleri olmadığını ifade etmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erel, toparlayın lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) - O da kendilerine "Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum." demiştir.
Sayın milletvekilleri, tarihte hiçbir komutan askerine ölmeyi emredecek güç ve kuvveti kendinde bulamaz. Velev ki böyle bir deli yürek çıktı, askerine ölmeyi emretti, bu ölüm emrine harfiyen uyacak Mehmetçik'i bulamaz. Bizim endişemiz bu "Size ölmeyi emrediyorum." denilebilen ve bu emre uyabilen asker ocağının dejenere olmasından kaynaklanmaktadır.
Yüce heyetinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)