GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:27.06.2019

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zamanı yine böyle yöneteceğiz, kaldığım yerden devam edeyim.

Biz İstanbul seçimlerinde kimin kazanacağından çok, kimin kaybedeceğinden çok, seçim bitince kimin kazanıp kimin mağlup olduğundan çok neyin kaybettiğine odaklandık yani aslında seçimde, seçim yarışında siyaseten yapmaya çalıştığımız her işte olduğu gibi, yerel seçimleri konuşuyor olsak bile temsil etmeye çalıştığımız şey memleketi, milleti yönetebilme kabiliyetimizdir. AK PARTİ, aslında kurulduğu günden bugüne kadar yerel yönetimlerdeki maharetini siyasi kuvvete kalp edebilen bir siyasi organizasyondu. Bizim lehimize, siyasi olarak Millet İttifakı lehine nihayetlenen yarışın bizim avantajımız hâline dönmesinin sebebi, AK PARTİ'nin millete verip de sözünde duramadığı ne kadar mevzu varsa onlardır yani AK PARTİ kendi iddialarının arkasında duramadığı için Millet İttifakı itibar bulmuş, milletin ümidini yönetebilme kabiliyetini belediye başkanlığı seçimiyle taçlandırmıştır; vakıa budur. AK PARTİ de daha önce sözünü tutamamış olan kendinden önceki partilerin yerine iktidara gelmiştir.

Biz, İstanbul seçimlerini kimin kazandığının değil, kimin kaybettiğinin de değil neyin kaybettiğinin üzerine cümle kurduk, muhasebelerimizi buna göre yapıyoruz. Bugün Millî Eğitim Kanunu'nu konuşuyoruz, bundan evvel Askerlik Kanunu'nu konuşurken de Millî Eğitim Kanunu'na atıf yaparak bunu konuşacağımızı ihsas ettirmiştik. Sebep şu: Aslında Türk yurdunda işlerimizi düzgün yapabilme kabiliyetini maharetle gösterebilme irademizi milletimiz görsün diye elimize geçirdiğimiz her mevzide arzıendam ediyoruz yani biz, belediyeyi konuşurken de Millî Eğitim Kanunu'nu konuşurken de Askerlik Kanunu'nu konuşurken de sizi tenkit ederken de bir parti taassubunun kılıcını sallamıyoruz, demeye çalışıyoruz ki: Memleketimizin, milletimizin meseleleri var, bu meselelere parti taassubunun gözlüğüyle bakmayın da vicdanlarınızı bize, biraz dediklerimize açın. Feveranımızın sebebi budur. Bir yılımızı doldurduk bu Parlamentoda -tırnak içinde söylüyorum- sebep olduğumuz bir hayır olmadığı gibi, mâni olduğumuz -yine tırnak içinde söylüyorum- bir şer de yoktur; sadece kalbimizde, hançeremizde biriktirdiklerimizi seçmenlerimiz lehine, sizin de yaptığınız işleri engellemek adına, münasip görmediklerimizi engellemek adına size söylemiş oluyoruz. Bütün bunlar olup biterken vakıa şu: Ağlama duvarı gibiyiz, hâlinden ahvalinden memnun... Ben bu Parlamentoya girdiğim günden beri, sizin de milletvekilliği yaptığınız bölgelerde de seçim sathında gezerken taleplerden de anlayabildiğiniz kadarıyla, Türk yurdu uzunca zamandır sitemlerin konusu hâline geldi. Öğrenciler feveran hâlinde, işsiz... Öğrenciler uluslararası rekabet imkânlarından mahrum. Öğrenciler barınma ihtiyaçlarını karşılayamadıklarından, burs paralarını, burs imkânlarını oluşturamadıklarından, burs borçlarını ödeyemediklerinden muzdarip. Öğretmenler öğrencilerinden muzdarip. Öğrenciler yeterli imkânları bulamadıkları için, iyi tedrisat göremedikleri için muzdarip. Esnaf siftahsızlıktan muzdarip. Çiftçi alın terinin hakkının ödenmediğini düşündüğü için muzdarip. İş adamı yeterli finans desteğini bulamadığı için muzdarip. Faiz yükü altında olanlar muzdarip. Müteahhitler fiyat farklarından muzdarip. Kadroya geçmek isteyenler, geçenler özlük hakları standartlara kavuşturulamadığı için muzdarip. Dar gelirlilerimiz geçinememekten muzdarip. Bu memlekette "Allah razı olsun, hâlimizden, ahvalimizden çok memnunuz, müteşekkiriz, sizlere de medyunuşükranız, iyi ki varsınız." diyen, böyle bir cümle duymamıza konu olan bir meslek grubuna, bir topluluğa şahit olduysanız söyleyin, gidip ellerinden öpelim, bize de söylesinler, biz de mutlu olalım.

Şimdi, Türk yurdu, seçim sonuçlarına göre "Biz doğru yapıyoruz, yanlış yapıyor olsaydık niçin yüzde 40 alalım?" cümleleriyle yönetilebilecek bir yurt olmaktan çıktı. Artık bu memleketi ayağa kaldırmak, artık bu memlekette işlerimizi düzgün yapmak zorundayız. Memleketin sadece yönetimini elinde bulundurmak için, memleketi içine çekmiş olduğunuz siyasi üslupsuzluğunuzdan dolayı bu darboğazın memlekete maliyetini görmeye başladık artık. Finans imkânlarımız sınırlı hâle geldi, faizi yönetemez hâle geldik, işsizlik oranlarımız dayanılmaz hadlere vardı, her gün intihar vakası duymaktayız. Güvenlik endişelerimiz, uzunca senelerdir en sadık müttefiki olduğumuz NATO tarafından örselenmekte. Altmış yedi yıllık beraberliğimizin ramına güvenlik konseptimizi değiştirecek makaslarla karşı karşıyayız. Doğu Akdeniz'de risk var. Altımızda bir PKK devleti kurulmak üzere. Bütün komşularımızla sınırlarımızda problem yaşıyoruz. İç siyasetimizde, memleketin bir yarısı bir yarısına hasım cümleler kurmakta. Memleketin finans imkânlarını yönetebilmek için uluslararası itibara ihtiyacımız var, bu itibarı yönetecek demokrasi standartları düştü.

Bu memlekette, bizim, dünyada rekabet edilemez, taklit edilemez mallar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ağıralioğlu, bir dakika daha süre veriyorum.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - ...listesine Türk markalarını sokmamızı sağlayacak ciddi bir eğitim kalitemiz yok. En yetkin, en yetişkin çocuklarımızı bir terör örgütüne kaptırdık. Memleketin en dâhi çocuklarını, Erzurum'dan yarışmaya katılmış bir emekli vaizin devleti alma şehvetine kurban verdik. Bu şekilde devşirmiş bir adamın elinden memleketin en nitelikli bürokratlarını, devletin yetişmiş, yetkin çocuklarını kurtaramadık. Eğitim sistemi felç oldu. Okul, eğitim sistemindeki zafiyetleri kendi cemaati lehine kullanan bir adamın berbat ettiği bir sürecin elinden Türk dâhi çocuklarını, istikbalimizi kurtaramadık. Şimdi, biz eğitim sistemini toparlayamayınca özel eğitim kurumlarıyla çocuklarımızın geleceğini inşa etmeye çalışıyoruz, çok pahalı. Okullarda bir standart oluşturamadığımız için, 25 bin lira, 30 bin lira okul parası vererek çocuklarımıza istikbal oluşturmaya çalışıyoruz. Çocuklarımızın denklik ihtiyaçlarını Türkiye'de görebilsek bile, uluslararası denkliği sağlayabilmek için, rekabet alanlarını onların lehine dönüştürebilmek için onları yurt dışına göndermek zorunda kalıyoruz. Türk yurdu böyle ayağa kalkamaz arkadaşlar. Toparlanmak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bir dakika istirham ediyorum Başkan. Yine mi Başkan?

BAŞKAN - Evet. Eşitlik ilkesi diye bir şey var. Sayın Ağıralioğlu, biraz sonra gene önergeniz var, orada konuşacaksınız.

KEMAL ÇELİK (Antalya) - Yeter ya! Aynı şeyleri söylüyorsun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Aynı şeyleri duymaktan muzdarip olmayın, biz on yedi senedir aynı şeyleri dinliyoruz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)