GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:27.06.2019

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 13'üncü maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Eğitim, çağa uygun olarak sürekli değişen ve gelişen, birikim ve tecrübeler ışığında yenilenen bir süreçtir. Temel hedefi ise bilgi toplumunun gerektirdiği beceri ve etkinlikle donanmış, millî kültür ve insanlığın evrensel değerlerini içselleştirmiş bireyler yetiştirmektir. Bu nedenle eğitim, yıllardır bir millî eğitim politikası geliştiremeyen AK PARTİ'ye bırakılamayacak kadar önemli bir konudur. Bunun içindir ki İYİ PARTİ olarak Türk milletinin yararına olacak her düzenlemeyi desteklemeyi ve katkı sunmayı görev biliyoruz ve teklifteki bazı düzenlemeleri geç kalınmış da olsa olumlu karşılıyoruz.

Biliyorsunuz, 2017 yılında yapılan bir değişiklikle özel okullara devam eden öğrencilere okulun öğrenim süresi kadar eğitim ve öğrenim desteği verilmesine karar verilmiştir ve bunun için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma şartı konulmuştur. Görüştüğümüz kanun teklifinin 12'nci maddesinde de kanunun farklı maddeleri arasında birliktelik sağlanması amaçlanmıştır ve mesleki ve teknik eğitim okullarına verilecek desteklemede de Türk vatandaşlığı zorunlu kılınmaktadır. Buraya kadar bir sorun yok, hatta AK PARTİ'yi bu konuda tebrik de etmek gerekir. Çünkü şerefli Türk askerinin yakalasa kellesini alacağı bir teröristin seçim uğruna devletin televizyonuna çıkarılarak bu kadar aşağılandığı bir dönemde, bu kanun maddesiyle, ilgili kanunlarda insicam sağlamak adına da olsa Türk vatandaşlığının hatırlanması sevindirici bir konu. Ancak bu vesileyle şunu da sormak istiyorum: Hangi Türk vatandaşı faturalarından kesilen TRT payıyla yayın yapan devlet televizyonunda, evlatlarını katleden, hem de nasıl oluyorsa Sayın Cumhurbaşkanının kırmızı bültenle arandığını bilmediği bir teröristle röportaj yapılmasını kabul eder?

Yine konumuza dönelim. Hepimizin malumu olduğu üzere, ülkemizin en önemli sorunu işsizlik, hem de eğitimli işsizlik. Üniversite sayılarının arttırılması, hemen her ilimize üniversite açılması olumlu bir yaklaşım gibi görülse de istihdam noktasında kapatılamayan bir boşluğu engelleyemedi; kalifiye elemen ihtiyacı. Neden kalifiye eleman boşluğu var? Çünkü mühendis yetiştiriyoruz, akademisyen yetiştiriyoruz ama meslek erbabı teknisyen, usta, çırak yetiştiremiyoruz. Mühendis iş aramaya başladığında sanayi sektörünün istediği iş tanımını karşılayamıyor ya da kendisinden beklenilen işin ara elemanlar tarafından yapılması gerektiğini düşünerek işi kendine yakıştıramıyor ya da yapamıyor. Geçtiğimiz günlerde, iki hafta önce Alman Meclisinden bir yasa geçti; kalifiye eleman olanlara çalışma ve oturma izni verilecek. Şu an Türkiye'den 10 binin üzerinde özel başvuru yapılmış. Yani 10 binin üzerinde kalifiye eleman elimizden kaçmak üzere. Beyin göçünü engelleyemediniz, sıra kalifiye eleman göçüne geldi. Zaten kalifiye elemanı zor buluyoruz, bir de elimizden kaçırmayalım.

Meslek liselerindeki eğitim müfredatı, teknik donanım, staj ve istihdam imkânlarının da yeterli boyutta sağlanamaması bu okulları sadece "Bizim çocuk okumayacak, bari bir meslek diploması olsun." noktasında işlevsiz bırakıyor. Oysa ülkemiz gibi sanayileşmeye başlayan toplumlarda mesleki ve teknik eğitim özel önem verilmesi gereken konuların başında geliyor.

Ülkemizde üretimin ortalama yüzde 3,5'u yüksek teknolojiye dayalı ürünlerden oluşmaktayken imalat sanayisinde üretimin yüzde 40'ı düşük, geri kalanı ise ortanın altında teknolojik düzeydedir. Teknoloji yoğun bir üretim yapmadan ne kıskanılacak bir ülke olmamız mümkündür ne de istihdamı arttırabilmemiz mümkündür. Bu nedenle, bilim, teknoloji ve eğitimde toplumsal bir mutabakata dayalı gerçek bir yapısal dönüşüm gerçekleştirmek, küresel rekabette yer alabilmek ve nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılayabilmek için, verilen mesleki ve teknik eğitimin sektörün beklentilerine uygun yapılandırılması zorunludur.

Aslında kilidi açacak anahtarı uzakta da aramaya gerek yoktur. Biliyorsunuz bütün dünyaya meslek eğitimi ve ahlakı anlamında örnek olduğumuz Ahilik teşkilatı ilk sanat eğitiminin verildiği kurumlardan olmuştur. Daha 13'üncü yüzyılda iktisadi ve ekonomik alanda büyük önem taşıyan Ahilik sisteminde mesleki eğitimi sanat ustalarının dükkânlarında öğrenirlerdi. İlk sanat eğitiminin başladığı bu dükkânlarda çıraklar mesleği öğrendikten sonra önce kalfa, sonra da usta olarak kendi mesleklerini icra edebilecek yeterliliğe ulaşabilirlerdi. Mesleki bir okul niteliğinde olan Ahilerde eğitim hayata dönük uygulamalı bir şekilde gerçekleştirilirken "Ahi" ve "pir" denilen öğreticiler teşkilata girenlere mesleklerinin inceliklerinden okuma yazmaya, temizlik ve görgüye kadar birçok konuda dersler de vermişlerdi. Şimdi zaman, teknik eleman açığımızı 13'üncü yüzyılda başlayan sistemi çağın imkânlarıyla geliştirerek kapatma zamanı.

Gebze Güzeller OSB Özel Adem Ceylan Teknik Koleji bu anlamda örnek bir okul, geleceğimizde ve güvenliğimizde büyük önem arz eden savunma sanayisine ara eleman yetiştirme maksadıyla kurulmuş ve mezun olacak öğrencilerimizin işi hemen hazır. Bu tarz örneklerin çoğaltılması lazım. Bu sayede genç işsizliğimizin önüne geçebiliriz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Öztürk.