GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:97
Tarih:03.07.2019

HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına 91 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde söz almış bulunmaktayım. Öncelikle Genel Kurulu ve bizleri takip eden tüm Türkiye halklarını saygıyla selamlıyorum.

Dün Ağrı Diyadin ilçemizde güvenlik güçlerinin eş başkanlarımıza yaptığı saldırıyı kınıyorum. Gönül isterdi ki AKP Ağrı Milletvekili çıkıp bu önergeye destek versin, araştırma yapılmasını önersin. Ne yazık ki algı operasyonuyla olguyu örtbas etme çabasına girişmiş, suçluluk psikolojisiyle olayı kapatma çabasına girmiştir. Araştırmadan niçin imtina ettiğinizi anlamak mümkün değil, gerçeklerin ortaya çıkmasından niçin korkuyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, tasarının içeriğine dair görüş ve düşüncelerimi belirtmeden önce usule ilişkin birkaç hususu belirtmek istiyorum. Teklif 24 Haziranda Komisyona gelmiş, 27 Haziranda ise Komisyonda görüşmeleri gerçekleştirilmiştir.

Tapu Kanunu gibi toplumun büyük bir kısmını ilgilendiren bir konuda önemli düzenleme içeren bir teklif söz konusu. Bu teklife Komisyon üyelerinin sağlıklı bir şekilde hazırlanması için verilen süre kırk sekiz saatten az. Bu neyin acelesi, jet hızıyla neyi yetiştirmeye çalışıyorsunuz? Teklifle, ilgili mevzuatın 17 maddesinde değişiklik, 9 yeni madde eklenmesi ve 2 maddenin yürürlükten kaldırılması öngörülüyor. Tüm bu düzenlemeler yarım günden kısa bir sürede Komisyondan geçiriliyor. Tekrar sormakta fayda var: Bu acelenizin nedeni nedir? Bir yasanın ne kadar hızlı çıktığı, bir parlamentonun çalışma kabiliyetini, etkinliğini göstermez; tam tersine, vesayetin, baskının, keyfîliğin büyüklüğünün göstergesidir.

Usule ilişkin diğer bir eleştirim de yasa yapım sürecinin tek yanlı olarak işletilmesidir. Konunun doğrudan tarafı olan belediyeler başta olmak üzere, ilgili sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, meslek odaları sürece dâhil edilmemiştir. Kamuoyunun teklifi tartışması için gerekli çalışmalar yürütülememiş, anlaşılan 31 Mart ve 23 Hazirandan iktidar ve minik ortağı hiçbir ders çıkarmamışlardır. Kamuoyundan alelacele kaçırılan nedir? Yasayla kamuoyuna tapu işlemlerinde sürecin hızlandırılması, bürokratik engellerin kaldırılması ve bunlar gibi mavi boncuklar dağıtılmaktadır fakat mavi boncukların arasında gizlenmiş çok sayıda tuzak söz konusudur.

Yasayla kent, doğa yağmasını daha da kolaylaştıran ve bunu pazarlayan, yeni özelleştirmelere olanak sağlayan, yerel yönetimlerin yetkilerini daraltan, merkezî gücü artırmaya dönük bir strateji izlenmiştir. Teklifin birinci bölümündeki maddelere yakından bakınca bu strateji açık bir şekilde izlenebilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 2'nci maddesine baktığımızda 2644 sayılı Tapu Kanunu'na ek bir madde ekleniyor. Ek maddeyle kadastro tespiti veya tapu sicilinde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle oluşan hatalara ilişkin kurumun hak sahiplerine durumun nedenlerini ve düzeltme sonrası oluşacak hisse durumunu tebliğ etmesi, hak sahipleri arasında öncelikle muvafakat aranması, bulunamadığı takdirde ise kurumun bunu mahkeme hakkı saklı kalmak kaydıyla otomatik olarak yapması öngörülmektedir. Yani kurum, tapu maliklerinin hisselerinde artırmayı ya da azaltmayı resen yapabilecek. Her ne kadar mahkeme yolu açık tutulmuş olsa da bu durum mülkiyet hakkıyla çatışmaktadır.

Teklifin 7'nci maddesine baktığımızda bu sefer de ücretsiz kamu hizmeti için ayrılan alanların özel sektöre açılması söz konusudur. Düzenlemeyle ortaklık payına konu kullanımlardan, yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda -okul ve sağlık ocağı dâhil- kamuya geçiş sağlanıncaya kadar maliklerin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşlarının izni alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.

Madde bize diyor ki: "Kamusal, ücretsiz hizmet için ayrılan alanları sana özel tesis olarak belli/belirsiz bir süreliğine verebilirim." Bu düzenleme kamusal hizmet anlayışıyla çelişmekte, özelleştirmenin başka bir türü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Teklifin 10'uncu maddesiyle tarımsal amaçlı seralar entegre tesis niteliğinde olmamak ve ilgili il tarım ve orman müdürlüğünden uygun görüş alınmak koşuluyla yapı ruhsatı olmadan yapılabilecek. Bu maddeyle tarım alanlarında yapılan planlamanın azaltıldığını, her isteyen kişinin sera yapabilmesinin önünün açıldığını görüyoruz. Oysa bir yere sera yapılması oranın iklimini, bitki örtüsünü, hayvansal varlığını etkilemektedir. O yüzden sera rastgele yapılabilecek bir yapı değildir. Örtü altı yetiştiriciliği ise planlı ve denetlenebilir olmalıdır. Bu durum hem çevreye verdiği zarar hem de gıda güvenliği açısından önem taşımaktadır. Yani çok basit inşaatlar... Bunu hiç küçümsememek lazım, kesinlikle buna da bir standart getirmemiz gerekir. Nasıl, hangi şekilde, hangi örtüyle olacak bu seralar, iki sera arasındaki mesafe ne kadar olacak? Bunların görüntü kirliliği yaratmaması açısından düzenli bir şekilde yapılması, kontrol edilmesi gerekir.

Şimdi, konunun başından beri Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'ndan bahsedip duruyoruz ama ben size bir şey söyleyeyim: Biz ne tarım arazisini koruyoruz ne de toprak korumasına ciddi bir önlem alıyoruz. Bir alanın tarım arazisi olabilmesi için minimum 20 santimlik nebati toprak örtüsüne ihtiyaç vardır -İngilizlerin dediği bir "topsoil mesafesi"- minimum 20 santim bir toprağa ihtiyaç var ve bu nebati toprağın iki yüz yılda ortalama 1 santim oluştuğunu düşünürsek, bir alanın tarım arazisi olabilmesi için en az dört bin yıla ihtiyacımız var. Biz bu oluşumu bir kalemde tamamen heba ediyoruz.

Bu düzenlemede diğer bir husus da belediyelerin yetkisinin Tarım ve Orman Bakanlığı il müdürlüklerine devrediliyor olmasıdır. Bizler yerel yönetimlerin güçlenmesinin doğru olduğu kanaatindeyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 11'inci maddesinde ise yapılaşma olmayan parsellerin zemin geçirimli malzemeyle kaplanarak ve gerekli işaretlemeler yapılarak açık otopark yapılabileceği belirtilmiştir. Bu düzenlemeyle kent meydanlarında olan birçok boş arazinin otoparka çevrileceğini görüyoruz. Bir yandan rant ve gelir getirmeye dönük bir uygulama, diğer yandan ise yapılaşma olmayan parsellerin neden yeşil alan, çocuk parkı, park gibi kent sakinlerinin hizmetine açılmadığı sorusunu gündeme getiriyor.

Sorunun bir başka boyutu ise -kentsel planlamayı bilmiyoruz- kentsel planlamada ulaşım meselesinin hâlen özel araçlara dönük yapılması. Oysa otoparkçılık yapmak yerine kaynaklar toplu taşımaya ayrılarak hem kent arazisinden tasarruf sağlanabilir hem de tüm vatandaşlara eşit hizmet verilebilir.

Şimdi, bu çok basit bir olay. Bazı örnekler vereyim size: Esenboğa'ya giderken sağ tarafta bir sürü tarlayı görüyorsunuz; otopark yapılmış. Şimdi "Tarım arazilerini koruyoruz." falan diyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Milletvekili.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - En güzel örnek de Çayyolu'na bakın, bütün tarlalar imara açıldı, biz hâlâ tarım arazisini koruyoruz iddiasındasınız.

Teklifin 13'üncü maddesiyle saraya, sorunlu taşınmazların belirlenmesinde geniş yetki tanınmış, imar yetkisi verilmesi istenmektedir. Partili cumhurbaşkanı sistemine geçişle birlikte bakanlıklara ait yetkileri elinde toplayan cumhurbaşkanının her konuya ilişkin yetkileri bir de gün geçtikçe genişletilmekte, tüm yetkiler tek elde toplanmaktadır. Bu düzenlemeyle Cumhurbaşkanı yeni bir yetki daha elde etmektedir. Söz konusu yetkinin imarla ilgili olması, dağıtılacak kent rantlarının AKP'ye yakın yandaşlar arasında paylaşılacağı kuşkularını da akla getirmektedir.

İktidar uzun yıllardır halkı düşünerek siyaset üretmemektedir, katılımcı yönetim anlayışını işletememektedir. Jet hızıyla getirdiği torba kanunlarla siyasal önceliklerini yasalaştırmaktadır. Kuşkusuz hepimiz, tapu iş ve işlemleri başta olmak üzere halkımızın eşit ve tarafsız hizmet almasını savunmakta ve öncelemekteyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Fakat iktidar, kendi çıkarlarını önceleyen, toplumsal kesimleri dışlayan bir noktaya çok önceden gelmiş bulunmaktadır. Talebimiz, bu yanlıştan dönülmesidir. Teklifin yeniden Komisyona çekilmesi ve üzerinde uzmanlarla sağlıklı çalışmalar yürütülmesi gerekmektedir.

Şunu da size hatırlatayım: Hitler döneminde yapılan her şey yasaldı çünkü yasaları kendileri yapıyordu.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)