| Konu: | Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 03.07.2019 |
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 91 sıra sayılı Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesi için verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18'inci maddesi "Arazi ve arsa düzenlemesi" başlığıyla yıllardır uygulanagelen, kendi iç çelişkileri olan, suiniyetli uygulayıcılar elinde mülk sahiplerini mağdur da eden bir maddedir; çok tartışmalıdır, Anayasa'nın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının kutsallığına da dokunmaktadır.
Burada bir hususa da değinmeden esasa geçmek istemiyorum, o da planlama. Planlama sadece imarla ilgili değil, genel anlamda bir planlama kavramının devlet hayatında yer edindiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Planlama derken özellikle Devlet Planlama Teşkilatı, Türk kamu yönetimi içerisinde çok etkili bir yere sahip iken maalesef AK PARTİ iktidarları döneminde bu teşkilat ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla şu anda ciddi anlamda plansız, karmaşık bir ufka doğru akan Türkiye'yle karşı karşıyayız. Bu büyük devletin tüm ekonomik işlerini ve faaliyetlerini yürüten bir planlama süreci bu hâliyle maalesef ortadan kaldırılmıştır. Planlamanın sahibi olan devlet örgütü artık mevcut olmadığına göre, bunun dışında yapılan çevre düzeni planı vardır 1/100.000'lik, bunu dikkatinize sunuyorum. Bunun yanında spesifik planlamalar vardır; turizm, özelleştirme, sit alanlarıyla ilgili plan faaliyetleri hâlihazırda aktif durumdadır. İmar ve planlama faaliyetleri ise gerek nazım gerekse uygulama imar planları açısından da Türkiye'mizde maalesef tam oturmuş değildir ancak bunlar mevcut belediye ve valilikler eliyle yürütülmeye çalışılıyor. Netice olarak plan sürecinin bir sistematiğe bağlanmasını ve birbirini destekler mahiyette olmasını mutlaka hayata geçirmeliyiz.
Değerli arkadaşlar, tekrar imar planları konusuna dönersek niye plan yapılır? Kentlerin ve diğer sahaların düzenli kalkınması, halkın yaşam kalitesini artırmak için plan yapılır ama bir grubun veya ailenin veya şahsın çıkarı gözetilerek plan yapmak mensubu bulunduğunuz topluma büyük bir ihanettir; bunda vebal vardır, kanunen de suç teşkil etmektedir.
18'inci madde değişikliğine geçtiğimizde bu maddede 3194 sayılı Kanun'un ilgili maddesinde önce yüzde 35 oranında bir terk söz konusuyken bu daha sonra yüzde 40'a, şimdi yeni düzenlemeyle yüzde 45'e çıkarılmaktadır yani maliklerin mülkünün yüzde 45'ine resen el koyuyorsunuz ve bir grup belediye bürokratı veya dışarıdan temin edilen haritacı, şehir plancıları ya da yerel siyasilerin insafına terk ediyorsunuz. "Arazi ve arsa düzenlemesi" başlığının yerine "Parselasyon planlarının hazırlanması" demenin de aslında keyfe keder bir düzenleme olduğunu burada ifade etmek istiyorum.
Burada belediyelerin ve valiliklerin eli güçlendirilirken vatandaşın menfi veya haksız uygulamalar karşısında korunmasız kaldığına da dikkatinizi çekmek istiyoruz. Burada birçok konuşmacı İstanbul'da imar faaliyetlerine değindi, Ankara özelinde de konuşanlar oldu. Gerçekten İstanbul'a ihanet edildi, Ankara parsel parsel satıldı ve Türkiye'de kentlerimiz son yirmi beş yıllık süreç içerisinde daha yaşanabilir, imar yönünden fevkalade oturmuş, gelişmiş kentler olmaktan ne yazık ki çıkarılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Ama hatanın neresinden dönersek kârdır düşüncesiyle yeni imar uygulamalarının iyi niyetle hayata geçirilmesi ve şehirlerimizi bundan sonraki süreçte daha yaşanabilir, yaşam kalitesinin artırıldığı yerleşim alanları ve kentler hâline dönüştürmemiz uygun olacaktır diyorum ve değişiklik önergemizin kabulünü diliyor, sözlerime son verirken hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)