| Konu: | Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 04.07.2019 |
RAFET ZEYBEK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu yasa teklifinin, bütün olarak ele alındığında, ana teması; bir, yasaklar genişletiliyor; iki, cezalar artırılıyor. Yasaklarda da en önemli iki unsurdan birincisi "spor alanları" tanımının ölçüsüz bir şekilde genişletilmesi, ikincisiyse biyometrik uygulamalarının getirilmesi.
Değerli milletvekilleri, sporun çok ciddi sorunları var. Sayın Bakanımız "Bir buçuk yıldır bunun hazırlığını yapıyoruz." dedi ama aslında o bir buçuk yıl içerisinde sporun yapısal, yönetsel, ekonomik durumlarının ele alınması lazımdı. Yine hepimiz biliyoruz ki artık federasyonlar ve kulüpler maalesef iktidarların ve belediyelerin emri altına girmiştir. Bunları ortadan kaldırmadan, spora gerçekten, özlediğimiz gibi dostluk, kardeşlik, sevgi, barış unsurunu katmadan sporda gelişmemiz mümkün değil. Öncelikle aslında bu sorunların ele alınması gerekiyordu ama sadece cezaların arttırılması ve yasakların arttırılması... Maalesef, Türkiye'de son yıllarda hep bir sınırlama, hep bir ceza arttırımı... Oysa hukukçu arkadaşlar şunu çok iyi bilir: Cezaları arttırarak, yasakları çoğaltarak asla suçları önleyemeyiz. Evet, elbette sporda şiddetin, düzensizliğin bir yaptırımı olacak ama biliyorsunuz, bu yasal düzenleme ilk olarak 2004 yılında yapılmıştı, o zaman cezai bir yaptırım yoktu. 2011 yılında cezai yaptırım getirildi ama sekiz yıl sonra şiddeti önleyemedik, arttıracağız cezaları, yasaklar getireceğiz. Değerli arkadaşlar, eğer böyle gidersek, sekiz yıl sonra bu cezaları tekrar artırmak, yasakları tekrar çoğaltmak zorunda kalırız. Bunlar çözüm değildir.
Şimdi, Sayın Bakan yine "Bu yasa teklifinin hazırlanması aşamasında her kesimle görüştük." dedi. Ama sporun asli unsuru taraftardır. Ben, açıkçası, bu yasa teklifi sunulunca, özellikle seçim bölgem olan Antalya'da faaliyet gösteren 07 Taraftar Derneği yetkilileriyle görüştüm, hiç haberlerinin olmadığını söylediler. Yine, Taraftar Hakları Derneği yetkilileriyle görüştüm "Hiç haberimiz olmadı, apar topar getirildi. Biz hiç bilmiyorduk." dediler.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, biz eğer bütün taraftarları potansiyel suçlu görürsek bu spora katkıda bulunamayız. Suçlular cezalandırılır, yaptırımı da var zaten. Ama bütün taraftarlarımıza sanki bir suçlu gibi yasaklarla, cezalarla, baskılarla sporu geliştiremeyiz. Bu, tamamen sporu bir baskı altına alma yoludur. Bu yol doğru değildir.
Özellikle bu biyometrik uygulamasından kesinlikle vazgeçilmelidir. Yine, spor alanlarının bu kadar genişletilmesinden vazgeçilmelidir, yoksa bundan sonra yapacağımız bir yasa teklifinde bütün Türkiye'yi spor alanı ilan etmek zorunda kalırız.
Ben de bu yasanın hem sporcularımıza hem de milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)