| Konu: | Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 04.07.2019 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Teklifi üzerine konuşmalar yapıyoruz ama sabahtandır gözlemlediğimiz kadarıyla spor deyince aklımıza ilk futbol, futbol deyince de maalesef sürekli olarak erkekler geliyor. Aslında, spor derken spor, sadece futbol değildir; spor, sadece erkekleri ilgilendiren bir mesele de değildir ama tabii Türkiye'de siyaset, toplumsal gerçeklik her zaman erkek tarafında olduğu için yine ortaya çıkan tabloda, erkek egemen bir Mecliste sadece erkekleri ilgilendiren bir kanun konuşuyormuşuz gibi bir izlenim maalesef bende doğdu.
Değerli arkadaşlar, bir örnek vereyim size, daha sonra kanun teklifiyle ilgili şerhlerimizi de ifade edeceğiz. Batman'da bir kadın futbol takımımız var ve maalesef erkekler kadar desteklenmedikleri için 3. Lig'den 2. Lig'e çıkmış olmalarına rağmen büyük zorluklar yaşamaktadırlar. Eğer Meclisimiz Türkiye'de en azından sporda bir ilerleme olması gerektiğini düşünüyorsa bence bu toplumsal cinsiyet bakış açısıyla da bakmalı ve kadın sporcuların önünü açmak için de bazı düzenlemeler yapmalıdır. Tabii ki, bu kadın futbol takımımız hem kadınlardan oluştuğu için belli zorluklar yaşamakta hem de Kürt oldukları için bazı zorluklar yaşamaktadır.
Şimdi, eğer sporda şiddeti konuşuyorsak, aslında toplumsal olarak ortaya çıkan kutuplaşmanın, militarizmin, nefret söylemlerinin en yukarıdan başlayıp sahalara, meydanlara nasıl ulaştığını vereceğim örnekte de görebilirsiniz.
Kadın futbol takımımız Kayseri'de bir maça çıkıyor ve gerçekten çok başarılı birtakım. Aralarında Kürtçe paslaşma yaptıkları için Kayseri'de saldırıya uğruyorlar. Şimdi, biz hangi kanunla bu saldırının önüne geçebiliriz? Hiçbir kanunla değerli arkadaşlar çünkü aslında, dilimiz, söylemimiz, siyasetimiz eril olduğu için, dilimiz, üslubumuz, siyasetimiz nefret üzerine kurulduğu için toplumsal yansıması da maalesef bir kadın futbol takımının Kürtçe konuştuğu için Kayseri'de saldırıya uğraması.
Futbolda, biz de biliyoruz, sahalarda, maçlarda yapılan cinsiyetçi, nefret söylemi barındıran birçok söylem var ama bunun için bir kanun yapmaya gerek yok. Aslında, Türk Ceza Kanunu'nda bununla ilgili düzenlemeler var ama tabii ki Türkiye'de yargı, maalesef beklenen bir pakette hâlâ beklenti hâlinde olduğumuz için, yargıda adil bir bakış açısı olmadığı için, şu anda mevcut yargılama sistemi tamamen iktidarın söylemi ve eylemini destekler biçimde olduğu için bunlar yargılanmaz hatta Diyarbakırspor'da Amedspor'da olduğu gibi aslında saldırıya uğrayan takım bir şekilde cezalandırılırken saldırı gerçekleştiren takımlar da bu şekilde mükafatlandırılıyorlar. İşte, onun için asıl mesele bu tür kanunlar getirmek değil. Bu kanunun tamamında... Bizler de inceledik, muhalefet şerhimizi de ifade ettik, Adalet Komisyonunda da arkadaşımız dile getirdi, bu tamamen bir fişleme ve iktidarın bütün siyasetinin sadece spor alanındaki bir yansımasıdır. İktidar uzun bir süredir ülkeyi güvenlikçi politikalarla yürütmeye çabalamakta, halkı fişleyerek bir siyaset yürütmekte, bu kanunun en temelinde de güvenlikçi bir siyaset, toplumu fişleyen, aslında orada bir güvenli ortam yaratmak yerine kendine göre bir atmosfer ya da kendine göre bir tablo ortaya çıkartma girişimi olduğunu görüyoruz. O açıdan, biz bu kanunun zaten bütününe muhalefet ettiğimizi ifade ediyorduk. Ama değerli arkadaşlar, şimdi, biz bunu konuşacağımıza neyi konuşmamız gerekiyordu? Beklenen bir yargı reformunu konuşmamız gerekiyordu. Yargıda ortaya çıkan sorunları tartışmamız gerekiyordu.
Bir örnek vermeden geçemeyeceğim, bu, aslında yargının geldiği durumun en trajik hâllerinden biridir. Batman'da gençler iki ay önce, kırmızı ışıkta -bakın, buna dikkat edin, kırmızı ışıkta, açlık grevleri devam ederken- durmuş ve iki slogan atmışlar. Sadece söyledikleri: "Leyla Güven onurumuzdur. Yaşasın zindan direnişi." İki aydır bu gençler tutuklu, iki aydır. Ve suçlandıkları maddeler de örgüt adına suç işlemek, ulaşım araçlarının kaçırılması ya da alıkonulması. Kırmızı ışıkta durmuşlar, kırmızı ışıkta duran araçların önünde iki tane az önce söylediğim slogan atıldığı için bu gençler iki aydır tutuklu, örgüt adına suç işlemekten yargılanıyorlar. Ve biz bunu konuşacağımıza, başka fişleme yöntemlerini, başka güvenlikçi politikaları nasıl bu ülkede var ederiz diye daha fazla kanun getiriyoruz. Değerli arkadaşlar, asıl ihtiyacımız olan bu değil, ihtiyaçlarımızı konuşalım diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)