GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:04.07.2019

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.

Belki de Genel Kurulun son zamanlarında en ironik oturumlardan birini yapıyoruz. Herhâlde bizi izleyen taraftarlar şöyle söylüyorlardır: "Sporda Şiddeti Önleme Yasası'ndan ziyade Hükûmetin şiddetinden kurtulma kanununu tartışmak gerekir." Çünkü memleket uzunca bir süredir tek başına, şiddet siyasetiyle yönetiliyor. Bu şiddet siyaseti öyle bir şiddet ki her türlü zorbalığı içinde barındırıyor ve Hükûmet ile iktidar şiddetten başka hiçbir şey üretemez hâle gelmiş durumda. Hükûmet adına yasayı savunan hatip, maçlara gidilirken palalarla, taşlarla, sopalarla gidildiğini ve bu görüntülerin reklam veren şirketleri olumsuz etkilediğini söyledi. Aslında biz yıllardır şunu söylüyoruz: Bu iktidar bir avuç sermayenin iktidarıdır. Bakın, böylesi bir yasayı bile reklam veren şirketlerin hassasiyetlerini düşünerek savunmaya çalışıyorlar. Oysa, milyonlarca taraftar potansiyel suçlu gibi görülmeye çalışılıyor bu teklifte. Milyonlarca taraftar potansiyel şiddet barındıran unsur olarak tariflenirken milyonlarca taraftarın kendisinin bu pozisyona sokulmasından rahatsızlığını asla dikkate almayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Gerçekten, aslında ibretlik bir durum olduğunu söyleyebiliriz.

Spor uzun zamandır büyük kumarların oynandığı bir bilgisayar oyununa dönüşmüş durumda. Öylesine paralar dönüyor ki millî hasılalar düzeyinde paralar dönüyor. Aynı zamanda, yolsuzluklar, mafyavari örgütlenmeler, organize işlerin döndüğü bir organizasyona dönüşmüş durumda. Taraftar burada müşteri pozisyonunda. Taraftara şu söyleniyor: Siz müşteriniz, paranızı vereceksiniz ama slogan atacaksanız "Padişahım çok yaşa!" sloganı atabilirsiniz. Burada çok ciddi bir tutarsızlık var, ikiyüzlülük var. Biz, çok net olarak biliyoruz, Amedspor'a yapılanları biliyoruz, Ankara Gar katliamından sonra tribünlerde atılan sloganları biliyoruz. Aynı zamanda, sokaklarda örgütlenmiş taraftar topluluklarının linççi güruhlar hâlinde saldırtıldığını da biliyoruz. Demek ki neymiş? Hükûmet lehine "Padişahım çok yaşa!" diye slogan atabilirsiniz, Hükûmet adına, saray adına saldırabilirsiniz; burada sorun yok ama çıkıp "özgürlük" derseniz "eşitlik" derseniz, Hükûmeti eleştirirseniz terörist olursunuz, bunu yaparsanız güvenlik politikalarıyla engellenirsiniz.

Peki, bu böyle oluyor diye milyonlarca sporsever sporu sevmekten vaz mı geçiyor? Elbette hayır. Örneğin, spor kulüplerinin başkanları Hükûmetin aparatına dönüşmüşken taraftalar, örneğin, siyah-beyaz aşkından vazgeçiyor mu? Elbette vazgeçmiyoruz. Örneğin, Çarşı'yı sevmekten vazgeçiyor muyuz? Vazgeçmiyoruz. Siyahı beyazı da Çarşı'yı da sevmeye devam edeceğiz.

Şimdi, son dönemlerde Hükûmeti korkutan şeyin ne olduğunu aslında burada itiraf etmiş oldular. Taraftar toplulukları, örgütlenmiş taraftar toplulukları Hükûmet lehine suç işlerken sıkıntı yok. Peki, nerede sorun var? Örneğin seçimlere dönük bir tezahürat olduğunda potansiyel tehdit hâline geliyorlar. Örneğin Gezi'de, onur ve özgürlük isyanı Gezi'de taraftar toplulukları sokağa çıktıklarında yargılanıyorlar. Ha, demek ki neymiş? Onur ve özgürlük isterken teröristsiniz, "Padişahım çok yaşa!" derseniz makul taraftarsınız.

Altyapı çökmüş, milyon dolarlarla futbolcular alınıyor. Peki, bu bize neyi hatırlatıyor? Hani deniyor ya "Spor siyasetüstüdür." Hayır, spor politikanın tam merkezindedir, tam olarak merkezindedir. Bunu nereden çıkartıyoruz?

Bakın, bu, Hükûmetin ekonomi politikasına çok benziyor. Ne yapıyor Hükûmetin ekonomi politikası? İnşaat sektörü...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Başkanım, toparlayıp bitiriyorum.

Tüketim ekonomisi, üretim yok. Futbolda ne var? Tam olarak aynısı. Amatör spor bitmiş durumda, takımlar bitmiş durumda. Ne yapıyor spor kulüpleri? Borçlanıyorlar, o borçlar da halkın bankalarından ödetilmeye çalışılıyor. Yani sporu tartışırken ekonomi politikasını tartışmadan geçemeyiz. Şiddeti tartışırken, iktidarın şiddetinden bahsetmeden geçemeyiz. Dolayısıyla iktidar şiddetine karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Spora, renklere olan aşkımızı da ilan etmeye devam edeceğiz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)