GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:04.07.2019

CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, sayın Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu yasa teklifi buraya gelmeden önce bir Komisyonda görüşüldü biliyorsunuz, o Komisyonun üyelerinden birisiyim ben. Ortak aklı Komisyona gelmeden önce ve Komisyonda çalıştırmak yerine Meclis Genel Kuruluna kadar umarım bundan sonra sıkıştırmazsınız Sayın Bakanım. Çünkü burada, Meclis Genel Kurulunda kısmen yapılan değişikliklerin altında muhalefet milletvekillerinin yani bizlerin yapmış olduğu itirazlar söz konusu. Ne yaptık? Sonuçta, bu kanun çıkmadan önce ortak akıl bizleri bir yere sevk etti. Ne dedik? Dedik ki: Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili ancak kanunla düzenleme yaparsanız bunları hayata geçirirsiniz, bunlar anayasal anlamda sıkıntılardır. Başka sıkıntıları da saydık. Şükürler olsun ki en azından burada onlar kısmen geri döndü. Demek ki Meclisin ortak aklına en çok da böyle, istişare yapılmadan getirilen kanunların ihtiyacı var. Bir defa, hakkımızı teslim edin orada Sayın Bakanım.

Bu kanun teklifi, başladığı andan itibaren, Anayasa'nın 10'uncu maddesine, 11'inci maddesine, 12'nci maddesine, 13'üncü maddesine, 20'nci maddesine, 23'üncü maddesine ve 38'inci maddesine aykırı olarak getirildi. Üzerinde bazı değişiklikler yapıldıktan sonra bu aykırılıkların bir kısmı ortadan kalktı ama kalkmayanlar da var. Mesela ne var? Anayasa'nın 38'inci maddesinde cezaların şahsiliği ilkesi düzenlenmiş, bu kanun teklifinde hâlâ cezaların şahsiliği ilkesine aykırı şeyler söz konusu. Anayasa'nın 10'uncu maddesinde kanun önünde eşitlik ilkesi düzenlenmiş; bu kanunda, kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı şeyler hâlâ söz konusu. Neler söz konusu? Taraftar olarak suç işleyen tarife ile taraftar olmayarak suç işleyen tarife arasında fark konulmuş bu kanunda.

Şimdi, bütün bunları yapabilirsiniz, kanun geçer, öyle olur, böyle olur ama şiddet ancak eğitsel olarak, sosyolojik olarak, ekonomik olarak bu ülkede değişiklikler söz konusu olur ise hayatımızın dışına çıkar. Şiddet, sadece cezayla hâlledilecek bir mesele değildir, hatta bunca yıllık hukukçuluğumdan bildiğim kadarıyla hiçbir ceza, şiddeti önlememiştir. Şiddete ilişkin bir dünya kanun var, kadını koruyan kanunlar var, toplumu koruyan kanunlar var ama şiddet bitmiyor. Niye bitmiyor, biliyor musunuz? Toplumda ciddi anlamda bir gerginlik var, sosyolojik sorunlarımız var, ekonomik anlamda adaletsiz bir toplumun içerisinde yaşıyoruz. İnsanlar gerildikçe deşarj olacak alanlar arıyorlar. O deşarj olacak alanlara bile girişlerini - AK PARTİ'li bir vekil arkadaşımın söylediği gibi- cezaevinden içeri girmekten daha zor hâle getirirsek yani statlara girecek olan taraftarı, bir cezaevine giren insanın cezaevine girip görüş yapacağı durumdan daha zor bir hâle getirirsek bu toplumu çok sıkıştırmış oluruz.

Ayrıca, her kanun ihtiyaçtan doğar. Bu kanunun hangi ihtiyaçtan doğduğuna baktığımızda, Sayın Cumhurbaşkanının mayıs ayında yaptığı konuşmadan doğduğunu görüyoruz. Beis değil ama görmek lazım. İnsanlar toplu hâlde barışçıl anlamda tepkilerini ortaya koymaya başladıkça kanun yapılıyor. Niye yapıyoruz ya, niye yapıyoruz? Yani "Galatasaray'da Vodafone'da tepki gösterdiler, kanun yapalım." "Ekrem İmamoğlu seçildi, insanlar tezahürat yaptılar statlarda -bir haksızlığa karşı tezahürat yaptılar üstelik, bir hukuksuzluğa karşı tezahürat yaptılar- kanun yapalım." Bu kanunu yaparken taraftar derneklerinin görüşünü almadınız, taraftarların da görüşünü almadınız. Orada ne deniliyor, biliyor musunuz? "Biz bir tepki ortaya koyduk, insanca bir tepki ortaya koyduk, kanun bu nedenle bu şekilde çıkıyor." deniliyor. Bunu siz telafi edersiniz, anlatırsınız bu kanunu, telafi edersiniz. Ama işin gerçeği şu: Sayın Cumhurbaşkanı mayıs ayı içerisinde bir konuşma yapıyor, statlarda, Ekrem İmamoğlu'na yapılan haksızlığı, çok zekice, ironik bir dille "Mazbatayı ver" sloganıyla, çok naifçe, barışçıl bir şekilde dile getiren insanları bir şiddet diliyle eleştiriyor, terörist muamelesi yapıyor onlara. Diyor ki: "Onları 23'ünde hizaya getireceğiz." Yani seçim sonuçlarıyla hizaya getireceğiz. Seçim sonuçları güzel oldu, çok da güzel oldu, çok da güzel oldu; herkes hizaya geldi. Bakın, burada hep beraber hizaya geldik. Ama seçim sonuçlarıyla hizaya getirilemeyince insanlar demek ki kanunla hizaya getirilmesi gerekiyor. Kanunla hizaya getirilmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Bir dakika kullanacağım Sayın Başkan.

Arkadaşlar, bu tarz kanunlar refleks kanunlardır. Bunlar uzun ömürlü olmaz. Uzun ömürlü olacak, iktidarların, toplumun sorunlarını çözecek şekilde adaletli olarak davranabilme yeteneğidir, sosyolojik sorunları çözebilme yeteneğidir. Size bir örnek vereceğim. Gar katliamı yapıldı. Arkadaşlar burada söylediler. Konya'da millî maç sırasında, Gar katliamını bir şekilde, orada barışçıl dille eleştirmeye kalkanlara bir ırkçı şiddet uygulandı. Onlara, daha önce var olan bu tehdit kanununu uyguladınız mı? Elinizde var olan kanunları uygulamayıp hâlâ yeni kanunlar yapmaya kalkıyorsunuz. O yüzden -bu işler çok uzun ömürlü olur mu bilmiyorum ama- bu kanun buradan geçecekse toplumumuza hayırlı olsun diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)