| Konu: | Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 11.07.2019 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Srebrenitsa, vahşetin insanlık aynasına yansımasıdır. Tüm mazlum halkları buradan selamlıyorum. Haklı mücadelelerinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Yasa teklifleri getiriyorsunuz ama galiba gündemi takip etmiyorsunuz. Gündem sizin getirdiğiniz bu yasalarla hiç alakalı değil, son bir hafta, on gündür getirdiğiniz yasaların dışında bir gündem var. Hatta gündemin bir kısmını kendiniz hazırladınız. Var olan sorunları bir şekilde kendiniz daha da gündeme taşır hâle getirdiniz. Nedir bunlar? Türkiye'nin çok ciddi bir adalet sorunu var, Türkiye'nin çok ciddi bir tutuklu ve hükümlüler sorunu var, Türkiye'nin çok ciddi bir cezaevinde yatan düşünce suçluları sorunu var, Türkiye'nin çok ciddi bir cezaevinde yatan siyasiler sorunu var. Gençler, öğrenciler ve birçok insanın mağdur edildiği bir sistemin içerisinde yaşıyoruz. Sadece TCK 299'dan 80 bin insanın yargılandığı bir ülkede yaşıyoruz. Bundan iki, üç gün önce grup başkan vekilimiz Sayın Özel -aynen- bu kürsüden size bir çağrı yaptı, "Kaçmayın, nereye gidiyorsunuz? Meclisi niye kapatıyorsunuz? Konuşacağımız çokça şey var." dedi. Ben de aynı noktadan sesleniyorum size: Konuşacağımız çokça şey varken, çıkaracağımız çokça yasa varken, bizden çözüm bekleyen dışarıda milyonlarca insan varken getire getire bu zamanlama sorunlu yasaları mı gündemimize getiriyorsunuz? 3600 ek gösterge isteyenlere ne diyeceksiniz? EYT mağdurlarına ne diyeceksiniz? Cezaevinde üst üste yatan insanlara ne diyeceksiniz? Avrupa'nın ve dünyanın uygar ülkeleri önünde her türlü mahcubiyetimize neden olan gazetecilere, düşünürlere, kanun hükmünde kararnamelerle mağdur ettiğiniz kişilere, bilim insanlarına, ortaya döktüğünüz, bu ülkenin millî serveti olan akla sahip insanlara ne diyeceksiniz? Ben dün bir tutuklu akademisyeni ziyaret ettim. Gözüne bakarken vicdan azabı çektim çünkü biliyorum ki "Adalet Reformu" adı altında getirdiğiniz -çokça tartışılacak birçok konu var ama- kısmen buradan geçirebileceğimiz bir yasayla bir gün önce orada tutukluluk hâli sona erebilecekken biz Meclisi kapatıp gideceğiz, hiç alakasız bu yasaları burada görüşeceğiz, o insanlar iki-üç ay daha orada yatacaklar ve bu vicdan azabını hissetmeyeceğiz. Ben hissediyorum, siz hissetmiyor musunuz?
Şimdi gündem buyken başka bir gündem yarattınız, Deli Dumrul vergileri gündemi. Şener Şen'in Züğürt Ağa filmindeki gibi, Haraptar köyünü satacak yasalar yapıyoruz. Ya da başka bir deyimle, Anadolu'da köylü kadın, 8 çocuğu var, 8 ekmek yapıyor, çocuklar vicdanlı, annelerine dönüp diyorlar ki: "Ya, anacığım, sen aç kalacaksın." Anne diyor ki: "Siz beni düşünmeyin, ananız dert yesin, yarım yarım 4 yesin." Yaptığınız iş bu, yarım yarım 4 yiyeceksiniz. Paraları suladınız, Merkez Bankasının ihtiyat akçesine göz diktiniz, şimdi de bu kadar kötü yönettiğiniz bir ekonomide yiğitçe istihdam yaratan, üretim yaratan turizmcilerin gelirlerine göz diktiniz. Bırakın bu işleri ya, bırakın millet üretim yapsın, bırakın millet para kazansın, bırakın millet ayakta kalsın, çekin elinizi milletin kesesinden! Hiçbir şey kazanmasa bile cirosundan size para ödeyecek. Kime ödeyecek? İcra kurulunu Sayın Bakandan, Bakan Yardımcısından, Devlet Hava Meydanları Genel Müdüründen, Denizcilik İşletmeleri Genel Müdüründen yaptığınız, yani bu 2017'de çıkardığınız Anayasa'yla tekçi, tek merkeze bağlı, partizanca belirlediğiniz kadrolara ödeyecek. Sonra ne yaparsınız ben size söyleyeyim: Siz bu işi tutturamazsınız, böyle makyajlarla falan filan yüzde 1'i 0,75'e düşürdük, onun da dörtte 1'ini aldık falan filan, bunlarla tutturamazsınız. Ama şuna eminim: Bu işe başlarsınız, buradan alacağınız paranın yakasını bırakmazsınız çünkü haraç mezat yönetiyorsunuz her tarafı.
Bugün buraya kendi bütçesiyle getirdiğiniz kurulu yarın genel bütçeye devredersiniz, buna devam eder durursunuz. Üstelik her türlü denetimden uzak bir iş yapıyorsunuz. Anayasa'nın 160'ıncı maddesi belli; kamu tüzel kişiliği havası veriyorsunuz buradaki kuruma, Sayıştay denetiminin de dışında tutuyorsunuz. Bir makyaj daha yaptınız: "Yok, 3 tane kuruluş teklif verecek, o teklifi icra kurulu değerlendirecek." Kim icra kurulu? Az önce saydım: Bakanınız, bakan yardımcınız, genel müdürleriniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Efendim, bir dakika lütfederseniz...
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Partizanca yönettiğiniz bu idari kademelerle beraber siz değerlendireceksiniz o bağımsız denetim kuruluşlarını, onlar bir denetim yapacaklar, sonra da Sayıştay ihtiyaren o işle ilgilenecek, siz buna "denetim" diyeceksiniz, öyle mi? Ya, bizim aklımız bu işlere eriyor; bu, denetimsizlik demektir. Ama burada halkımızın sorgulaması gereken bir şey var: Bu şekilde, denetimsiz kurmuş olduğunuz bu ajansla beraber kimin parasına göz dikiyorsunuz, neyi denetimden uzak tutuyorsunuz? Zaten diğer kuruluşlarınız ve kurullarınız denetlendiği zaman öyle olağanüstü şeyler ortaya çıkar ki; bunu da uzak tutun, bu millet zaten avansınızı tüketti, bir miktar daha eliniz ceplerinde olsun bakalım. Sonumuzu Allah hayreylesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)