GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:104
Tarih:17.07.2019

HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halklarımız; evet, Suruç katliamının araştırılmasını istiyoruz. Bundan tam dört sene önce Suruç'ta 33 sosyalist genç vahşice katledildi, IŞİD katil çeteleri tarafından gerçekleştirilen bir intihar saldırısı sonucunda katledildiler. Evet, dört yıldır bir adalet yürüyüşü, adalet mücadelesi sürüyor, adalet talebi yükseliyor ve hâlâ Suruç aileleri ve yaralıları bu talep karşısında sonuç alabilmiş değiller.

Evet, 33 sosyalist genç, (SGDF) Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonunun çağrısıyla, yüzlerce genç Suruç'a İstanbul'dan yola çıktılar. Yola çıkmalarının sebebi Kobani'ye gitmekti çünkü dünyanın başına bela olmuş emperyalistlerin ve bölge gerici faşist devletlerinin kurup geliştirdiği bir katil sürüsü olan IŞİD, Kobani'de halkların yaşam alanlarına, ülkesine işgal ve katliam girişiminde bulunuyordu ve orada insanlar, başta Kürt halkı olmak üzere oradaki bütün halklar, Araplar, Türkmenler, Ezidiler, bir özgürlük mücadelesi yürütüyorlardı ve bunun sonucunda da çok ağır tahribatlar gerçekleşti; kentler yakılıp yıkıldı ve çocuklar mağdur oldular. En büyük mağdurlar çocuklar ve kadınlardı.

İşte, bu sosyalist gençler, orada yaşamın yeniden kurulması ve çocukların yeniden normal yaşama dönebilmeleri için gidiyorlardı. Ellerinde oyuncaklar vardı, park malzemeleri vardı ve bu park malzemeleri de çeşitli süreler içerisinde belediyelerden toplanmış malzemelerdi.

Bu arkadaşlarımız, İstanbul'dan çıkıp Suruç'a gidene kadar belki de onlarca arama noktasından geçtiler ve otobüsleri gidene kadar bir dizi kontrolden geçti yani başından sonuna polis kuvvetlerinin denetiminde bir yolculuk gerçekleşti. Amara Kültür Merkezine geldiklerinde, burada normal olarak kapıdan izinli bir biçimde girmek için bekliyorlardı yani tümüyle izinli bir geçiş olacaktı fakat burada, bu gençler, oraya gelene kadar, Suruç içerisinde Amara Kültür Merkezine gelene kadar inanılmaz bir biçimde çok büyük kontrollerden geçmişken, Abdurrahman Alagöz denen katil elini kolunu sallaya sallaya Amara Kültür Merkezine girdi ve kendisini gençlerin içerisinde patlattı.

Evet, Suruç katliamı, en başta halkların kardeşliğine karşı bir katliamdı. Suruç katliamı, ırkçılıkla, milliyetçilikle zehirlenmiş iklim karşısında eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesi yürüten siyasete karşı bir katliamdı. Aynı zamanda, bölgede, Orta Doğu coğrafyasında halkların birbirini boğazladığı, egemen devletler tarafından, emperyalistler tarafından birbirine katlettirildiği koşullarda, tüm halkların kardeşçe bir arada yaşadığı, eşitlikçi, adaletçi, özgürlükçü bir biçimde, bir hukuk içerisinde kardeşçe yaşadıkları, Rojava siyasetine, Rojava'da açığa çıkan demokratik, halkçı yönetime karşı bir saldırıydı, katliam girişimiydi.

Evet, bu katliamdan sonra, tıpkı Ankara'da olduğu gibi, güvenlik güçleri alana çok geç geldiler, yaralılar ve ölümsüzleşenler kamyon kasalarında hastaneye ancak kaldırılabildiler. Dosya sürüyor. Dosyada gizlilik kararı vardı, bu hâlâ açığa çıkmayan bir dizi kanıtı ortaya koyuyor.

Bütün araştırmalar, bütün belgeler, veriler, özellikle MİT'in bu konudaki sorumluluğunu ortaya koyuyor yani devletin oradaki görevlilerinin sorumluluğunu ortaya koyuyor. Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğünün, 17 Temmuz 2015 tarihinde, Suruç Emniyet Müdürlüğünün görevini yerine getirmediğine dönük yazısı var. Yine, İlçe Jandarma Komutanlığı "Canlı bomba saldırısı olabilir." diyerek 1-31 Temmuz tarihleri arasında arama yapma talep ediyor ve fakat bunlar yapılmıyor. Yine, dönemin Başbakanının "Türkiye'de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli listeleri var, takip ediyorsunuz ama bunlara öyle bir eylemi gerçekleştirene kadar müdahale edemiyoruz." açıklamasını hatırlarsınız. Yine, 7 Haziran seçimleri sonrasında "ya 400 vekil ya kaos" açıklamalarını hatırlarsınız.

Dolayısıyla burada, bombanın pimine sizin basmanız gerekmez. O iklimin örgütlenmesinde, yürütülen siyasetin çok doğrudan bir etkisi var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin.

Buyurun.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Mahkeme sürüyor, 5 mahkemedir sürüyor ve bir tek tutuklu var ve bu tutuklu mahkemeye henüz çıkarılabilmiş değil, bütün mahkemelere SEGBİS'le bağlanıyor. Aynı gün, avukatların talep ettiği GBT, arama ve görüntü kayıtları var, bunlar gerçekleşmiş değil, hâlen bekleniyor çünkü bu kayıtlar ortaya çıktığında ihmaller de çok net olarak ortaya çıkacak. Fakat hangi konuda hukuk ilerliyor? Suruç yaralıları gözaltına alınıyor, bu konuda hukuk son derece aktif; tutuklanıyor, son derece aktif. Aynı zamanda, Suruç avukatları, örneğin Can Tombul arkadaşımız hâlen tutuklu.

Suruç için adalet, herkes için adalet mücadelesi sürüyor. Suruç Aileleri İnisiyatifi ve Suruç yaralıları, bu ayın 20'sinde de İstanbul, Samsun, Ankara, İzmir, Amed gibi birçok kentte adalet mücadelesini yükseltecekler. Bizler de Halkların Demokratik Partisi ve tüm demokrasi güçleri olarak Suruç için adalet mücadelesinin yükseltilmesini ve katillerden mutlaka hesap sorulması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.

BAŞKAN - Selamlayalım, toparlayın.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Bu konuda, katliamlarla hesaplaşmadan, gerçek suçlular ortaya çıkarılmadan yeni katliamları engelleyemeyeceğimizi söylüyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)