GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: On Birinci Kalkınma Planı'nın (2019-2023) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:105
Tarih:18.07.2019

GÜLTEKİN UYSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon, siz değerli Genel Kurul; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

On Birinci Kalkınma Planı'yla ilgili 27'nci Dönemin İkinci Yasama Yılının son gününde yorgun da olsak esaslı değerlendirmeler yapmaya hep beraber gayret gösteriyoruz.

Bu planı tarihî milletlerin yarışı olarak tarif ederiz. Bu yarışta Türkiye'nin yerini, konumunu, nereye konumlandırıyoruz? Nasıl bir küresel çözümleme, nasıl bir iktisadi çözümleme, nasıl bir siyasi çözümleme yapıyoruz? Kaynaklarımızı amaç, araç, öngörülerimizle beraber bütünleştirerek hangi hedeflere yöneltiyoruz? Bütün bunları bu plan çerçevesinde elbette değerlendirmek lazım.

Bütçeye paralel bir şekilde görüşülme usulü itibarıyla düzenlenmiş olmasına rağmen bütçedeki kesin hesap sonuçları gibi On Birinci Plan'da da -birkaç konuşmacı burada bütün bunların altını çizmeye gayret gösterdi- uygulamaların, hedeflerin, etki analizlerinin de değerlendirilebilme imkânını burada keşke bulabilmiş olsaydık. Bugün dünya değişiyor, yeni trendler var, küresel meydan okumalar var, Türkiye'ye karşı tarihinde yaşamadığımız meydan okumalar var, Türkiye'nin de bunlara karşı meydan okumaları var, Türkiye'yle aynileşmiş bir siyasi parti olarak, iktidar olarak iktidarın meydan okumaları var. Benim bu plan çerçevesinde aradığım, cevabını görmek istediğim: Acaba bu meydan okumalarımızın karşısına bütün millî güç unsurlarımızı koyabiliyor muyuz? Ortaya koyduğumuz hedeflere sevk ve idare edebileceğimiz, kuşatıcılığı, kapsayıcılığı birtakım değerler temelinde, birtakım evrensel parametreler, ölçüler temelinde âdeta planın içerisine, amiyane tabirle, boca edilmiş pek çok ifadeyi görüyoruz. Bu ifadelere rağmen bunca zaman uygulamalar, Onuncu Plan'ın sonuçları, hedeflerden hani küçük sapmalar olsa diyeceğiz ki ihmal edilebilir sapmalar... Hani güzel bir laf var: "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." "Görünür kişinin rütbeiaklı eserinde." Şimdi, esere ve uygulamaya baktığımızda, hepimizi endişeye sevk edecek dünyayla mukayeseli bir değerlendirme yaptığımızda, bugün Türkiye'yi kendi risklerini içe kapatarak yöneteceğini düşünen bir iktidar olmasına rağmen dünyada hızlı değişimlerin olduğu böyle bir dönemde maalesef Türkiye'nin performansıyla yetinebilme imkânımız yoktur. Bu potansiyeli ortaya çıkaracak olan da siyasettir, bu iklimi ortaya serecek olan da siyasettir ama bugün biraz daha içe kapanmış, bütün çıpalarından bağımsız hâle gelmiş, istikametini kaybetmiş -içeriden ve dışarıdan baktığımızda- bir Türkiye portresiyle maalesef karşı karşıyayız.

Bu plan çerçevesinde ümit ederiz ki... Bir önceki plana pek çok parametreden bakabiliriz. Ama sadece bir soruyu bütün ifadelerin, bütün ölçülerin... Belki "toplam kalite" diye tarif ettiğimizde ölçüye vurabileceğimiz şey sadece ve sadece "yüksek katma değerli ürün" diyerek hepimizin dilimize pelesenk ettiği ve ısrarla ifade ettiği bu ölçüde ikiden fazlasını uygulamış, üçüncüsünün öngörüsünde bulunan iktidarın bu husustaki performansının ne olduğunu elbette biliyoruz.

Bütün bu açılardan bakınca ben önümüzdeki süreçte Türkiye'nin tarihsel kırılmalar yaşandığı Tanzimat, Meşruiyet, İkinci Meşrutiyet, cumhuriyet, çok partili siyasi hayat gibi bulunduğumuz bu tarihî evrede demokrasisine, hukukuna, ekonomisine, eğitimine başta olmak üzere bu çağın icap ettirdiği, zamanın ruhunun gerektirdiği tarihin temposunu yakalayabilmek adına bu derinliği katıp katamayacağımızı açıkçası bu plan çerçevesinde aramaya gayret gösterdim. Temennim, elbette, önümüzde uzun bir seçimsiz dönem olduğu ifade ediliyor, bu dönem içerisinde, istikrarlı bir şekilde, bu öngörülerle çatışmayacak bir şekilde, bugün "değişim dönüşüm" adı altında siyasal düzenin altüst olduğu, "çökme" tabirini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Uysal, sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika daha ilave ediyorum.

Buyurun.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - Kamuoyu, yapıcı siyasetçi, toplumsal önderler olarak birtakım tabirleri çok sık kullandığımız için anlamını zaman zaman yitiriyor ama "çökme" tabirini kullanmak isterim. Kurumların çöktüğü bugün, nitelikli insan gücü diyoruz, maalesef, siyasetin arka bahçesi hâline getirmeye çalıştığımız üniversitelerden başlayarak Türkiye'nin nitelikli insan üretimi sıkıntılı hâldedir. Özellikle bir şeyin altını çizmek isterim, bu iklimi değiştirmemiz için bugün Türkiye'nin yetişmiş insan gücü de nitelikli insan gücü de, belirli ölçeğin üzerindeki sermayesi de kendi geleceğini kendi ülkesinde görmüyor. Umarım bu değerler ve hedeflerle sadece lafzıyla değil ruhuyla da kendilerini bağlar bu iktidar sahipleri ve bu hedeflere ulaşırız.

Ben bu duygu ve düşüncelerle her şeye rağmen bu planın hayırlı olmasını temenni ediyorum, yüce Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)