GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:5
Tarih:10.10.2019

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 105 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye'nin kuzeyinde terör örgütlerine yönelik harekâta başlamıştır. Tanrı Türk ordusunun yardımcısı olsun, askerimizi muzaffer kılsın, zafer Türk milletinin olsun.

Değerli milletvekilleri, ilk önce şunu belirteyim: Yasalar sorun çözmek için vardır, sorun çıkarmak için değil. Bu kanun teklifi toplam 39 madde olup 15 ayrı kanunda değişiklik getirmektedir. Meclisin ilk açıldığı günden beri torba yasaların sakıncalarından bahsedip torba şeklinde getirilen kanunlara karşı çıktık. Bugün yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. Torba yasalar âdeta yapboz, deneme-yanılma yasası hâline getirilmiştir. Acele, üstünkörü, zaman baskısı altında, yangından mal kaçırır gibi çıkarılan yasalar sağlıksız ve sorunludur. Bütün bunlar daha önce defalarca söylenmesine rağmen iktidar, yanılmaz olduğunu düşünüyor, yaptığı her işin doğru olduğunu sanıyor ama gördüğünüz gibi, yapılan işler bunun tam aksini göstermektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisini bu şekilde çalıştırmak doğru değildir. Ne kadar torba yasa çıkarılırsa, yasalar ve yasama da o kadar sorunlu hâle gelmektedir. Bunları tedavi etmeden Türkiye'de demokrasiyi tedavi edemezsiniz.

Değerli milletvekilleri, iktidar tarafından "Yargı Reformu Strateji Belgesi" adı verilen bu reform paketinin içinde yer alan ve değişikliği yapılacak yasaların torba şeklinde değil de ayrı ayrı her kanuna ilişkin getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu belge ilk açıklandığı Mayıs 2019'da bir umut yaratmış, bu sefer yargıda gerçekten reform olacak, hukukun üstünlüğü güçlenecek, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı güçlenecek, yargı süreçleri basitleşecek, adalete erişim kolaylaşacak, savunma hakkı güçlenecek diye hayal etmiştik ama getirilen bu kanun teklifinin, tüm bunlardan uzak, sadece mevzuatta bazı değişikliklerin yapıldığı bir düzenleme olduğu görülmektedir. Bunun neresi reform özelliği taşıyor, anlamıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizim yapmamız gereken, ilk önce yargıya olanı güveni artırıcı çalışmalar yapmaktır. Altını çizerek ifade etmek isterim ki AK PARTİ iktidarı, yargıyı yani hâkim ve savcıları, kurdukları otoriter, tek adam sisteminin sonucu yarattıkları korku imparatorluğu neticesi bağımsız ve tarafsız görev yapamaz hâle getirmişlerdir. Bu durum, vicdan sahibi her vatandaşımız tarafından üzüntüyle gözlenmekte, insaf sahibi kurum ve kuruluşlarımızca teyit edilmekte ve hatta uluslararası kuruluşlar dahi raporlarında durumun vahametini gündeme getirmektedirler.

Her konuşmamda dile getiriyorum. Yapılan objektif araştırmalara göre, Türk milletinin yargıya olan güveni, yargının adaletle karar vereceğine olan inancı yüzde 30'lara inmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu teklifin ilk maddesiyle getirilen düzenleme, on beş yılını doldurmuş avukatlara hususi pasaport verilmesiyle ilgili bir düzenlemedir. Bu konuda, daha önce, yaklaşık bir yıl kadar önce bizim de teklifimiz vardı. Bu maddenin, olumlu bulmakla birlikte, eksik olduğunu düşünüyoruz. Öncelikle, pasaport verilmesi hususu "verilebilir" hükmüyle takdire bırakılmıştır. Aynı maddenin başında "Belediye başkanlarına verilir." derken hukukçulara neden takdire dayalı "verilebilir" hükmü konmuştur? Bu, kabul edilebilir değildir. Bu hükmün "verilir" olarak değiştirilmesi, hem maddede ifade uyumu sağlayacak hem de hukukçuları, idarecilerin keyfî davranma sonucu doğurabilecek insafına bırakmayacaktır.

Ayrıca, hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü bulunmadan pasaport verilmemesi Anayasa'nın 38'inci maddesine aykırıdır. Madde içeriğine göre, devam etmekte olan herhangi bir idari veya adli soruşturma veya kovuşturma bulunmayanlara, kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilenlere bile pasaport verilebilme ihtimali devam etmektedir.

Uluslararası ceza hukuku ilkelerinin belki de en önemlilerinden biri masumiyet karinesidir yani hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunmayan her kişi suçsuz kabul edilir, oysa hakkında herhangi bir soruşturma bulunmayanlara, takipsizlik veya beraat kararı verilenlere, cezası infaz edilenlere pasaport vermek talep hâlinde zorunlu olmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin Sayın Bahşi.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Yine bu madde, Anayasa'nın 23'üncü maddesindeki seyahat hürriyetine de aykırıdır. Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle, hâkim kararına bağlı olarak sınırlandırılabilir yani yurt dışına çıkma yasağı sadece hâkim kararıyla uygulanabilir. Pasaport vermemek de bir nevi yurt dışına çıkış yasağıdır. Bu durumda iktidar, Anayasa'yı dolanmak gayretindedir. Yasa, Anayasa'ya da bu şekliyle aykırıdır.

Yeni bir kavram düzenlemesi vardır bu kanunda, "hukuk meslekleri" diye bir kavramdan bahsedilmektedir. Yani hâkim, savcı, avukat ve noterler hukuk mesleği mensubu olarak kabul edilmiştir ama noterler bu yapılan düzenlemelerin dışına çıkarılmıştır. Önergemizle, diğer hukuk meslekleri dâhil, toplam on beş yıl noterlik hizmeti olanların da bu haktan yararlanmasını talep etmekteyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Bahşi.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Bu hak verildiği takdirde -biraz önce arkadaşlarımız bu hususu dile getirdiler- bu haktan yararlanacak toplam noter sayısı 244 kişidir, 500-600 bile değildir. Yani sınırlama getirilen 2 milyona 244 kişi fazla gelmez arkadaşlar.

Bu sebeple teklifimize tüm Genel Kurulun desteklerini bekliyor, Gazi Meclisimizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)