| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 10.10.2019 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu, çok net ki bir reform değil hatta bir paket de değil ancak bir yargı dipnotu olabilecek bir çalışma.
Komisyon görüşmelerinde her söz istendiğinde "Bir sonraki maddede konuşursunuz." "Sırası gelsin, ondan sonra konuşursunuz." "Daha sonra konuşursunuz." denilen, yargı tekniğine çok uygun görüşmeler, yasama tekniğine çok uygun görüşmeler yapıldı!
Sayın Başkan "müzakere" diyorsunuz. Müzakere şu konuda, en son, gece vakti "Meyve mi istersiniz, dondurma mı?" şeklinde bir soru yöneltilerek yapıldı. Bunun dışında, bununla ilgili bu Komisyonda doğru dürüst bir müzakere yapamadı Komisyon üyesi arkadaşlarımız. Dolayısıyla bu Mecliste yasama tekniği bu şekilde gerçekleşiyor, tezahür ediyor.
Bunun dışında, ayrıca, dün gece mesela, 78 kişi, savaş karşıtı sosyal medya paylaşımları yaptığı için gözaltına alındı. Mesela, bunu da sanıyorum, yine yasama tekniği açısından düşünce, ifade özgürlüğü bölümünde ayrıca tartışabiliriz. Yine aynı şekilde...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Vatan hainliği...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Gerçekten, insicamımı bozmak istemiyorum ama tamam, vatan haini olarak konuşuyorum arkadaşlar.
RAMAZAN CAN (Kırıkale) - Ama başarılı oldu, kabul edin başarılı oldu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Yani çok güzel, zaten hani bunu söylediğiniz zaman akan sular duruyor, her şey bitiyor, ülkede her şey güllük gülistanlık. Tebrik ederim, ne kadar güzel!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Sana demiyoruz Filiz Hanım, sosyal medyadakilere...
BAŞKAN - Zülfü Bey, lütfen...
Sayın Keresetecioğlu, Genel Kurula hitaba devam edin siz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Nereden biliyorsunuz? 78 kişinin "tweet"ini, şusunu busunu mu okudunuz, nereden biliyorsunuz onlar ne yazmış? Ya ben bilmiyorum yani sadece diyorum ki bu nedenle gözaltına alınmış insanlar. Belki hakikaten şiddete teşvik eden bir şey de vardır ama bilmeden insan konuşur mu ya "Vatan hainliği yüzünden oldu." diye? Yani gerçekten, bunun için korkunç bir kibir ve öz güven gerekir. E, zaten olan da bu yani bunun dışında bir şey yok. Bu kibir ve öz güvenle herkes terörist, herkes vatan haini. Biz de burada yargı reformundan konuşuyoruz. Ne güzel!
Bunun dışında, Sayın Başkan, savaş, domates rekoltesi gibi anında burada konuşulup geçilecek bir şey değildir. Yani diyemezsiniz "bu konuyu konuştuk, zaten yeterince müzakere ettik" hele ki siviller ölürken, hele ki çocuklar ölürken. Bu, yaşam hakkına dair bir şeydir ve bu, konuşmaya devam edilmesi, gerektiğinde icap eden bir şeydir.
Evet, şimdi, belki konuşmamın bu bölümünü beğenirsiniz diyerek avukatlık sınavıyla ilgili bölüme geçmek istiyorum. Kanun teklifinin 3'üncü maddesiyle, hukuk fakültesinden mezun olanların sınava girmesi öngörülüyor ve bunu, evet, çok sayıda avukat ve baro da istiyor aslında. Ama bakıyoruz yani son yıllarda sürekli devlet ve vakıf üniversitelerinde yeterli öğretim kadrosu kaynağı ve belki de en önemlisi, bir geleneği olmayan onlarca hukuk fakültesi kuruldu. Niye bunlar kuruluyor, niye bunların kontenjanları özellikle son on yılda şişirildikçe şişiriliyor? O zaman, önce kontenjan azaltmasından başlayalım. Sınav neden barolar tarafından isteniyor, anlıyorum. Geçen gün onlarla görüşmeler de yaptığımızda söylediler. Evet, çünkü çok niteliksizler artık, yetişen hukukçular gerçekten niteliksizler ama bunun sorumlusu eğitim sistemi, bunun sorumlusu gençler değil ve şimdi, gençleri biz onca yıl eğitimden sonra sınavla karşı karşıya bırakıyoruz. Peki, bu sınav nasıl bir sınav değerli arkadaşlar? Test sınavı. Ya, hukuk yorum ister, muhakeme ister, tartışma ister. Testle hukukçu mu olunur? Nasıl bu insanlar avukatlık yapacaklar sadece test sınavından geçmesine "evet" dediğinizde. Gerçekten, muhakemeye dayalı, yoruma dayalı başka bir şeyler öngörebiliyor musunuz? Ama dediğim gibi, öncelikle bu sistemin ön alımları yani gerçekten eğitime ilişkin farklılıkların yaratılması lazım. Ben bu hesapsızlık nedeniyle, en verimli çağlarında gençlerimizin bunlarla karşı karşıya kalmasından bir hukukçu olarak ciddi üzüntü duyuyorum ve ayrıca, bir sınavla da yeni bir sektör yaratılmasından da üzüntü duyuyorum ki bu ülkede hiçbir sınav başarılı olmamıştır sistem olarak da.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sizden, müsaade ediyorsanız, süre talep edeceğim.
BAŞKAN - Devam edelim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Daha üzüldüğüm ise yargı sisteminin ve bağımsız yargının asli unsurlarından olan bu kamu hizmetinin, avukatlık mesleğinin bunca sorunu varken karşımıza yeşil pasaport ve sınav konusunun çıkarılması. O yeşil pasaport da tabii, makbul avukatsak alabileceğimiz bir şey, gene Bakanlık soruşturmasına bağlı olarak alabileceğimiz bir şey. Oysa biz, gerçekten, duruşmalarda avukatların hakarete uğramasını, konuşturulmamasını, silahların eşitliği ilkesinin tamamen ortadan kalktığı bir sistemi, karakollarda, hapishanelerde avukatlara yapılan muameleleri konuşmak istiyoruz, cezaevinde olan avukatları konuşmak istiyoruz. Asıl konuşmamız gereken şeyler bunlar. Yani bir reformdan bahsedeceksek o yüksek kürsüleri işgal ettiğinde, gencecik hâkimlerin aslında nasıl iktidar kullandıklarını konuşmak istiyoruz.
Ben başta Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk, Selçuk Kozağaçlı olmak üzere tüm meslektaşlarımı selamlıyorum.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)